Timuçin Çelebi-İşçi Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Pınar Gül, öğrencilik yıllarından bu yana aktif siyasetin içinde olan bir kadın. İşçi Partisi Öncü Kadın kolları olarak son dönemde ses getiren eylemlere ve çalışmalara imza atan Pınar Gül ile, Türkiye'nin son dönemde içinden geçtiği sıkıntılı dönemi, Türkiye'de iktidar tarafından kadına biçilmek istenen rolü ve İşçi Partisi'nin konumu ve geleceğini konuştuk.

-İşçi Partisi Öncü Kadın kolları ne zaman kuruldu?


İşçi Partisi 2006 yılında kadın kollarını kurmaya karar verdi. O yıllarda toplumda yükselen tepki, Cumhuriyet mitinglerinde kendini gösteriyordu. İşçi Partisi de Cumhuriyet mitinglerindeki kadınlara ulaşmak ve onlarla bir araya gelmek için kadın kollarını kurdu. Devrimlerin öncüsü olması için, İşçi Partisi, kadın kollarına bu adı verdi. Çünkü, devrim, kadınsız olmaz. Diğer partilerden farklı olarak Öncü Kadınlar, kendi inisiyatiflerini kullanıyor. Kadınlar, İşçi Partisi'nde bulundukları kademelerde yönetim kurullarında görev alıyor. Yönetim kurullarımızda aldığımız kararlarla çeşitli eylemler düzenleyip, kendimizi Türkiye'ye tanıttık.

Suriye'de kadınlarla bir araya gelip, toplantılar düzenlediğinizi biliyoruz

2011 yılının 30 Ekim sabahı Suriye'de idik, 40'ya yakın Öncü Kadın olarak. Suriye devletinin misafiri olarak gittik. İletişimi biz sağladık. Aramızda 3 milletvekili, CHP'liler, Cumhuriyet Kadınları temsilcileri ve o dönem EMEP'ten arkadaşlar da vardı. Suriye, önder kadınların çok olduğu bir ülke. 4 gün boyunca, Halep, Şam ve Lazkiye'de Suriyeli kadınlar ile bir araya geldik. En az 500 kişinin katıldığı toplantılar düzenledik. Aralarında devlette önemli yer tutan kadınlar, BAAS partisi üyesi kadınlar vardı. Suriye ile Türkiye'yi bölmeye çalışanlar aynı. BOP'un (Büyük Ortadoğu Projesi) aynı eşbakanları. Orada şunu gördük: Vatanını kaybeden kadın her şeyini kaybediyor.

Bu ülke ile ilgili gözlemleriniz nedir?


Suriye'den büyük kazanımlarla döndük. İki ülkenin kadınlarının aynı yerden yaralanması, bir bilinç sıçraması yarattı. Bu olayların arkasında olan ABD'yi Ortadoğu'dan atacaksak, 'Atlantik Ötesi'ne yollayacaksak bütün Batı Asya'nın birleşmesi gerektiğini gördük. Türkiye, İran, Irak, Suriye, Filistin, Azerbaycan. Tüm bu ülkelerin ortak işbirliğine gitmesi gerekiyor. Suriye'den Türkiye'ye döner dönmez, bununla ilgili bir toplantı yaptık Ankara'da. Batı Asya Birliği Kadın Girişimi'ni oluşturduk, Tansel Çölaşan ve daha birçok isimle birlikte. Saydığım ülkelerdeki ve ülkemizdeki kadınların 'selamet'i için. Özellikle bu kelimeyi kullandım, Azeriler de bu kelimeye vurgu yapıyor.

Suriye-Türkiye ilişkileri şu anda ne yönde sizce?

Suriye ile sınırlarımız şu anda elek gibi. AKP'nin beslediği teröristler, Suriye'yi vurup geri geliyor. Suriye, AKP'nin, ABD'nin vurmalarına karşın hala başını dik tutuyor. Batı Asya Birliği de fiili olarak kurulmuş durumda. İran, Irak, Suriye, Rusya, Çin. Esad'ın etrafındakiler bir vatan mücadelesi veriyor. Suriye başarılı olacak. Türk halkı da Suriye'nin yanında. AKP, bu konuda giderek yalnızlaşıyor. Esad, Suriye ve Türk halkına mesajlarını, Ulusal Kanal üzerinden veriyor. Esad, Tayyip Erdoğan'a değil direkt olarak Türk halkına hitap ediyor. Her sözüne 'Büyük Türk Milleti' diyerek başlayan Esad'ın ve Suriye halkının Atatürk'e de büyük saygısı var.

Son dönemde çok sayıda mültecinin geldiği ve barındığı Hatay'a gittik. 20 gün boyunca dinmeyen yağmurların altında çalıştık, iktidarın bütün engellemelerine rağmen. Şehirlererası yollar kapatıldı, otobüslerin yola çıkması engellenmek istendi. Parti binaları basıldı. Burada yaptığımız mitinge, başta kadınlar olmak üzere çok sayıda insan katıldı. 'Suriye-Türkiye kardeştir' sloganları atıldı. Suriyeli dostlarımızla da aynı şekilde Lazkiye'de bir miting düzenledik.

Öncü Kadınlar olarak, iktidarın son dönemdeki uygulamaları hakkında ne düşüyorsanız?


Biz işçi partisi olarak, şiddetin en büyüğüne itiraz ediyoruz. Her türlü tacizin kaynağı bu şiddet. Kadına şiddet, AKP iktidarı döneminde yüzde 1400 artmış durumda. Toplumun gericileşmesi hep kadının üzerinden oluyor. Başbakan Erdoğan, 11 yıllık iktidarında önce kadınlara saldırıyor. Toplumu buradan şekillendirmeye çalışıyor. Dolayısıyla attığı her adım, gericiliğin, Ortaçağ'ın bir yansıması oluyor. Biz iktidarın, kadınları gericileştirme çabalarına karşı çıkıyoruz. Bütün İşçi Partililer bunu yapıyor. 

Bölgesel toplantılar, eğitim çalışmaları yapıyoruz partimizi anlatan. AKP'nin Ortaçağ karanlığı ve ABD ile hesaplaşmak için. Atatürk ve Cumhuriyet kadınlarıyız. Bununla da övünüyoruz. Ülkemize bağımsızlığını kazandıranlardan, Cumhuriyet'i kuranlardan çok şey öğrendik. Cumhuriyet'in kazanımlarını yaşıyoruz. Her birimiz Atatürk'ün izdüşümüyüz. Bu anlamda Genel Başkanımız Doğu Perinçek'in Kemalist devrimi anlatan kitapları ve Ferit İlsever'in 'Cumhuriyet Devrimi Kanunları Uygulansın' kitabı, başucu kitaplarımızdan. Fatma Seher (Kara Fatma), Gördesli Makbule gibi Kurtuluş Savaşı kahramanlarından, Cumhuriyet dönemi kadın kahramanlarından beslenip, bunu da şehirlerimiz de uyguluyoruz.

AKP'li kadın vekillerin Meclis'e türbanlı olarak girmesi konusundaki görüşleriniz?


Türbanı yeniden Meclis'e sokarak, kadınlarımızı üzdüler. Bu Cumhuriyet dönemi ile hesaplaşmadır. Cumhuriyet'i sevenler, CHP'li kadınlar, 'Atatürk, bize bu hakları verdi biz sahip çıkmadık' diyorlar. Biz farklı yorumluyoruz. Atatürk, 'Sosyalist olmalı, önce maddeyi anlamalı' diyordu. Savaş çadırında Cumhuriyet dönemini şekillendirdi. Kadını geliştirmek gerekli. Atatürk, kadını yeniden şekillendirdi. Tayyip Erdoğan ise Ortaçağ karanlığına sürüklüyor. Kadını dört duvar arasına sığdırmaya çalışıyor. 4 kadınla evlilik yapanların bulunduğu Meclis'te, toplumu yine kadın üzerinden gericileştirmeye çalışıyorlar. TBMM kamusal alandır. Orada ne pantolon giyilebilir, ne türban takılabilir. Cumhuriyet'in Meclis'i gövde gösterisi yeri değildir. 30 Ekim sabahından itibaren TBMM artık bir Ortaçağ meclisi olmuştur. CHP'liler de buna sessiz kaldı. Bir tek Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz tek kişilik eylemlerde bulundu. Buradan bütün milletvekillerine çağrıda bulunuyoruz.  AKP'li kadınlara çağrıda bulunuyoruz. 'Başı açık kadın, kirlidir' ne demek? Sizlere hakaret ediliyor. Atatürk Cumhuriyeti için, bağımsızlık için mücadele verelim. İşçi Partisi bu mücadelenin merkezidir. Bu mücadeleyi veren Refik Eryılmaz, Birgül Ayman Güler, Kamer Genç, Emine Ülker Tarhan'da sesleniyorum. Bize katılın. Sizleri yanımızda görmek isteriz.

Meclis'te türbanı protesto eden ilk parti, siz oldunuz


Meclis'te türbanı Elazığ, Malatya, Bursa, Çorum, İzmir, Ankara, İstanbul'da, ilçeler bazında, sokaklarda çeşitli kitle örgütleriyle birlikte anında protesto ettik. Meclis'in önünde. Eskişehir'de düzenlediğimiz eylemde, türbanlı bir kadınımızın 'Askerin başına çuval, kadının başına türban geçirdiler' pankartı taşıdığını gördük. Türbanlı olmak, Atatürkçü olmaya engel değildir. Her başı kapalı olan, iktidarın yaptıklarını onaylamıyor. Yine söylüyorum. Meclis, okul, kamusal alandır. Devletin kurumlarında dini simge kullanılamaz. İç Anadolu'da hemşirelerin çoğu türbanlı olarak çalışıyor ve erkek hastalara bakmıyor. Türban, Meclis'in laikliğine indirilmiş bir darbedir. 'Türkiye laiktir, laik kalacak' sloganı TBMM önünde atılmalıdır.

Önümüzde yerel seçimler var. İşçi Partisi'nin şansını nasıl görüyorsunuz?


Artık 'Erdoğansız bir hükümet' önerilerini duyuyoruz. Milli bir hükümet kurulursa ülkemizin insanları için bu daha iyi olur. Erdoğan artık gözden düştü. Tabanda bunu görüyoruz. Önümüzdeki yerel seçimde çok farklı bir tablo ortaya çıkabilir. İşsizlik, sağlıkta son dönemde verilen hakların geri alınması hayatımızı etkiliyor. Kadınlar daha cesurdur. Kadınların oyları son derece önemli. Artık 'kemiksiz' bir oy hesabı kimse için geçerli değil. İşçi Parti'sinin yıldızı da giderek parlıyor. Bu seçimde umulmadık çıkışlar olabilir. İnsanlar çok umutsuzdu, şimdi ise 'AKP ne zaman gider', o konuşuluyor.
16 Kasım'da Ankara'da bir yürüyüşümüz olacak. Herkesi partimize üye olmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz. Genel Başkanımız ve diğer arkadaşlarımızın serbest kalması, Türkiye'nin BOP'un (Büyük Ortadoğu Projesi) eşbaşkanlarından kurtulması, AKP'nin gitmesi ile olacak. 'AKP yıkılacak, yurtseverler çıkacak' diye bir sloganımız var. Bu hükümsüz tutuklamalar da o zaman sona erecek. Bu tutuklamalarla amaçları bizi, İşçi Partisi'ni etkisiz kılmaktı. Cumhuriyet'i savunan kim varsa aldılar. Vatan sevgisi için yediğimiz her kamçı ile daha çok şahlanıyoruz. İşçi Partisi özellikle son 5 yıldır yükseliyor. Yapılanlar, vicdanları rahatsız ediyor, sızlatıyor. İnsanlarımız da gelip bize üye oluyorlar. Üye sayımız 2-3 kat arttı. 'Bu parti artık kapanır' denilirken, etki tepki yarattı ve tersi bir durum oluştu.

Çok yüksek hapis cezaları alan ve halen cezaevinde olan parti yöneticileriniz var. Onların durumu nedir, bu sürece nasıl bakıyorlar?

Genel Başkanımız Doğu Perinçek'ten Oktay Yıldırım'a, gazetenizin de yazarı olan Mehmet Bedri Gültekin'e kadar orada bir görev yapıyorlar. Bunlar bir dava uğruna kendi hayatlarını feda etmiş insanlar. Kendilerine büyük saygı duyuyoruz. Onları özlüyoruz. Onlar orada bir vatan savunması yapıyorlar. İçeride zamanı boş geçirmiyorlar. Kitaplar yazılıyor, fikirler üretiliyor. Sadece bedenen oradalar. Fikir olarak ise dışarıdalar. Genel Başkanımız Doğu Perinçek, orada son derece zor şartlarda, kurşun kalemle kitap yazıyor.

Pınar Gül

İşçi Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı


1964 İstanbul doğumlu olan Pınar Gül, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda, Ada'ya ilk inen komando paraşüt birliğinin komutanı ve İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyeliği de yapan, 2009'da vefat eden Emekli Albay Dinçer Kömek'in kızı. Asker olan babası ve doktor olan eşi nedeniyle Türkiye'nin birçok ilini görme fırsatı bulan Gül, iki çocuk annesi. İşletme mezunu olan Pınar, İşçi Partisi'ndeki görevinin yanı sıra mali müşavir olarak çalışıyor. Pınar Gül, 1990'lı yıllardan bu yana çeşitli kadın örgütlerinde görev yaptı. Çağdaş Kadın Derneği Başkanlığı, Cumhuriyet Kadınları Derneği İzmir Şube Başkanlığı'nı da yapan Gül, öğrenciliğinden bu yana İşçi Partisi'nde yöneticilik dahil çeşitli kademelerde bulundu.

Editör: Haber Merkezi