Başbakan Erdoğan, Rusya'nın Suriye konusunda 300 gözlemci gönderilmesi yönündeki teklifine dair sorusu üzerine Moskova'nın teklifini olumlu bulduğunu ancak, sayının yeterli olmadığını anlattı. Erdoğan, "Çok daha fazla sayıda, belki binlerle ifade edilecek sayıda gözlemcinin Suriye'ye gönderilmesi gerekir, diye düşünüyorum. Az sayıda gözlemci lokal bölgelerde bulunabilir, çok sayıda gözlemci olması lazım. Çok sayıda gözlemci olmalı ki Suriye'nin genelini gözleyebilsin. Temenni ederim ki iyi olur" dedi.

UNCTAD KONFERANSI'NDA KONUŞTU


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Katar programı çerçevesinde katıldığı UNCTAD 13. Konferansı’nda konuştu. Başbakan Erdoğan, küreselleşmenin insanlara vicdani bir sorumluluk yüklediğini belirterek, küresel vicdanın artık dünyanın belirli yerlerindeki sorunlara duyarsız kalmaması gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, fok balıklarını, nesli tükenen balinaları ve yağmur ormanlarını dert edinen küresel vicdanın artık Kabil'de, Gazze'de Mogadişu'da, Bağdat'ta, Hama ve Humus'ta ölen çocukları da görmesi duyması ve bu acıyı hissetmesinin kaçınılmaz bir sorumluluk haline geldiğini belirtti. Erdoğan, şöyle dedi:

"Bugünün dünyasında şunu artık çok net olarak görmek durumundayız. Filistin'deki sorun sadece Filistin'in, sadece Ortadoğu'nun değil, dünyanın sorunudur. Afganistan'daki sorun sadece Afganistan'dakilerin değil, dünyanın sorunudur. Somali'deki açlık sadece Somali'nin sadece Afrika'nın değil tüm insanlığın sorunudur. Ayrıca bugün Suriye'nin sokaklarında katledilen masum çocuklar Suriyelilerin olduğu kadar yüreğinde merhamet taşıyan her insanın sorunudur."

Başbakan Erdoğan, Ortadoğu'da çok önemli gelişmelerin ve değişmelerin kaydedildiği bir süreçte konferansta ele alınan konuların ve ortaya çıkacak kararların, küresel ekonomi kadar Ortadoğu'ya da ışık tutacağını söyledi. Bugün küresel dünyada kalkınma kavramının sınır aşan bir özellik arz ettiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tarih göstermiştir ki sınırlarına kapananlar, kendisini dünyaya kapatan bir kalkınma anlayışın ancak ve ancak sınırlı başarı üretir. İçinde bulunduğumuz süreçte kalkınma paradigması farklı bir anlam ifade etmektedir. Kalkınma paradigmasının gelişmesi zorunluluk halini almıştır. Kalkınmayı sadece ve sadece ekonomik büyümeyi olarak algılamaya devam edemeyiz. Kalkınma refah artışını birlikte getirmeli, huzuru istikrarı barışı getirmeli, insani ve insanın memnuniyetini hedef almalı ve adil olmalı ve insanlık vicdanını ve vicdanlardaki adalet duygusunu yıpratmamalı, katılımcılığı esas almalıdır. Belli bölgeler bazı ülkeler hızla zenginleşirken bu uğurda diğer ülke bölgelerin kaynakları tüketilmiş bu kaynakların sahibi olan insanlar, insanlık dışı muameleye maruz bırakılmıştır."

"AHLAKİ DEĞERLER DE KÜRESELLEŞMELİ"


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, süper marketlerde alışveriş sepetleri taşarcasına dolduran insanlara karşı günlük 1 doların altında harcamayla yaşayan milyonlarca insan bulunduğunu kaydederek, şöyle konuştu:

"Çocukların çalıştırıldığı, kadınların yarı ücretle sigortasız çalıştırıldığı fabrikalarda üretilen nice ürün onu üretenlerin yıllık kazancından daha fazla pazarda alıcı bulabiliyor. Çok daha korkuncu silah üreten birkaç ülkenin kalkınması silah ticareti yapan birkaç işadamının sınırsız zenginleşmesi pahasına her yıl farklı coğrafyalarda masum çocuk kadınlar ve insanlar yok yere hayatlarını kaybediyor. Dünyanın küresel ülkeye dönüştüğü kitle iletişimin yaygınlaştığı sermayenin sınır tanımadığı bir çağda yaşıyoruz. Ancak böyle bir çağda, sermayenin küreselleştiği bir çağda imkanlar da ahlaki değerler de küreselleşmeli. Yüzyıl önce dünyanın bir ucunda ölen çocuktan haberimiz olmuyordu. Ama şimdi dünyanın neresinde olursa olsun küreselleşme sayesinde dünyanın her yerindeki gelişmeden anında haberdar oluyoruz."

Bu nedenle küreselleşmenin insanlara vicdani sorumluluk, başkalarının sorunlarını görme duyma ve bunları çözme sorumluluğu yüklediğini kaydeden Erdoğan, "Dünya küreselleşirken vicdanların buna kapanması asla ve asla anlaşılabilir bir durum değildir. TV'de açlıktan yoksulluktan terörden çatışmadan ölen çocukları görenler gözlerini kapatarak sorumluluktan kurtulamazlar. Özgürlüğü, hele insan haklarını refah ve kalkınmayı kendisi için hak görmek ama başkası için bunu güç görmek yaklaşan bir felaketin ön sinyallerinden başka bir şey olamaz" dedi.

Başbakan Recep Tayyip  Erdoğan, "Fok balıklarını, nesli tükenmekte olan balinaları, yağmur ormanlarını kendisine dert edinen küresel vicdanın Kabil'de, Gazze'de Mogadişu'da, Bağdat'ta, Hama ve Humus'ta ölen çocukları da görmesi duyması ve bu acıyı hissetmesinin kaçınılmaz bir sorumluluk haline gelmiştir. Bugünün dünyasında şunu artık çok net olarak görmek durumundayız. Filistin'deki sorun sadece Filistin'in, sadece Ortadoğu'nun değil, dünyanın sorunudur. Afganistan'daki sorun sadece Afganistan'dakilerin değil, dünyanın sorunudur. Somali'deki açlık sadece Somali'nin sadece Afrika'nın değil tüm insanlığın sorunudur. Ayrıca bugün Suriye'nin sokaklarında katledilen masum çocuklar Suriyelilerin olduğu kadar yüreğinde merhamet taşıyan her insanın sorunudur" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan konuşmasının devamında küresel finans krizin başkalarının sorunlarına kulak tıkayan acılarına göz yuman bir anlayış olduğunu, doğru dersler çıkarılmadığı takdirde yarın çocukların çok daha büyük acı, krizlerle karşılaşabileceğini söyledi.

Türkiye'nin ekonomik ve sosyal alanlarda gerçekleştirdiği başarılarla birlikte bölgesel aktör olarak ortaya çıktığını söyleyen Erdoğan, kalkınma konusunda da uluslararası alanda üzerine düşen görevi yerine getirmeye devam edeceğini vurguladı. Balkanlar ve Kafkas ülkeleri, Ortadoğu ve Avrupa ile çok iyi ilişkiler geliştiren Türkiye'nin çok iyi bir kalkınma modeli olduğunun altını çizen Erdoğan, bu modelin tüm ülkeler tarafından paylaşılması için yoğun işbirliğini sürdürdüklerini dile getirdi. Erdoğan, ayrıca konuşmasında az gelişmiş ülkelere model olarak Türkiye'yi anlattı.

KÜRESEL KRİZDEN SONRAKİ İLK TOPLANTI

"Kalkınma odaklı küreselleşme" konulu ve yoksul ülkelerin kalkınma sorunlarının konuşulduğu Katar'daki konferans, Ortadoğu'da Arap Baharı'nın etkisinin sürdüğü ve ekonomik kırılganlığın birçok ülkenin ekonomisini tehdit ettiği bir dönemde gerçekleştiriliyor. 2007 yılında ortaya çıkan küresel krizin ardından bu türde gerçekleştirilen ilk toplantı olma özelliği taşıyan konferansta küresel krizin ardından sürdürülebilir kalkınmanın karşılaştığı zorlukları aşmanın yolları aranıyor. UNCTAD toplantılarında ayrıca kalkınmakta olan ülkelerde istikrarlı ve kapsayıcı bir büyüme sağlanmasını teşvik edecek ekonomik koşulların nasıl oluşturulacağı da ele alınıyor.

AZ KALKINMIŞ ÜLKELERİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ARANIYOR

Ele alınacak konular arasında kalkınmakta olan ülkelerden küresel pazarlara ürün akışı, az kalkınmış ülkelere ticaretlerini geliştirmeleri konusunda yardım edilmesi, fakirlikle mücadele ve ülkeler arasındaki teknolojik gelişme alanındaki uçurumun kapatılması gibi konular da bulunuyor. Doha'daki toplantıların, stratejistlere 2007'den bu yana dünyayı sarsan küresel ekonomik krizin çözülmesine yönelik düşünceleri ve planları inceleme fırsatı sunması bekleniyor. 21 - 26 Nisan tarihleri arasında düzenlenen toplantıya 194 ülkeden heyetler ve yaklaşık 8 bin kişi katılıyor.