Esin Gençel - CHP'nin örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin ile CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil, dört günlük örgüt programı için İzmir'e geldi. Keskin ve Tamaylıgil, belediye başkanlarından önce İzmir İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci'yi ziyaret etti. Keskin, 'Bütünşehir Yasası'na tepki göstererek, geçen hafta CHP'li il genel meclis üyelerinin Bütünşehir Yasası'nı protesto etmek için düzenledikleri basın toplantısının, İl Özel İdare binası içinde yapılmasına izin vermeyen İzmir Valisi Cahit Kıraç'a tepki gösterdi.
Keskin şunları söyledi: "İzmir'de CHP'nin ağırlığı vardır. İl genel meclis üyelerinin bu yasanın olumsuzlukları konusunda tepkilerini dışa vurmak için yapmak istedikleri basın toplantısının merkezi idarenin temsilcisi tarafından yasaklanması da demokrasimizin bir başka ayıbıdır. Vali siyasal iktidarın müfreze kolu görevini üstlenmiş bir kişi değildir, devletin valisidir. İktidarın beklentileri onun talimatlarına boyun eğerek CHP'nin il genel meclisi grubunun başkan ve üyelerinin yapmak istedikleri basın toplantısının sokağa indirgenmesi valinin ayıbıdır. İnşallah bundan sonra İzmir'de valilik görevini yapan beyefendi CHP'nin il genel meclis üyelerinin bu konuda vereceği demokratik mücadele konusunda set çekmeye değil tam tersine il genel meclisi üyelerimizin halkın beklentilerine yanıt verecek girişimlerine destek verirler."

Demokrasi ayıbı

İl Genel Meclisi üyelerinin, konu ile ilgili basın toplantısı yapmak istemesi ve Vali tarafından yasaklanmasını demokrasi ayıbı olarak adlandıran Keskin, "Vali devletin valisidir. İktidarın buyruklarına boyun eğerek, il genel meclisi başkanı ve üyelerinin sokağa bırakılması valinin ayıbıdır. Umarım İzmir'de bu görevi yapan beyefendi set çekmeye değil, il genel meclisi üyelerimizin halkın beklentilerine yanıt verecek girişimlerine destek verirler ve demokrasinin alın kirini engelleyici bir yaklaşım içine girer" dedi.

Varlıkları ne olacak?
Bütünşehir Yasası ile belde belediyelerin ve özel idarelerin kapatılması sonrası vatandaşa ucuz ve kaliteli hizmetin önünün kesileceğini söyleyen Keskin, "Demokrasi soyut bir mekanizma değildir. Sosyal kültürel ekonomik boyutları vardır. Halk demokrasi pınarının vazgeçilmez unsurudur. Demokrasi milletlerin yönettiği soyut bir mekanizma haline getirildi. İhtilalden sonra demokrasimiz kurumsallaştırılamadı. AKP bu olumsuzluklara yeni olumsuzluklar ekliyor" diye konuştu.
Yasa tasarısında büyük eksikliklerin olduğunu sözlerine ekleyen Keskin, "Yerel yönetimlerin yapısının değiştirilirken evrensel kuralların göz önüne alınması gerekir. 2 bin 500 belediyeden bin 591'inin ortadan kaldırılması düşündürücüdür. İl özel idarelerin yürüttüğü işlerin hangi kurumlarca yöneticiliği yasa taslağında belirtilemedi ve yetki direk merkezi hükümete verilmek isteniyor. İl özel idarelerin mal- mülk ve varlıklarının ne olacağı belirtilmedi yasa tasarısının en büyük eksikliğinden biri de budur. Tasarı yasallaşırsa, başbakanın talimatı ile oldu- bitti ile her şey merkezi hükümete bağlanacak. İzmir'de il özel idaresinin çok ciddi mal varlığı var. Bu mal varlığı belediyeye verilmesi yönündeki öneriler dikkate alınmamıştır. Demokrasiyi, arka sokaklardaki tezgahlarda satılan ucuz bir mal haline getirdi. Yargının bağımsızlığının linç edilmesi demokrasimizin en büyük ayıplarından birisiydi. Şimdi getirilen yeni düzenleme ile demokrasimizin bu ayıbı daha da arttı" şeklinde konuştu.

Halk dikkate alınmıyor

CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil ise 'ben yaptım oldu' mantığı ile hareket edilmemesi gerektiğinin altını çizerek, "Yasanın halkın katılımına ve tercihine açık olmadan, ilgili birimlerin düşünceleri dikkate alınmadan ortaya konan bir bakış açısı var. Bu davranışın Başbakanın devleti yönetme mantığının, belediyeyi yönetme mantığından ileri gitmediğini gösterir. Artık AKP iktidarı ile yerelde halkın katılımı dikkate alınmadan, çevre ve şehircilik bakanlığı büyük bir belediye haline döndü. Bu taslak 56 milyon nüfusu ilgilendirir ve büyük bir temsil gücünü elinde bulunduruyor. Ben yaptım oldu mantığı ile bu yapılmaz. Eksiklerini ve yanlışlarını söylemeye devam edeceğiz. Baskı ve kendine has yönetim tarzı kendini yerelde de gösteriyor. İzmir'in demokrasi ve bağımsızlık aşkı, hiçbir yönetim modeli ile engellenemez" dedi.