Türkiye’de genç olmak son yıllarda büyük bir hayal kırıklığına dönüşmüş durumda.
Üniversiteye girmenin bir başarı, mezun olmanın ise bir umut kapısı olması gerekiyordu. Oysa bugün gençler üniversiteye girerken bile ne için okuduklarını bilmiyor, mezun olduklarında ise onları bekleyen tek şey belirsizlik. KYK borçları sırtlarında yük, işsizlik oranları tarihi zirvede, liyakat yerini torpile bırakmış, sosyal haklar kağıt üstünde kalmış. Umudunu yurt dışında arayanların sayısı artarken, kalanların çoğu sistemin adaletsizliğine maruz kalıyor. Mevcut iktidar gençleri anlamıyor, muhalefet ise yalnızca seçim zamanı gençliğe dönüp sempatik görünmeye çalışıyor. Herkes gençleri konuşuyor ama kimse onlarla birlikte yürümüyor. Tam da bu yüzden artık sistemin kendisini değiştirecek bir irade gerekiyor. Bu yüzden gençlerin Anahtar Parti’yi seçmesi, yalnızca bir tercihten ibaret değil; bir dönemin kapanıp yenisinin açılması için tarihi bir fırsat.
Anahtar Parti, bugünün değil geleceğin partisi. Gençleri politik hamlelerin pasif izleyicileri değil, doğrudan karar vericileri olarak konumlandırıyor. “Gençlerin sesi duyulmalı” demiyor, doğrudan “Gençler konuşacak, karar verecek, yönetecek” diyor. Bu Türkiye siyaseti için ezber bozan bir yaklaşım. Çünkü bugüne kadar gençlere dair politikalar hep yukarıdan aşağıya şekillendi. Anahtar Parti ise tam tersine, tabandan gelen enerjiyi yukarıya taşıyor. Gençlerin yaşadığı tüm sorunları geçici çözümlerle değil, yapısal reformlarla çözmek istiyor. Eğitim sisteminden tut, staj düzenlemelerine, ilk iş deneyiminden sosyal destek programlarına kadar her alanda gençlerin karşılaştığı adaletsizlikleri önce tespit ediyor, sonra da çözüm üretiyor. Üstelik bunu lafta bırakmadan, programına net ve uygulanabilir şekilde yerleştiriyor.
Bu partinin önerdiği sistem yalnızca bugünü kurtarmaya değil, geleceği inşa etmeye odaklı. Katılımcı demokrasi sadece bir süs değil; partinin çalışma biçimi, gençlik kolları, karar alma mekanizmaları tamamen bu ilkeye göre şekillenmiş durumda. Torpilsiz işe alım, açık bütçeler, şeffaflık ve hesap verebilirlik Anahtar Parti’nin omurgasını oluşturuyor. Kamusal alanın gençlere ait olması gerektiğini, gençlerin sadece vatandaş değil, aynı zamanda kurucu özne olduğunu savunuyor. Genç bir birey olarak iş ararken, eğitimin için çabalarken, hayal kurarken hep sistemin bir adım gerisinde kalıyorsan, bunun artık bir kader olmadığını gösteren bir çizgide duruyor Anahtar Parti. Türkiye’nin yorgun ve köhneleşmiş siyaset yapısından, kısır sağ-sol kavgasından, kadrolarını gençlerin hayalleriyle değil, kendi çıkarlarıyla kuran siyasi yapılardan bıkmışsan, işte bu parti bu bıkkınlığı anlayarak değil, paylaşarak yola çıkıyor.
Ayrıca bu parti sadece sistem eleştirisiyle kalmıyor, alternatif bir yaşam tahayyülü kuruyor. Daha özgür, daha adil, daha eşitlikçi bir Türkiye mümkün diyor. Ve bu söylemi destekleyen şey, sadece idealizm değil; genç akademisyenlerle, aktivistlerle, girişimcilerle birlikte yazılmış somut politikalar. Genç girişimciler için fonlar, vergi muafiyetleri, üniversite-sanayi iş birlikleri, yaratıcı endüstrilerin desteklenmesi, sosyal yaşam alanlarının genişletilmesi, ifade özgürlüğünün güvence altına alınması… Tüm bunlar hayal değil, planlanmış, hazırlanmış ve uygulanabilir kılınmış bir gelecek tasarımı. Anahtar Parti’nin gençlere sunduğu şey sadece bir oy karşılığı umut tacirliği değil; birlikte yaşanacak, birlikte yönetilecek bir ülke vaadi.
Bugünün siyasi düzeni gençleri küstürdü. Seçimlere gitmeyen milyonlarca genç var. Çünkü yıllarca aynı vaatleri dinlediler, aynı yüzleri gördüler, aynı boşluğu yaşadılar. Oysa bu sefer gerçekten farklı bir şey var. Anahtar Parti bu ülkenin gençlerine ilk kez şunu söylüyor: “Siz sadece geleceğimiz değilsiniz, bugünün de sahibi sizsiniz.” Bu cesur söylem yalnızca bir afiş cümlesi değil; partinin varlık sebebi. Bir partiyi seçmek, sadece bir logoya mühür basmak değildir. Temsil edilen değerleri, hedeflenen geleceği seçmektir. Anahtar Parti’yi seçmek demek; liyakate, emeğe, özgürlüğe, adalete, eşitliğe, yani hak ettiğimiz her şeye “ben de varım” demek.
Bu yüzden gençler artık seyirci değil, aktör olmalı. Değişim yukarıdan inmeyecek; üniversite kantinlerinden, sokaklardan, dijital mecralardan, fikir üretiminden doğacak. Anahtar Parti tam da bu kaynaktan besleniyor. O yüzden bu seçim bir seçimden daha fazlası. Bu, eski düzenle hesaplaşma ve yeni düzenin inşası arasındaki farkı yaratacak seçim. Ve o farkı yaratacak olan gençlerin kararı. Bu sefer “bir oyla ne değişecek” değil, “bir oyla her şey değişebilir” deme zamanı. Sandık önümüzde, anahtar elimizde. Kapıyı açacak cesareti olanlar, geleceği değiştirecek olanlardır.