FATİH ÖZKILINÇ- Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) İzmir İl Başkanlığı, Genel Merkez koordinasyonuyla İzmir'de bulunan KHK mağdurları için tarihi İzmir Havagazı Fabrikası’nda düzenlenen basın toplantısında KHK mağdurlarıyla bir araya geldi. Toplantıya ev sahibi CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’in yanı sıra, Genel Başkan Yardımcıları Gülizar Biçer Karaca ve Yüksel Taşkın, PM üyesi Gizem Özcan, CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, il yönetim kurulu üyeleri ve KHK mağdurları katıldı.

KHK’lılar için bıçak kemiğe dayandı

Toplantının açılışında konuşan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, "Türkiye’nin üstüne, hukuksuzluk, adaletsizlik, intikam alma ve şeytanlaştırma olarak çöken OHAL dönemi, Türkiye’de en büyük haksızlıkların yapıldığı, sorgusuz sualsiz tutuklanmaların, cezalandırmaların yaşandığı kara bir dönem olarak tarihte yerini almıştır. Bir tek adamın, sadece onun gibi düşünmüyorlar diye;  kendisi, ülkesi ve ailesi için adalet isteyenleri, hak arayanları yok sayması, hatta yok olmalarını istemeleri sebebiyle başlatılan cadı avı ve intikam alma yarışı, maalesef OHAL’in üstünden 3 yıl geçmiş olmasına rağmen devam etmektedir. Bugün KHK ile haksız yere işsiz bırakılan, hedef alınan ve hedef gösterilmeye çalışılan, itibarları ile oynanan on binlerce insanın ahı, AKP iktidarının üzerindedir. Mahkemelerin işe dönüş kararlarını uygulamayan, kurulan komisyonları mahkemelerden üstün gören bu anlayışın gözü öylesine kör olmuş ki, insanların mağduriyetini, psikolojisini, aile kurumuna  verdiği zararı görmez haldedir. Kendi büyüttüğü, beslediği,  devletin tüm imkanlarını emrine sunduğu bir terör örgütüyle, çıkarları çatıştığı için ülkenin geldiği durumdan, kendisi dışında herkesi sorumlu tutan günümüz iktidarının sonu gelmiştir elbette. Ancak KHK ile işlerinden uzaklaştırılan, bilim yuvalarından uzaklaştırılan KHK mağduru sizlerin sorunu, yarını bekleyemeyecek kadar acildir. İşte bu aciliyeti ve sizler için artık bıçağın kemiğe dayandığını bilen Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Genel Başkanımızdan Genel Başkan Yardımcılarımıza, İl Örgütlerimizden Milletvekillerimize kadar, tüm organlarımızla sizlerin hakkını aramaya, adaleti sağlamaya çalışıyoruz" dedi.

“Sizleri yalnız bırakmayacağız”

Yücel sözlerini devamında ise “Bugün de, Sayın Genel Başkan Yardımcılarımızla birlikte sizleri dinlemek, son gelişmeleri paylaşmak, Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir umuduyla, AKP iktidarına bir kez daha sizler adına çağrı yapmak için bir aradayız. İslam alimi Sadi Şirazi’nin söylediği gibi “Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış̧ bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez”. Adalet sağlanıncaya, KHK ile yaratılan mağduriyetleriniz giderilinceye kadar yanınızda olmaya, sesiniz olmaya devam edecek ve haklı davanızda asla sizleri yalnız bırakmayacağız” diye konuştu.

İşsiz, aşsız insanlar hakkını arıyor

Yücel’in ardından konuşan Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca da, "Maalesef ülkemizde darbe fırsatçılığı ile bir hesap görme, intikam alma duygularıyla hareket eden, aslında suçlu suçsuz ayrımı yapmadan 20 Temmuz sivil darbesinin ardından kamudan, özel sektörden, çalışma yaşamının birçok alanından işsiz, aşsız insan adalete olan inancı törpületen anlayış karşısında hak arıyor.  Biz mücadele eden arkadaşlarımızla bir araya gelmek istedik. Daha önce yaptığımız toplantıda KHK ihraçlarının ülkemizde yarattığı toplumsal travmayı, sivil ölüme terk edilen yurttaşların ailecek yaşadıkları temel hak ve hürriyetlerden yoksun bırakıldıkları süreci dinledik. Farkındalık yaratmak ve gündemde tutmak ve tarihe not düşme adına raporlama talebi geldi.  Genel başkanımızın talimatıyla illerde mümkün olduğunda KHK ile ihraç edilen, hala hak ihlalleri yaşamaya devam eden, her alanda hak ihlalleriyle boğuşurken yalnızlaştırmaya çalışılan insanlar için ilk toplantımızı İzmir'den gerçekleştiriyoruz. Sonrasında Adana, İstanbul ve diğer illerde sesini duyurmak isteyenler için yollarda olacağız" şeklinde konuştu.  

CHP olarak yanınızda olacağız

"Bunu bir seçim vaadi olarak algılamayın" diyen Karaca, "Anayasayı, adaleti, hukuku, bağımsız yargıyı, cumhuriyetin 100'üncü yılında demokrasiyle taçlandırma adına vereceğimiz bir mücadele için yola çıktık. Hepimizin yaşadığı, yaşananlara tanıklık ettiği, adalete olan inancın zayıfladığı bir dönemdeyiz. Hukuk devleti denildiğinde bir hukukçu olarak acı acı gülümsememe neden olan olaylar yaşıyoruz. 20 Temmuz sonrasında insanların birden bire ihraç edildiği gerçeğiyle karşı karşıya kaldık. 4 buçuk sene sonra bilgi sahibi olamadığı hukuksuz bir süreci yaşıyoruz. Herkes neden suçlandığını bilmek hakkına sahiptir. Hakkında yasal süreç başlatılmayan ve neyle suçlandığını bilmeden girdabın içinde insanlar var. İnsanların lekelenmeme hakkı vardır. Adil yargılanma hakkı vardır. Yasaların geçmişe uygulanma yasağı vardır. Ama sizlere denildi ki yeşil ışık yanıyor, geçebilirsiniz. Ama gün geldi sizleri ihraç ettiler. Hukuk mücadelesinde o yeşildi ama kırmızımsı bir yeşildi, siz onu görüp durmak zorundaydınız gibi ucube bir gerekçe gösterdiler. İnsanlar sadece iş ve aş mücadelesi vermiyor. Toplumdaki her bireyin özgürce yaşayabilmesinin mücadelesini veriyorlar. CHP olarak ilk günden itibaren yanınızda olmaya karar verdik. Demokrasi mücadelemizi sizlerle sürdürececeğiz" ifadelerini kullandı.


Yurttaşların rahat nefes aldığı bir ülkede yaşamak istiyoruz

Suçların şahsiliği ilkesinin yok sayıldığı bir dönem yaşandığını belirtenKaraca, "Yurt dışındaki devam eden eğitiminden dolayı babası ihraç edildiği için gidemeyenler var. Hani suçların şahsiliği ilkesi vardı? Kişi tatildeyken ihraç edildiğini öğrendi, apar topar gözaltına alındı, 6 ay cezaevinde kaldı, ailesi perişan oldu, terörist damgası hemen yapıştırıldı. 6 ay sonra 'pardon' denildi. Sizin telefon numaranız yanlışlıkla verildi dediler ama göreve iade talebi bekletiliyor. Hala pasaportu kendisine iade edilmiş değil. Denizli'de bir öğretmen hemşerim takipsizlik kararı aldı, 'pardon' denildi. İşe iade talebi hala OHAL Komisyonu'nda olduğu için bekletiliyor. İnsanlar OHAL Komisyonu kapısında sivil ölüme terk edilmiş görünüyor. Yargıda hakkında terör örgütleriyle irtibatı bulunmadığı için takipsizlik kararı alan, beraat kararı alan, Anayasa Mahkemesi'nce hak ihlallerine uğradığına karar verilmiş olan barış akademisyenleri, hakkında hiçbir yasal soruşturma olmadığı halde işsizlikle, ötekileştirmeyle yaşamak zorunda bırakılan ve lekelenmeme hakkını kullanamayan yurttaşlarımız komisyon kapısında bekletilmemeli. OHAL kalktıysa komisyonu neden devam ediyor? Devletin mahkemelerince aklanan yurttaşlarımız neden OHAL Komisyonu insafına terk edilmiştir. CHP olarak diyoruz ki OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. OHAL Komisyonu'nun verdiği hukuksuz kararların derhal yok sayılması gerekir. Yaşanan tüm hak ihlallerinin yaralarını hep birlikte saracağız. Yurttaşlarımızın tamamını işlerine iade edeceğiz. İktidar eleştirilmeyi göze almalıdır.  Hepimizin tek bir talebi var. Hepimiz, tek bir kişinin iki dudağı arasında bir dünya görüşüne, yönetim şekline hayır diyoruz. Hepimiz; adaletin, demokrasinin tüm kuruluşlarıyla yürürlükte olduğu, yurttaşlarımızın rahat bir nefes alabildiği bir ülkede yaşamak istiyoruz. Bu yolda başarıya ulaşacağız. Milletimizin önüne konan ilk sandıkta insan haklarının ihlallerinin karnesini göstereceği günler yakındır" dedi. 


Demokrasi sabrın rejimi

Genel Başkan Yardımcısı Taşkın ise, üniversitedeki görevi sırasında ihraç edildiğini belirterek  "Ben, barış bildirisine imza attım, hayatım değişti. Biraz adrenalin iyidir ama yaşadığımız süreçler çok fazla heyecan, kaygıların olduğu süreçler oldu. Dozu kaçırmadan kişiselleştirmede fayda vardır. Mesleğimi çok seviyordum. Üstüne para verilen bir hobimi yapıyordum. Hepimiz demokrasinin ekmek kadar su kadar kıymetli olduğunu kavradık. Türkiye'de milyonlarca insan demokrasiye susadı ve bu iktidarı değiştrecektir. Son nefesime kadar mücadele edeceğim. Ben kimseyi düşman olarak tanımlamıyorum. Bana zulüm yağdıranalara ben sadece adaletle yaklaşacağım. Üniversiteden atıldığımda da bunu söyledim, şimdi de söylüyorum. Çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu görmezden gelerek olmuyor. Bizzat çözmek için fail olmak zorundayız. Demokrasi sabırlı karıncaların rejimidir" dedi.


“Gecikmiş adalet adalet değildir”

Dünyada bu tür bir siyasal tasfiyenin olmadığını dile getiren Taşkın, “İran devriminde kendileri kaçan insanlar var. Bu utançtır. Bunun gündeme gelmemesi de utançtır. Sorun var birinin çözmesi gerekiyor demekle olmuyor. Denetlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Hiç kimseye bir şey atfetmeyin, kahramanlaştırmayın. 130 bin kişi işinden atıldı. Toplam etki alanı 2 milyon üzerindedir. Çok kişinin hayatı etkilenmiştir. Bizim 2 tane KHK'lı milletvekilimiz var, ben genel başkan yardımcısıyım. Seçim bildirgemize baktım, lütfen bakın. Arkasında duruyoruz. OHAL Komisyonu anayasal dayanağı olmayan bir komsiyondur. Mahkemelerin üstünde değildir. Böyle bir yapı olmaz. Batı'dakileri oyalamak için yapılmış bir yapı. 11 bin dosya var. Barış akademisyenlerin dosyaları en sona bırakılıyor. Siyasal rüzgara bakılarak karar verilecek. Böyle bir şey hukukta var mı? Karara özellikle yazmışlar. OHAL Komisyonu nasıl karar veriyor? Zar, kemik atarak da karar verebilirdi. Devletin, MİT'in bilmediğini o vatandaşın bildiğini varsayarak ceza verilir mi? Gecikmiş adalet adalet değildir" diye konuştu. 

İade edilenler cennete gitmiyor

Taşkın, "Göreve iade edildim diyelim. Eski kurumuma dönemiyorum. İade edilenler sanki cennete gidiyor gibi bir durum yok. Türkiye'nin yaşadığı bu süreçlerden ders çıkaralım. Türkiye'yi düze çıkaralım, yozlaşmadan, asgari müştereklerde bir araya gelelim" ifadelerini kullandı.