Annelerin çocuklarını akşama kadar onlarca kez arayıp; 'Oğlum-kızım iyi misin? Aman dikkat et kalabalık yerlere pek girme, akşam doğru eve gel olur mu?' dediği bir ülkede yaşıyoruz artık. 'Ben iyiyim' demeye de utanır olduk. Genzimizde yanık kan kokusu. Ne çok öldük ah, ne çok öldürüldük bilmeden suçumuzu.
Ölüyoruz. Aziz milletimiz 1 Kasım'da büyük oyunu bozup kaos yerine huzuru(!) seçti seçeli, şehirlerimizin kalbinde patlayan bombaları, meydanlara saçılan ölü bedenleri, kanlı meydanlara karanfil bırakanları izliyor, bindiğimiz serviste ölüyoruz...
Milletimiz büyük oyunu görüp istikrarı seçti seçeli, çok fazla yaklaşmaya çekindiğimiz pencerelerden boş sokakları, haber bültenlerinde ise sayın yetkililerin hamaset dolu açıklamalarını izliyor, işten eve dönerken ölüyoruz...

ABD Konsolosluğu vatandaşlarını bombalı eylem yapılacağı konusunda haftalar öncesinden uyarıyor. Alman Lisesi tatil ediliyor, bizim istihbarat uyarıları ciddiye bile almıyor. İstiklal Caddesi'nde bir ilkbahar sabahı yürürken ölüyoruz...
Biz öldükçe 'terörle yaşamaya alışın' diyor birileri. Bir diğeri, 'Bu acı olay, terör konusundaki tavrımızın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdi. Kararlılığımız arttı' diyor. Öteki, 'Endişe etmeyin' diyor. Lanetliyor, kınıyor, unutuyorlar. Anne karnında bomba ile ölen çocuklarımızla birlikte ölüyoruz...
İstiklal Caddesi'ndeki canlı bomba patlaması sonrası ölen ve yaralananlar arasında İsrail vatandaşlarının da olduğunu öğrenen, bir partinin kadın kolları yöneticisi Twitter'dan, 'Kahrolsun İsrail vatandaşları. Keşke yaralanmayıp hepsi ölseydi' yazıyor. Vicdanlar ölüyor bu ülkede, biz 2. kez ölüyoruz...

'Neden ölüyoruz, hükümet ne yapıyor, bu ülkenin istihbaratı, emniyeti yok mu?' diye soruyoruz. 'Her olayda hükümeti eleştiriyorsunuz, hükümetin ne suçu var?' deyip soru soranı vatan haini ilan ediliyorlar. Göz göre göre ölüyoruz... 
Her bombalı saldırı sonrası anında yayın yasağı konuyor. İnternete erişim kısıtlanıyor. Koskoca bir ülke susuyor. Bomba sesleri bölüyor bu ölüm sessizliğini, henüz bebek arabasındaki çocuklarımızla birlikte ölüyoruz...

Öldük, ölüyoruz, daha ne kadar öleceğiz bilmiyoruz. Genzimizde yanık kan kokusu; kimin, hangi hırsın peşinden, nereye sürükleniyoruz?