Kılıçdaroğlu, Libya'ya yönelik operasyonla ilgili olarak, "Bizim arzumuz kan dökülmeden Libya'ya demokrasi ve özgürlüğün gelmesi" dedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bu konudaki tavrının da yanlış olmadığını bildirdi
 
CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu, Ereğli'deki temasları kapsamında Damla Düğün Salonu'nda sendikalar, vakıflar, odalar, derneklerin temsilcileri ve muhtarlarla kahvaltılı toplantıda bir araya geldi.
Salonda bulunanların sorularına yönelik konuşma yapan Kılıçdaroğlu, sivil toplum kuruluşlarına büyük önem verdiklerini, Türkiye'ye gerçek anlamda demokrasi ve özgürlüğü getirmek istediklerini söyledi.
Muhtarlık seçimlerinin demokrasinin en yalın haliyle yansıması olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, vatandaşların milletvekillerini doğrudan kendilerinin seçmesini istediklerini de bildirdi. Kılıçdaroğlu, bunu gerçekleştirmek için de iktidar olmaları gerektiğini belirterek, destek istedi.
Milletvekillerinin halkla iç içe olması gerektiğini, halkın tanıdığı, sevdiği kişiler olmasını istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, bu nedenle 29 ilde ön seçim, kamuoyu yoklamaları ve anketler yapacaklarını kaydetti.
Kılıçadaroğlu, "Biz adımıza 'Yeni CHP' diyoruz. Geçmişimizi inkar etmiyoruz ancak yeni bir anlayışla yola çıktık. Sizlerle daha çok beraber olmak, dertlerinize, sorunlarınıza çözüm üretmek için yola çıktık. Onun için destek istiyoruz" dedi.
Ülkeyi AKP'den daha iyi yöneteceklerini savunan Kılıçdaroğlu, "Çünkü biz, cebimizi düşünmüyoruz çünkü bizim kadrolarımız vatan sever. AKP'dekiler gibi hayali ihracatçı, naylon faturacı yok" ifadelerini kullandı.
 Üye olmak isteyen herkese CHP'nin kapısının açık olduğunu, bunu kimsenin engelleyemeceğini de anlatan Kılıçdaroğlu, engelleyen olursa görevden alacağını söyledi.
 
 Kendi halkını kurşunlamamalı
 
Salondan ayrılışı sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Libya'ya müdahaleye ilişkin soruya şu yanıtı verdi: "Öteden beri demokrasi ve özgürlüğün bütün uluslar için kaçınılmaz olduğunu savunan bir parti olduğumuzu ifade ettim. Hiçbir yönetim, kendi halkına baskı kurmamalı, kendi halkını kurşunlamamalı. Eğer Birleşmiş Milletler böyle bir karar almışsa 'bu olay uluslararası meşruiyet kazanmış' demektir. Biz, yapılan operasyonunun, kan dökülmeden gerçekleştirilmesini istiyoruz. Özellikle Kaddafi'ye çağrımız var; Libya süratle demokrasiye geçmeli, bu konuda açıklamalar yapılmalı. Bu konuda Türkiye'nin tavrı da yanlış değil. Uluslararası meşruiyet kazandığına göre yapılan çağrıları da olumlu buluyorum. Bu tür bir operasyonun daha farklı yapılmasını arzu ederdik, kan dökülmemesi için ama koşulların uygun olmadığı yönünde bazı bilgiler geliyor, Kaddafi'nin direndiği yönünde bazı bilgiler geliyor. Bizim arzumuz, kan dökülmeden Libya'ya demokrasi ve özgürlüğün gelmesi."