Bir buz devi olan Neptün gezegeni, düzenli gözlemlerle keşfedilmek yerine, matematiksel tahminlerle yeri belirlenmiş ilk gezegendir. Galileo, 1612 ve 1613 yıllarında küçük teleskobu ile yaptığı gözlemler sırasında bu gezegeni sabit bir yıldız olarak kaydetmişti. Uranüs gezegeni ile ilgili yapılan gözlemlerle, bu gezegenin gökbilimcilerin beklediği şekilde hareket etmediği belirlenmiş, bunun üzerine Fransız bir matematikçi olan Urbain Joseph Le Verrier yaptığı hesaplamalarla, Uranüs gezegeninin yörüngesinde gözlenen değişikliklere neden olabilecek henüz bilinmeyen bir gezegen olması gerektiği sonucuna varmış ve bu bilinmeyen gezegenin konumu ve kütlesi için değerler önermiştir. Fransız gökbilimcileri bu belirlemeleri gözardı edince Le Verrier bu tahminlerini Berlin Gözlemevi'ndeki Johann Gottfried Galle'ye göndermiş ve Galle 23 Eylül 1846'da ilk arama gecesi sırasında Neptün'ü bulmuştur. Bu keşiften 17 gün sonra da, Neptün'ün en büyük uydusu Triton da keşfedilmiştir.

Güneş'ten yaklaşık 4,5 milyar kilometrelik uzaklıkta Neptün, her 165 yılda bir kez Güneş etrafında döner. Keşfinden bu yana ilk turunu 2011 yılında tamamlamıştır. Dünya'dan aşırı uzak bir konumda bulunması nedeniyle çıplak gözle görülememektedir. İlginç bir biçimde cüce gezegen Plüton, oldukça basık olan yörüngesi nedeniyle, her 248 Dünya yılında bir kez 20 yıllık bir süre için Neptün gezegeninin yörüngesinin içine girer. Plüton hiç bir zaman Neptün'le çarpışmaz, çünkü Neptün'ün Güneş etrafında attığı her üç tura karşılık Plüton iki tur atar ve bu yinelenen hareket nedeniyle iki cismin birbirine yakınlaşmaları önlenir.


Neptün'ün manyetik alanının ana ekseni, gezegenin dönme eksenine kıyasla yaklaşık 47 derece eğiktir. Benzer biçimde manyetik ekseni dönme eksenine göre yaklaşık 60 derece eğimli olan Uranüs gibi, Neptün'ün manyetosferi de bu fazla açı farkı nedeniyle her dönüş sırasında çok fazla değişime uğrar. Neptün'ün manyetik alanı, Dünya'nınkinden yaklaşık 27 kat daha güçlüdür.

Neptün'ün atmosferi büyük derinliklere kadar uzanmaktadır. Yavaş yavaş su ve diğer erimiş buzla birleşerek, daha ağır olan ve yaklaşık Dünya boyutundaki katı çekirdeğe kadar ulaşır. Neptün'ün mavi rengini veren atmosferindeki metandır. Uranüs'ün de benzer biçimde mavi-yeşil rengi atmosfere özgü metanın bir sonucudur ancak Neptün'ün daha canlı ve daha parlak mavi olan atmosferi bilinmeyen başka bir bileşenden kaynaklanıyor olmalıdır.

Güneş'ten çok büyük bir uzaklıkta olmasına ve bu nedenle çok az enerji almasına karşın Neptün'deki rüzgârlar, Jupiter'dekilerden üç kat ve Dünya'dakilerden dokuz kat daha güçlü olabilmektedir. 1989 yılında Voyager 2, Neptün'ün güney yarımküresinde büyük, oval biçimli karanlık bir fırtınayı görüntülemiştir. Bu "Büyük Karanlık Nokta" Dünya'yı tümüyle içine alabilecek kadar büyüktü. Dönüş yönü saat yönünün tersineydi ve batı yönünde neredeyse saatte 1.200 km hızla hareket etmekteydi. Hubble Uzay Teleskobu tarafından elde edilen daha sonraki görüntülerde, bu Büyük Karanlık Nokta'dan bir iz bulunamadı ancak son on yılda iki farklı Büyük Koyu Nokta'nın ortaya çıkıp ardından yavaşça kaybolduğu görüldü. Voyager 2, alt bulut tabakalarında gölgeler gösteren bulutlar görüntüledi ve bu, biliminsanlarının üst ve alt bulutlar arasındaki yükseklik farklarını görsel olarak ölçmelerini sağladı.


Neptün'ün bilinen altı halkası bulunmaktadır. Voyager 2'nin gözlemleri, bu olağandışı halkaların düzgün yapılı olmadığını, ancak yaylar olarak adlandırılan toz yığınlarından oluşan dört kalın bölgeye sahip olduğunu doğrulamıştır. Halkaların nispeten genç oldukları ve kısa ömürlü oldukları düşünülmektedir.

Neptün'ün bilinen 13 uydusu bulunmaktadır. Bunların altısı Voyager 2 tarafından keşfedilmiştir. 2013 yılında 14. küçük, çok sönük bir uydu keşfedilmiştir ve resmi olarak onaylanması beklenmektedir. Adı S/2004 N 1'dir. Neptün'ün en büyük uydusu olan Triton, gezegenin etrafında diğer uydulara kıyasla ters yönde dönmektedir ve uzak geçmişte Neptün tarafından yakalanmış olabilir. Triton'un yüzeyi son derece soğuktur. Yüzeyindeki sıcaklık -235 derece civarındadır. Triton'daki bu derin donmaya karşın, Voyager 2 buzlu maddeleri yüzeyden 8 kilometreden daha yukarılara doğru püskürten gayzerler keşfetmiştir. Voyager tarafından da keşfedilmiş olan Triton'un ince atmosferi, Dünya'dan da birkaç kez belirlenmiştir ve gittikçe ısındığı belirlenmiştir. Ancak biliminsanları bunun nedenini henüz bilmemektedirler.

Neptün adını nasıl almıştır?


Neptün, John Couch Adams ve Urbain Le Verrier tarafından belirlenmiştir. İkisi de birbirlerinden bağımsız olarak Uranüs'ün hareketlerindeki düzensizlikleri ele alarak, Uranüs'ün ötesindeki bir gezegenin yörünge öğelerini doğru bir biçimde belirlemişlerdir. Adams bu bulgularını hiç bir zaman  yayınlamamıştır. Le Verrier'in belirlediği parametreleri kullanarak, Johann Galle 1846'da gezegeni keşfetmiştir. Galle, gezegeni Le Verrier için adlandırmak istemiş ancak bu, uluslararası astronomi birliği tarafından kabul edilmemiştir. Bunun yerine, bu gezegene Roma deniz tanrısının adı verilmiştir.
İşlettiği bira fabrikasından elde ettiği gelirle teleskoplarına maddi kaynak sağlayan, 19. yüzyılda İngiltere'de başarılı amatör gökbilimcilerden olan William Lassell, Berlin Gözlemevi'nin Neptün'ü keşfetmesinden yalnızca 17 gün sonra, 10 Ekim 1846'da Neptün'ün uydusu Triton'u keşfetti.
Merakla gezegeni gözleyen Lassell, uyduyu bulmasından bir hafta önce, gezegenin etrafında bir halka gördüğünü sandı. Daha sonra bunun, teleskobunun neden olduğu bir bozulmayla ilgili olduğu ortaya çıktı. Ancak NASA'nın Voyager 2 adlı uzay aracı 1989'da Neptün'ü ziyaret ettiğinde, gaz devinin halkalara sahip olduğu ortaya çıktı. Bu  halkalar Lassell'in görebileceğinden çok daha sönüktü.
Neptün, Roma deniz tanrısının adıyla adlandırıldığından, uydularına da Yunan mitolojisinde daha küçük olan deniz tanrısı ve ilgili yaratıkların adları verilmiştir.
Triton, Neptün uyduları arasında en uzakta bulunan uydudur. Kuiper Kuşağı olarak bilinen ve Güneş Sisteminin en dış kısımlarında, yaklaşık 50 Astronomk Birim uzaklıkta yer alan, irili ufaklı cisimlerden oluşan kuşağa adı verilen Hollandalı-Amerikalı gökbilimci Gerard Kuiper, 1949'da Neptün'ün üçüncü büyük uydusu Nereid'i bulmuştur. İkinci büyüklükte olan Proteus'u bulamadı, çünkü o dönemin teleskopları için hem Neptün'e çok yakındı hem de yüzeyi çok koyu renkliydi. Proteus biraz küresellikten sapmış bir uydudur ve yerçekiminin bir cismi küresel biçime dönüştürmesi için gereken sınır kütleye sahip olduğu düşünülmektedir.
Proteus ve diğer beş uydunun bulunması için Voyager 2'nin Neptün'e ulaşmasını beklemek gerekti. Bu altı uydu Güneş Sistemindeki en koyu renkli cisimler arasındadır. Gökbilimciler geliştirilmiş yer-konuşlu teleskopları kullanarak, 2002 ve 2003'te daha fazla uydu keşfettiler ve böylece Neptün'ün bilinen uydularının sayısı toplam 13 oldu.
Voyager 2, Triton hakkında büyüleyici ayrıntılar ortaya çıkardı. Volkanlar tarafından püskürtülen, muhtemelen sıvı azot, metan ve toz karışımı olan madde aniden donar ve sonra kar gibi yağarak yüzeye iner. Voyager 2'nin elde ettiği görüntülerden birinde, gökyüzüne 8 km yukarı püsküren ve rüzgârla 140 km sürüklenen donmuş fışkırma maddesi görülmüştür.
Triton'un buzlu yüzeyi, çok az Güneş ışığı almasına karşın çok fazla yansıtma yapar. Bu uydu Güneş Sistemindeki en soğuk uydulardan biridir. Yaklaşık -240 derecedir.

Triton, bağlı bulunduğu gezegenin dönüşünün tersi yönde dönen, Güneş Sistemindeki tek büyük uydudur. Bu nedenle de onun, Neptün'ün geçmişte yakaladığı bir cisim olabileceği düşünülmektedir. Belki de Nereid adlı uydu, Triton'un yaptığı etkiler nedeniyle çok basık bir yörüngeye sahip olabilir. Nereid yörüngesinin bir ucunda, diğer ucuna göre Neptün'den 7 kat uzağa gidecek kadar basık yörüngelidir.

Neptün'ün çekimi, yörüngedeki Triton'u sürükleyerek yavaşlamasına neden olur. Bu yavaşlama nedeniyle de uydu giderek gezegene yaklaşmaktadır. Bundan milyonlarca yıl sonra Triton'un, çok yakınlaşma sonucu çekim etkisiyle parçalanarak Neptün'ün etrafında Lassell'in teleskobuyla görebileceği parlaklıkta bir halka oluşturması olası görünmektedir.

Kaynak: http://solarsystem.nasa.gov