AKP Kemalpaşa ilçe teşkilatı dün, ülkenin tek sorunu buymuş gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hareket ettiği gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. AKP Kemalpaşa İlçe Başkanı Yaşar Kırkpınar, Kemalpaşa Belediye Başkanı Arif Uğurlu ve bir grup partilinin, Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği suç duyurusu dilekçesinde Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiği ifade edilerek, gerekli yasal işlemlerin başlatılması istendi. Konuyla ilgili açıklama yapan Yaşar Kırkpınar, 'Bir ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı'na hakaret etmek, sorumluluk sahibi bir kişinin yapacağı bir şey değildir. Hele ki bu kişi, ana muhalefet partisinin liderliğini üstelenen birisi ise, o zaman bulunduğu konuma dikkat ederek kendisinden açıklama yapması beklenir. Ancak üzülerek görüyoruz ki, CHP lideri bu hassasiyeti taşımamaktadır' diye konuştu.

'Neyin peşindesiniz, Allah aşkına?'

AKP Kemalpaşa ilçe teşkilatı ve Kemalpaşa Belediye Başkanı'nın yaptıkları suç duyurusuna ilişkin konuşan CHP Genel Sekreteri Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, 'Terör katliamlarıyla kan gölüne dönmüş bir ülkede, bu tür olaylarla bunlar neyin peşinde Allah aşkına. Bunun kamuoyu önünde bir propaganda aracı olarak kullanılmasıyla algı yaratılmaya çalışılıyor. Genel başkanımızın, Cumhurbaşkanına söylediği hakaret değildir ama AKP'li yöneticilere tavsiyem olacak. Terör olayında hayatlarını kaybeden yurttaşlarımızın, şehitlerimizin, çocuklarımızın, asker ve polisimizin, öğrencilerimizin yaşamlarını yitirmesinden sorumlu olan PKK ve onun yardım ve yataklık ettiği diğer örgütlerle, istihbarat faaliyetleri zaafiyeti yaşayan hükümete hesap sorulsun ve onlara suç duyurusunda bulunulsun. Çünkü ülkemizin geleceği adına, daha huzurlu ve refah bir gelecek adına daha doğru bir iş yapmış olurlar' diye konuştu.

'TBMM çatısı altında terörü çözmeliyiz'

Ulu önder Atatürk'ün 'Yurtta barış dünyada barış' sözünü kendimize şiar edinip, ülkemizde terörü sona erdirmek için TBMM çatısı altında bir araya gelip barış için yapılması gerekenleri görüşmeleri gerektiğini belirten Sındır, sözlerini şöyle dile getirdi: Kandil, İmralı, Oslo ya da Dolmabahçe görüşmelerine gerek olmadan, milli iradenin çatısı altında bütün partiler bir araya gelip, barış için çalışmalıyız. Biz Türkiye'de barışı çok güzel sağlarız. Yeter ki, hükümet irade koysun ve meclise bunu getirsin. AKP, terörle ilgili verdiğimiz araştırma önerisini bile kabul etmiyor. Bunun çözümüne yönelik öneri paketlerimizi ve programlarımızı topluma anlatıyoruz. Yapılması gereken, milli birlik ve beraberlik içinde Kuvay-i Milliye ruhuyla hareket edip, milli iradenin ruhuyla ülkemize barışı ve huzuru getirmektir. Bu sorunu hep birlikte çözmeliyiz. TBMM çatısı altındaki bütün siyasi partiler, bu sorunu çözmek için irade ortaya koyarak, inanç, etnik ya da dini temel yerine ulusal birlik, beraberlik ve bütünlük temelinde sorunu çözüme kavuşturmalıyız. Kandil'e ya da İmralı'ya danışılmadan, milletin iradesini esas alarak çözümü gerçekleştirmeliyiz.

1400 kişiye hakaret davası açıldı

Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül döneminde cumhurbaşkanlarının şikâyetçi oldukları insan sayısının bir elin parmağı kadar olduğunu savunan CHP İzmir Milletvekili Musa Çam ise konu ile ilgili olarak, 'O dönemlerde, hiç tutuklanan da olmamıştı. Ancak 1,5-2 yıllık Recep Tayyip Erdoğan döneminde, yaklaşık 1400 kişiye hakaret davası açıldı. Bu vatandaşlardan 8'i de şu anda tutuklu. Cumhurbaşkanı ağzına gelen her şeyi söyleyip, hakaret etmekte serbest ama vatandaşın cumhurbaşkanını eleştirmesi ve yorum yapması yasak olacak. Hatta suç teşkil edecek. Bu cumhura yapılan en büyük haksızlık ve adaletsizliktir. Cumhur, oy verdiği herkesi eleştirebilir ve yaptıkları hakkında yorumlar yapabilir. İfade özgürlüğünün, düşünce özgürlüğünün ve eleştiri hakkının kullanımları bir suç unsuru olarak görülemez' dedi.