Mart ayı sonunda yapılacak yerel seçimlere 3 hafta kaldı.

Seçmenin, seçim psikolojisine girdiği, vereceği oyun rengini kesin olarak belirleyeceği son üç hafta.

Son düzlüğe girildi.

İşte İzmir’de yaklaşık bir aydır sahadan izlenimlerim…

Yerel İktidar CHP’nin belediyeciliğinden en koyu kırmızı CHP’lilerin bile memnun olmadıkları tartışmasız. Aynı zamanda bu kesimin oy tercihlerini  “hizmetin” belirlemediği de bilinmedik bir şey değil.

Bir önceki başkan Tunç Soyer, yanlış bir tercihti. İzmir kaybetti maalesef.

Yanlışı, yanlışla düzeltmeye kalkan CHP Genel Merkezi’nin, aday seçimleri bence büyük bir hayal kırıklığı yarattı.

Açıklanan adaylar İzmir’de ne bir heyecan yaratabildi ne de şehre hizmet edecekleri konusunda ikna edici olabildiler.

Maalesef yine “doğru”, “dürüst”, “yıldız parlayacak”, “Konak mutlu olacak” gibi klişe sözler ve vasat sloganlarla sahadalar. Başkan adaylarının ekipleri bile yok neredeyse.

Teşkilatlarının seçimlerde çalışmayacağı da belli. Hani part-time seçim çalışması yapıyorlar desem yanlış olmaz. Bunun için başkan adaylarının günlük programlarına bakmanız yeterli.

Anlaşılıyor ki genel politikadan seçimi kazanma niyetindeler.

AK Parti’de ise tam tersine bir durum var. Seçimi kazanma hedefinin yerel siyaset üzerine kurulduğu anlaşılıyor.

Bununla birlikte Hamza Dağ, teşkilatının tamamına hakim ve teşkilatının büyük bir şevkle çalıştığı bir aday profili çiziyor. Aynı şekilde metropollerde oy yığınlarına ulaşabilme ve etkilemenin en büyük gücü sosyal medyayı da çok etkili kullanıyor.

Buna karşı en büyük rakibi İzmir’de oluşturulan cam duvarlar,fısıltı gazeteleri.

Sayısız seçim kazanan, Anayasa değiştiren, 22 yıldır iktidar olan ve neredeyse 20 yıldır İzmir’de siyaset yapan partinin adayına hala “Yaşam tarzımıza müdahale olacak mı? ” sorusunun sorulması seçimi kazanmanın aslında ne kadar zor olduğunu da göstermiyor değil?

Gelelim İzmir’de seçimin matematiğine.

İstatiksel olarak tek başına seçime giren CHP’nin oy oranı %41 ila %48 arasında değişiklik gösteriyor.  

AK Partinin ve Cumhur İttifakının oy oranı yıllara göre %30 ila %38 arasında.

CHP’nin taban oyu alacağı hatta taban oyunun altına düşeceği hem gelen anketlerden hem de sahadan açıkça belli oluyor. Buna karşılık tavan oyuna yaklaşacağı anlaşılan Cumhur İttifakının ise seçimi kazanması için ne yapıp edip koyu kırmızıları ve metropollerdeki oy yığınlarını ikna etmesi, %40’ı mutlaka geçmesi gerekiyor.

Büyükşehirdeki bu matematiğin ilçeleri de doğrudan etkileyeceğini söylemek hiç zor olmayacaktır.

Pazar günü seçim olsa Cumhur İttifakının en az 12 ilçeyi rahatlıkla kazanabileceğini, 5-6 ilçede ise kafa kafaya seçimin sonuçlanacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Mesela Torbalı, Çeşme,Kemalpaşa,Menderes, Karaburun ve hatta Foça’yı Cumhur İttifakı kazanırsa kimsenin şaşırmaması gerekir.

Peki seçimin kaderini belirleyeceğini düşündüğüm metropollerde sahada durum nedir?

MHP’nin tecrübeli teşkilatı ve başkanı Bahadır Altınkeser’in fedakar çalışması ve her kesimden oy alabilme farkıyla Buca’yı Cumhur İttifakının kazanma ihtimalini yüksek görüyorum.

Aynı şekilde Karabağlar’da adaylığı açıklandığında ilçe teşkilat binasını navigasyonla bulabildiğini düşündüğüm CHP adayına karşılık yıllardır bu ilçeye sokak sokak, mahalle mahalle kimseyi ayırt etmeden hizmet etmiş Cumhur İttifakı adayının kazanamama ihtimalini olduğunu söylemek mümkün mü?

En ilginç metropol seçimi ise Konak’ta olacak. Bundan sonraki dönemde bir kadının yöneteceği Konak’ta seçimi kazanır ya da kazanmaz bilemiyorum ama Ceyda Bölünmez Çankırı’nın  durmadan yorulmadan yaptığı saha çalışmaları ve seçim propagandası takdire şayan.    

Ancak seçimin sonucu ne olursa olsun Cumhur İttifakının alacağı oy oranı ile artık İzmir’de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim.

Yaşayalım, görelim.

Hayal ettiklerimizi yaşayalım.