Birçoğumuzun haberi dahi olmadı. Oysa geçtiğimiz günlerde şimdiye kadar dünya üzerinde yaşanmış, uluslararası literatüre geçecek düzeyde bir siber saldırıyla karşı karşıya kaldık. Siber saldırı kamu kurumları, bankalar, noterler ve telekom şirketlerini etkisi altına aldı. Birçok kurumun internet sistemi çöktü. Saldırılarda 400 bine yakın '.tr' uzantılı internet sitesinin hedef alındığı açıklandı.
Kamu kurum ve kuruluşları saldırılara karşı güvenlik duvarını güçlendirmek için yazılım desteği yaparken, 1992'den bu yana 'Nic.TR' üst düzey alan adı ve onun altında yer alan ikinci seviye adlarının yönetimi ve koordinasyonunu geliştiren, denetleyen Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) de saldırılara karşı bir dizi önlem aldı. Nic.TR (".tr" Alan Adları) Yöneticisi, ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Dr. Atilla Özgit, toplu saldırıların, bugüne değin dünya üzerinde yaşanmış en yoğun saldırılardan biri olduğunu söyledi.

Görüldüğü gibi ODTÜ bugünlerde hem içerden hem de dışardan gelen saldırılara karşı koymaya çalışıyor. Siber saldırılara aralarında bilgisayar mühendisi ve Enformatik Enstitüsü ve Bilgisayar Mühendisliği öğretim üyelerinin de bulunduğu yaklaşık 60 kişi ile karşı koyan ve saldırıları bertaraf etmeyi başaran ODTÜ, bir taraftan da 'Kampüs içerisinde cami olmadığı ve namaz kılanlara saldırıldığı iddiaları sonrası' ülke içinden gelen saldırılarla mücadele ediyor.

İsmini belki de ilk kez duyduğunuz, böyle bir üniversite de mi varmış diyeceğiniz üniversitelerde okuyan öğrenciler ve söz konusu üniversitelerin yöneticileri konu ile ilgili en ufak bir bilgileri dahi olmadan ODTÜ'yü kınama yarışına girdi. Sonradan yalan oldukları ortaya çıkan, Kabataş saldırısı, camide içki içtiler söylemi üzerinden nasıl bir algı oluşturuldu ise bugün aynı algı ODTÜ için oluşturulmaya çalışılıyor. Ortaya dini duyguları istismar edecek bir iddia atılıyor ve sistemli bir saldırı başlatılıyor. 

Bu saldırılara karşı koymak siber saldırılara karşı koymaktan daha zor olsa gerek çünkü siber saldırılarda karşında bilgiyi kullanan birileri var ve sen onunla mücadele ediyorsun. Yani yöntemi belli, az çok ne yapacağını tahmin ediyorsun ve ona göre çözüm yollarına başvuruyorsun.

Diğer tarafta durum çok daha vahim. Çünkü orada ne diye tepki gösterdiğini dahi bilmeyen, sürü psikolojisi ya da, 'Gereği ne ise yapılsın', 'Takipçisi olacağız', 'Gerekirse TOMA ile gireriz' diyenlerin hedef göstermesi ile harekete geçen sokaklara dökülüp; 'ODTÜ yıkılsın, yerine üniversite kurulsun' diye pankart açan, böyle bir pankartı açabilen birileri ile karşı karşıya kalıyorsun, işte buna karşı koymak gerecekten zor...

Öte yandan açık açık tehditler var. AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, ODTÜ'lü öğrencileri kastederek, 'Tahsil sadece cehaleti alıyor ama affedersiniz merkeplik baki kalıyor. ODTÜ'nün şu solcu öğrencileri tam da bunu anlatıyor' diyor ve ekliyor: Yarın belki olay yapacak olan olabilir ama açık açık söylüyorum gerekirse Cizre'ye nasıl giriliyor, Silopi'ye nasıl giriliyor, ODTÜ'ye de girilir bu ahlaksızlara bu edepsizlere bunun hesabı mutlaka sorulur. Ama en başta da rektöre bunun hesabı sorulur.

ODTÜ'nün devlet üniversitesi, eğitim dilinin İngilizce olduğunu ve puanla öğrenci alındığını dahi bilmeyen bir diğer milletvekili AKP Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün ise; 'Oraya sadece elit, tuzu kuru, kaymak tabakanın çocukları gelmiş, böyle bir kültür oluşmuş. YÖK'e sesleniyorum ODTÜ'nün kontenjanlarını arttır, Anadolu evlatları bu üniversiteye girebilsinler' diyebiliyor...
Soruyorum, Anadolu evlatları nasıl girecek ODTÜ'ye? İçini boşalttığınız, siyasi ideolojinize uygun gençler yetiştiren bir proje haline getirdiğiniz bugünkü eğitim sistemi ile mi, yoksa Anadolu evlatlarını sınav yapmadan mı alacaksınız? Bu sistemli saldırıların ardında başka amaçlar mı var? Mesela Anadolu evlatları bahane edilerek müteahhitlerin yolu mu açılmak isteniyor? Bu konuda Ankara Mimarlar Odası'nın çok vahim iddiaları var, onlar mı girecek ODTÜ'ye?

Yaklaşan rektörlük seçimlerini de göz önünde bulunduracak olursak birilerinin ODTÜ'ye girmeye çalıştığı belli, sınavla giremeyecekleri için farklı yollara başvuruyorlar. Hangi akla, hangi mantığa sığar diye sormuyorum artık. Çünkü bu sözlerde davranışlarda akıl ya da mantığa yer yok. Sadece bir amaçları var. Eline balyozu çekici alan koşuyor, nereyi ne için yıkacaklarını hiç düşünmüyorlar. Kendilerine gösterilen hedefe var güçleri ile saldırıyorlar. Dini duygularının istismar edildiğinden, aslında yıkmaya, yok etmeye çalıştıkları şeyin kendi gelecekleri olduğundan habersiz, çağdışı bir zihniyetin esaretinde, vuruyorlar zalimin vur dediğine...

Adını neredeyse ilk kez duyduğumuz üniversitelerin ODTÜ iddialarına duyarsız kalmayan çok değerli öğrencilerinin hazırladığı 'ODTÜ yıkılsın yerine üniversite kurulsun' pankartı biraz eksik olmuş bence, pankart 'ODTÜ yıkılsın yerine cami yapılsın' şeklinde hazırlansa sorun kökten çözülmüş olurdu... Kesin inançlılar ülkesinde ne gerek var üniversiteye!..