Dervişoğlu, adalet sistemine duyulan güvenin zedelendiğini vurgulayarak, "Adalete artık kim inanıyor ki?" sorusunu gündeme getirdi.

Konuşmasına Başsağlığı Dileyerek Başladı

Dervişoğlu, konuşmasının başında, helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyete rahmet diledi. Bu üzücü olayın ardından düşüncelerini paylaşan Dervişoğlu, "İran halkının acısını paylaşıyoruz. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum" dedi.

Adalet Sistemine Güven Azalıyor

İYİ Parti lideri, adalet sistemine duyulan güvenin giderek azaldığını belirterek, "Toplumun her kesiminde adalet sistemine olan inanç sarsılıyor. Adaletin tesis edilmediği bir ülkede huzur ve güven olmaz" dedi. Bu durumun, ülkenin geleceği için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade etti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki, AK Parti'nin bayramlaşma programında konuştu: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki, AK Parti'nin bayramlaşma programında konuştu:

İYİ Parti'nin Çözüm Önerileri

Dervişoğlu, İYİ Parti olarak adalet sisteminde reform yapılması gerektiğine inandıklarını ve bu konuda kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini belirtti. "Adalet sisteminin bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmadan, demokrasinin gerçek anlamda işlerlik kazanması mümkün değildir" diye konuştu. Partisinin bu konuda attığı adımları ve önerdikleri çözüm yollarını detaylandırdı.

Toplumun Her Kesimine Çağrı

Konuşmasının sonunda, adaletin sağlanması için toplumun her kesimini birlik ve beraberlik içinde hareket etmeye çağıran Dervişoğlu, "Adalet, hepimizin ortak değeridir. Bu değeri korumak ve yaşatmak için el birliğiyle çalışmalıyız" dedi. Adalet sistemine duyulan güvenin yeniden tesis edilmesi için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.

Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"105 yıl sonra içinde bulunduğumuz şartların 1919 şartlarına ne kadar benzer olduğunu, nasıl bir çaresizlik içinde olduğumuzu bir kere daha sıralamayacağım; bunun hamasetine de yaslanmayacağım. Buradan milletimizin kırık kalbine, incinen gururuna, çiğnenen onuruna, zedelenen ruhuna bir vesvese daha vermeyeceğim. Bizler 'İYİ' ve cesur insanlar; çarşıdan, pazardan, hastaneden, mahkemeden, okuldan, karakoldan habersiz, şuursuz ve duyarsızlardan, yani milleti maraba sayanlardan değiliz. Çocukluğunda bağdaş kurup oturduğu yer sofralarını, yere düşen ekmeği öpüp alnına koymayı, yatarken dua ettiği Yaradan'a sadece kendisi için değil; vatanı ve milleti için de kalpten dua edenlerdeniz. Bizler bu toprakların değerlerine yabancılaşmış aymaz atanmışlardan hiç değiliz. Bugün burada 105 yıl sonra tekrarlanması ve hatırlanması gereken şey; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm sorunları çözmek için ortaya koyduğu milli hakimiyete dayanan kayıtsız şartsız müstakil bir Türk devleti tesis etme ülküsüdür. Aslına bakarsanız parlamenter sistemdeki ısrarımız Mustafa Kemal Atatürk'ün ısrarıdır. Milli devletteki inadımız da yine Mustafa Kemal'in inadıdır. İşte biz o yüzden 'milli hakimiyet' diyoruz, 'milli Meclis' diyoruz, 'milli devlet' diyoruz!

Editör: Nurican ALBAYRAK