CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel'in konuya ilişkin açıklaması şöyle: "İzmir’i iki büyük tehlike bekliyor. Bunların ilki deprem tehlikesidir. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz Pazartesi günü İzmir’de 5.1 ve 4.2 şiddetlerinde iki deprem yaşandı. Bu depremlerin ardından uzmanlar İzmir’de 7.2 şiddetinde bir deprem yaşanabileceği konusunda bir kez daha ciddi uyarılarda bulundular. İzmir’de olası bir depremde binaların %60’ının yıkılacağı tahmin ediliyor.

Nitekim Van depreminin ardından, Çevre ve Şehircilik Bakanı açıklamalar yaptı. İzmir’in deprem açısından en riskli bölgeler arsında olduğunu belirterek, “İzmir’i listenin başına yazdık. Kentsel Dönüşüme buradan başlayacağız” dedi. Başbakan da 61. Hükümet programında, “İzmir’de, şehir yenileme projesi ile ekonomik ömrünü doldurmuş, depreme dayanıksız, altyapı ve fiziki koşulları uygun olmayan yapılardan şehri arındırarak, yeni, modern, sağlıklı bir kentleşmeyi başlatıyoruz” taahhüdünde bulunmuştu.

Oysa İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda çok önceden hazırlığını yapmış ve İzmir için hayati önem taşıyan 9 bölgede Kentsel Dönüşüm Projesi gerçekleştirmek üzere projelerini Bakanlar Kurulu’nun KENTSEL DÖNÜŞÜM ve GELİŞİM PROJE ALANI İLAN ETME KARARI için Ankara’ya göndermiştir.

Ancak, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanlarına 1 günde onay veren Hükümet, İzmir’in Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanlarını 10 aydır bekletmekte, onay vermemektedir.  Şu anda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 4 adet projesi (Karabağlar-Cennetçeşme, Menemen, Torbalı ve Bayındır) 10 aydır; Gaziemir Aktepe ve Emrez Mahalleleri Kentsel Dönüşüm Projesi 3 aydır ve Karşıyaka Örnekköy Projesi ise 2 aydır Bakanlar Kurulu’nun onayını beklemektedir. Diğer 3 proje (Konak Ballıkuyu, Konak Ege ve Karabağlar Uzundere) ise İçişleri Bakanlığı’ndaki işlemlerden sonra Bakanlar Kurulu’na gönderilecektir.

Hükümet’in 2010’dan bu yana 15 adet Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanına onay verdiği görülmektedir. Bunların 1’i hariç tamamı AKP’li belediyelere aittir. 7’si ise Ankara Büyükşehir Belediyesine ait olup 6 Temmuz 2010’da Bakanlar Kurulu’na sunulduktan sonra ertesi gün, 7 Temmuz 2010’da onaylanmıştır.

Peki, İzmir’in ve İzmirlilerin suçu nedir? İzmir neden cezalandırılmaktadır? Oldukça dar yollara sahip olan, yangın çıksa itfaiyenin giremeyeceği, deprem olsa kurtarma çalışmalarının bile yapılamayacağı alanlarda uygulanacak olan, hayati önemdeki Kentsel Dönüşüm Projeleri neden engellenmektedir? Halkımızın, altyapısıyla, sosyal alanlarıyla, rekreasyon alanlarıyla her şeyiyle modern, insan onuruna yakışan koşullara kavuşmasına neden izin verilmemektedir? İzmirlilerin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı neden engellenmektedir?  “İzmir’i listenin başına yazdık. Kentsel Dönüşüme buradan başlayacağız” diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı’na ve Başbakan’a soruyoruz: “Ne zaman başlayacaksınız? Yoksa İzmirlilerin mezar taşları üzerine mi kentsel dönüşümü gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz?

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentsel dönüşüm konusunda iki büyük tecrübeye sahiptir. Bunların ilki “Kadifekale Heyelan Bölgesi Kentsel Dönüşüm Projesi”dir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Merkezi idarenin bu konuda herhangi bir adım atmaması üzerine bir proje hazırlamış ve bunu hayata geçirmiştir. Şu anda projedeki 1968 binanın 120’si hariç tamamı yıkılmış, insanlarımız sağlıklı konutlara ve sosyal alanlara kavuşturulmuştur. Kadifekale heyelan bölgesi olduğu için 400 dönümlük bu alanda ağaçlandırma projesi yapılmıştır, bu Cumartesi günü ağaçlandırma çalışmalarına başlanacaktır.  Diğer proje ise, Kemeraltı Tarihi Kent Merkezi Yenileme Projesi olup bunun da çalışmaları başarıyla sürdürülmektedir.

İzmir’i bekleyen diğer tehlike ise tüm Türkiye’yi de ilgilendiren kuraklık ve susuzluk tehlikesidir. Devlet Su İşleri ve Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, 2013’ten sonra ciddi bir kuraklık tehlikesi yaşanacağı konusunda uyarılarda bulunmakta ve Belediyeleri su kaynaklarının korunması ve verimli kullanılması konusunda göreve çağırmaktadır. Nitekim İzmir’deki barajlarda ancak bir yıl yetecek kadar su kaldığı belirtilmektedir.  

Bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2005’ten bu yana üzerinde çalıştığı ÇAMLI BARAJI PROJESİ vardır. Bu proje esasen Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Projesiyken, DSİ 2004 yılında “İzmir’in yeterince suyu var” diyerek bu projeyi yatırım programından çıkarmıştır.

Bu kararın hemen arkasından ise Çevre ve Orman Bakanlığı, hem bu barajın hem de İzmir’in su ihtiyacının %40’ını karşılayan mevcut Tahtalı Barajı’nın koruma havzasında yer alan Efemçukuru köyünde yabancı bir madencilik şirketine, altın madeni işletmesi için ÇED olumlu raporu vermiştir. Hem de bu bölge Su Havzaları Koruma Yönetmeliği hükümlerince korunmasına ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluk sahasında olmasına rağmen…

2006 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi, DSİ’nin vazgeçtiği Çamlı Barajı Projesini gerçekleştirmek için harekete geçtiğinde ise Çevre ve Orman Bakanlığı yine “Barajın aciliyeti yok” diyerek izin vermemiş ve Belediyenin ÇED müracaat dosyasını 2007’de geri göndermiştir. Yani AKP Hükümeti, İZMİR’E KİRLİLİK GETİRECEK BİR PROJENİN ÖNÜNÜ AÇARKEN, İZMİR’E HAYAT VERECEK BİR PROJEYİ ENGELLEMEK İSTEMİŞTİR.

Neyse ki, İdari Yargı, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın bu işlemini iptal etmiştir ve Çamlı Barajı Projesi yeniden başlamıştır. Şu anda Planlama çalışmaları sürdürülmektedir. Fakat bu arada İzmir İl Özel İdaresi’nin madencilik şirketine verdiği deneme izniyle, bölgede madencilik faaliyeti başlamıştır ve yarın AKP’nin Çamlı Barajı Projesine yeni bir engel çıkarıp çıkarmayacağı bilinmemektedir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan operasyonların bu bilgilerle birlikte yeniden değerlendirilmesinde fayda olacağı kanaatindeyiz. Görüldüğü gibi, İzmir’e adalet de yok, kalkınma da yok ve hatta yaşam da yok.

Öte yandan, AKP’nin İzmir’den milletvekili seçtirdiği iş bilir Bakanlarının ve Milletvekillerinin neden seslerinin çıkmadığını da merak ediyoruz. İzmir’in bu projelerinin neden engellendiğini, İzmirlilerin neden cezalandırıldığını anlatabiliyorlarsa çıkıp anlatsınlar, biz de anlayalım. 

Hükümete bir kez daha sesleniyorum: İzmir’i siyasi hırslarınıza kurban etmeyin. Gönüllerine girmek istiyorsanız İzmirlileri cezalandırmayın. Kentsel Dönüşüm Projelerini bir an önce onaylayın. Çamlı Barajı Projesini engellemeyin. İzmirlileri muhtemel bir susuzluğa mahkûm etmeyin…"
Editör: Haber Merkezi