Bir dönem Aydın Bilgin yönetimindeki etkili bir gazetede yönetici olan Levent Gökçeer’e kulak verilmesini öneriyorum.
Levent Gökçeer, ‘Üniversite Tercih Dönemi’ ile ilgili, yani bugünlerle ilgili bilgilendirici ve uyarıcı hatta yönlendirici bir mesaj veriyor.
Lafı fazla uzatmadan Levent Gökçeer’i dinleyelim:
‘14 Yıl bu sektörde bir başarı hikâyesinin içinde katkı koydum. 
Özellikle Vakıf üniversitelerini seçecek çevrenizdeki gençlere önerilerimi ve görüşlerimi aktarmak istiyorum.

Mutlaka inceleyin!

1- Seçeceğiniz Vakıf Üniversitenin öncelikle kurucu vakfına veya arkasında bulunan sermaye veya ailenin finansal gücünü, Üniversiteye koymuş olduğu veya bundan sonra koyacağı sermaye katkıyı iyi analiz etmeniz gerekiyor.
Bu konuda YÖK ün sayfasında 2020 yılı vakıf üniversiteleri değerlendirme raporu var. 
Çok güzel hazırlanmış bir rapor. İncelediğiniz takdirde öğrenci başı harcama miktarı ve Kurucu vakfın katkılarını tespit edebilirsiniz. 
Eğer kurucu vakıf güçlü değilse bu ekonomik ortamda her zaman gelecek riski bulunduğunu unutmayın.

Düşünmeniz şart!

2- Seçeceğiniz üniversite ‘her bölümün olduğu, her bölümü açarım diyorsa’ biraz düşünmeniz gerekiyor. 
Üniversite belli konularda uzmanlaşmış olması o üniversitenin iddialı olduğun göstergesidir. 
Bir kaç örnek vereyim; ODTÜ ve İTÜ neden Tıp Fakültesi kurmadı? Bilkent niçin sağlıkla ilgili bölüm açmadı? 

 3- Üniversitenin kampüsü ve öğrencilere verdiği spor ve diğer sosyal imkânlarını incelenimizde büyük önem arz etmektedir. 
Eğitim sosyal imkânlarla bir bütünlük sağlamaktadır.

‘Rabbena, hep bana!’ diyenler!

4-Üniversitenin bursluluk oranları ve fiyat politikası ve de yıllar itibariyle ücret artışları çok önemlidir. 
Enflasyon üzerinde ücret artışları oluyorsa dikkat edilmesi gerekmektedir.

 5- En önemli konulardan biri Akademik kadrodur. 
Öğrenci başına düşen akademik kadro sayıları, araştırma görevli sayısı ve akademik kadronun yurt dışı deneyimini iyi incelenmesi gerekmektedir.
6- Mezunlarının başarısı ve bulundukları konumun araştırılması gerekmektedir.
7-Üniversitenin en önemli yönetim merkezi Mütevelli heyettir. 

Mütevelli heyet te bulunanların CV si , Nitelikleri , Mütevelli heyet üyelerinin değişim sayısı ve sıklığı ve de sayısı önemlidir.

Tabela üniversitesi olmamalı

8-Üniversitelerin çeşitli kriterlere göre Türkiye ve dünya üniversiteleri sıralamasına muhakkak bakın URAP da bu bilgilere ulaşabilirsiniz.

9- Geleceği ilgili karar veren gençler lütfen iyi tercih yapın hayatınızın kararını verirken dikkatli olun…’
‘Bundan iyisi Şam’da kayısı!’
Bir insanımız, bir okuyucumuz bile bu bilgilerden yararlanırsa, kendisi kadar ülkemiz için de mutlaka ‘kazanç’ olacaktır.

Çin’e bağımlılığını hafife aldı

İngiltere merkezli Financial Times’in internet sitesinde yer alan bir makalede Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) teknoloji sektörünün Çin’e olan bağımlılığının büyük ölçüde hafife alındığı kaydedildi. 
Yazıda, iki büyük teknoloji ülkesi olan Çin ve ABD’nin birbirinden koparılmasının, yüzlerce ABD’li teknoloji şirketine ciddi ekonomik etkiler getireceği belirtildi.
Aktarılan bilgilere göre, dünyada piyasa değeri 2 trilyon doların üzerindeki ilk şirket olma yolunda ilerleyen Apple’ın üretim üssü Çin’de bulunuyor ve 270 milyar dolarlık yıllık cirosunun beşte biri de Çin’den geliyor.
Çin’in yeni müşteriler kazanmak için de önemli bir piyasa olduğu hatırlatılan yazıda, Apple CEO’su Tim Cook’un da Çin’de Apple markalı bilgisayar satın alan tüketicilerin dörtte üçünün ilk alımları, iPad satın alan tüketicilerin ise üçte ikisinin ilk alımları olduğuna dikkat çektiğinin altı çizildi. 
ABD'li beş büyük çip üreticisi NVIDIA, Qualcomm, Texas Instruments, Intel ve Broadcom şirketlerinin Çin’e bağımlılıklarının yüksek olduğuna işaret edilen yazıda, bu şirketlerin satışlarının yüzde 25-50’sinin Çin’de gerçekleştiği ifade edildi.
Bu tür karşılıklı bağımlılıkların yalnızca derinlik olarak değil genişlik olarak da kendisini gösterdiğine dikkat çekilen yazıda, ilgili şirketler tarafından yayımlanan son finansal raporlarda, ABD'li teknoloji şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin, Çin'de sahip oldukları avantajlara vurgu yaptıklarının görüldüğüne işaret edildi.

DİP EKSPRES

Günlük öyküden

 Bloomberg'in yıllık Sefalet Endeksi'nde, Türkiye bu yıl da 4. sırada yer aldı. 
Enflasyon, işsizlik gibi kritik verilerin temel alındığı endekste Türkiye'nin önünde Venezuela, Arjantin ve G. Afrika Cumhuriyeti var.
İşte böyle bir gündemde, lira zayıfladıkça zayıflıyor. 
Merkez Bankası'nın doların ateşini düşürmek için yaptığı "likidite daraltma hamlesi" sonuç vermedi. 
Dolar 12 Ağustos gününü de 7.30 TL civarında dolaşarak geçirdi. 
Türk Lirası’nda yaşanan ciddi değer kaybı ve bunun ekonomiye etkileri, dış basında yankı buldu. 
DW haberinde, gelişmeler sonucunda Erdoğan'ın "faiz artırma" konusunda ikilemde kalabileceği öngörüsünde bulundu. 
Yatırım danışmanları da faiz artışının "tek seçenek" olduğunu vurguladı.
Ünlü Foreign Policy Dergisi ise, aşırı harcamalara dikkat çekti. 
Ve Türkiye’nin "aşırı harcamaların maliyetini finans sisteminin derinlerine gömdüğünü" yazdı.