İki yıl önce kazılmıştı mezarı, önceki gün 2 yıl önce sol bacağının konduğu o mezara defnedildi daha 21 yaşındaki bedeni.
Neslican, 20 Temmuz 2017'de sosyal medya hasabında bacağının kesildiği o günü şu cümlelerle anlatmıştı:
"Saat 16'yı geçiyor biraz. Bir hastane odasındayım, elimde rujum. Ameliyata girmeden önce uyandığımda kendimi güzel görmek istediğim için, iyi hissetmek için sürmüştüm. Bacağımla olan son resmim olacağına, bacağımı geride bırakacağıma inanmıyordum, inanmak istemiyordum. Bacağımın bende kalacağına inanıyordum. 5 ay kemoterapi görmüştüm, tümör küçülsün bacağım bende kalsın diye. Tüm kötü zamanların ödülü olacaktı ameliyattan çıktığımda bacağımı görmek. Doktorumda kurtarmak için uğraşacağını söylemişti. Ben bu umuda tutunarak girdim ameliyata.
Aynı gün saat 18.30 uyandım.
19 yılımın içindeki en kötü uyanıştı. Herkes başımda ama kimse umrumda değil ilk kez. Saati soruyorum uyanır uyanmaz. Altı buçuk diyor birisi. Anlıyorum ki uğraşılmadı ve kesildi bacağım. Üstümdeki pikeyi üzerimden atışımı hatırlıyorum, bacağımı göremeyişimi. Acıyı tüm hücrelerimde hissediyorum.
Tekrar tekrar uyuyup uyanıyorum narkozdan. Her seferinde o pikeyi kaldırıp bacağımı görmeyi bekliyor ve her uyanışımda tekrar kaybediyorum onu. Kendime gelemiyorum her pikeyi kaldırışımda canımdan can gittiğini hatırlıyorum. Ki gitmişti de... Bırakın aynaya bakmayı kendimi unutuyorum. Nasıl olur diyorum nasıl devam ederim bilmiyorum. Yerimde duramazdım ki ben nasıl yaşayacaktım öyle? İş kadını olduğumda topuklu ayakkabı giyemediğimde? İlerde çocuklarım olurda peşlerinden koşamazsam? Peki toprak nasıl kabul edicek bacağımı? Ben nasıl kabul edeceğim böyle olmayı?
Sanki o masada bacağımla beraber tüm geleceğimi, hayallerimi bırakmışım gibi hissediyordum. Bir süre izin verdim kendime. Acı çekmeme zaman tanıdım. Zaman iyileştirmeyecek gibi geliyordu ilk başlarda. Acımın altında ezilmemek için hep üstüne gittim. İmkansız değildi, zaman ve yaşama olan sevincim benim acıma ilaç oldu. Ve şimdi bugün burdayım ve hayatımda hiç bu kadar kendimden emin olarak ayaklarımı yere basmamıştım.
Gerçekten ben tek bir bacaktan ibaret değildim ve olmayacaktım da!"

Dediği gibi gitti

Gerçekten de öyle oldu. 3 kez yendiği kansere 4'üncü kez yakalandı. Tümör nedeniyle 2 yıl önce sol bacağı kesilen Neslican, hayattan kopmadı, azmi ile kanser hastalarına örnek oldu. Sosyal medya hesabından hastalığını duyurdu ve kanserle mücadele edeceğini açıkladı, yaşadıklarını ve tedavi süreçlerini takipçileri ile paylaştı. Kısa sürede 1,5 milyon takipçi sayısına ulaşan Neslican, bir yandan tedavi görürken bir yandan da Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nü kazanarak, eğitimini sürdürdü.
Son 1 yılını Rize ile İstanbul arasında gidip gelerek, eğitimi ve tedavisi ile geçirdi. Kanserle mücadelesi sırasında hastalara verdiği moral ve destekle tanınan Neslican, sağlık durumu kötüleşince 15 Eylül'de, İstanbul'daki özel bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde tedaviye alındı. 20 Eylül akşam saatlerinde ise 'Belki kaybedeceğim ama savaşarak kaybedeceğim' dediği kansere yenik düştü.

Gülümsemekten asla vazgeçmedi

Neslican, Rize'deki aile kabristanlığında, daha önce kesilen sol bacağının gömüldüğü mezarda toprağa verildi. İki yıl önce çocuklarının peşlerinden koşma hayalinin gömüldüğü o mazara...
O, kanserle mücadele eden insanların umut kaynağı oldu. Her fırsatta, 'Ben bir bacaktan ibaret değilim', 'Ayaklarımın yere sağlam basması için iki bacağımın olması gerekmiyor' diye seslendi. Son ana kadar, çok büyük acılar çekerken bile gülümsemekten vazgeçmedi. 'Belki kaybedeceğim ama savaşarak kaybedeceğim' diyerek veda etti.
Neslican'ın TEDx etkinliğinde yaptığı konuşma hepimize vasiyet olsun, "Hayatınızı sevin. Kendinizi sevin. Bedeninizi sevin. Ruhunuz başka bir bedende bulunmayacak. Saçlarınızı, boyunuzu, kilonuzu sevin. Benim için sol bacağınızı da sevin."

Neslican için 'Kanseri popüler olmak için kullanıyor', diyenleri de onu giyim tarzı üzerinden yargılayanları da sevin. Çünkü ancak sevmek iyileştirebilir insanı...