Bu yılın başlarında California'dan sonra New York eyaletinin, ABD'de plastik torbaları tümüyle yasaklayan ikinci eyalet olması beni şaşırtmadı.
Plastiğin çevreye aşırı derecede zararlı olduğunu artık hepimizin farkına varmasından öteye, New Yorklular zaten alışverişlerini on yıllardır kâğıt torba ile yapmaktalar. New York kentinde, yağmurlu bir günde meyve satın alışımı, tutacak yeri bile olmayan bir kâğıt torbayı elime tutturuşlarını ve torbayı sağanak yağmurda, kucağımda, beceriksizce evime taşırken söylenişimi hatta lanet okuyuşumu hatırlıyorum.
Uzun yıllar plastik torba taşımış biri olarak, biraz devletin şimdi yaygınlaşan ve kabullenilen süpermarketlerde her plastik torba için 25 kuruş alınması kararının etki ve teşvikiyle, biraz da alışverişimi her biri en az 200 kullanım görmüş büyük ve dayanıklı jüt torbalarda taşımayı daha kolay bulduğum için alışveriş yöntemimi ben de değiştirmeye karar verdim.
Plastik kullanımını en aza indirme çabası gibi onurlu bir hedefi olan milyonlarca insanın kulübüne katıldım. Fakat 'yeşil' sıfatlı olup da büyük miktarlarda lityum gerektiren elektrikli otomobillerde olduğu gibi, her şey göründüğü gibi değildir...

1959 yılında, Sten Gustaf Thalin adlı İsveçli bir adam plastik taşıma torbası için bir patent almıştı. Sten'i plastik torba konusunda heyecanlandıran nokta, geleneksel kâğıt ve bez torbalara göre çok daha az kaynak israfına sebep olmasıydı.
Geri dönüşümden kâğıt üretimi daha zor olduğu için, ülkesi İsveç'te kâğıt torbalar için milyonlarca ağacın kesilmesi gerekiyordu. Dünyanın başka yerlerinde ise insanlar pamuklu bez torba kullanmaktaydılar. Pamuk ile ilgili en önemli sorun ise üretim ve hasadı için çok büyük miktarlarda su ve gübre kullanılmasıydı. Aslında Sten Thalin çevre bilinci yüksek olan bir insandı ve plastik torbayı yaratarak çevreyi korumaya çalışıyordu.
Bir kez kullanılan ve geri dönüşüme gönderilen bir plastik torbanın çevresel etkisine eşit etki için kâğıt bir torbanın en az 3 kez kullanılması gerekiyor. Aynı çevresel etki düzeyi karşılığı olarak bir bez torbanın en az 131 kez kullanılması gerekiyor.
Gördüğünüz gibi anahtar geri dönüşümde. Plastik torbaların geri dönüşümü mümkün ve geri dönüşüm sayesinde onların kâğıt ve pamuktan ya da diğer doğal elyaf malzemelerden çok daha çevre dostu oldukları ortaya çıkıyor. Plastik torba çok az bir enerji ile petrokimyasallardan çok az miktarda kullanarak üretiliyor. Eğer kullanılan plastik torbaların çoğunluğunu geri dönüşüme sokabilseydik, hem üretim karbon ayak izimiz daha az olacaktı hem de okyanuslarda büyümekte olan yüzen plastik adaları ile karşılaşmayacaktık.
Plastik torbaların geri dönüşümü ile ilgili iki kritik nokta var. Birincisi, insanların temelde tembel olmaları nedeniyle yeniden kullanma ve geri dönüşüme gönderme için çaba göstermemeleri. İkincisi de dokularının ince olması sonucu uçup gitmeleri ya da geri dönüşüm konteynerlerinin yan duvarlarına yapışıp kalmaları nedeniyle geri dönüşüme girişin zorlaşması.

Sten'in çocukları babalarının cebinde her zaman katlanmış bir plastik torba taşıdığını ve bunu defalarca kullandığını hatırlıyorlar.
Ve işte anahtar olan da bu... Eğer torba plastik ise hızla dönüşüme sokulmalı ya da defalarca kullanılmalı. Ancak eğer karbon ayak izimizi en aza indirmek istiyorsak, Sten Thalin'den çok daha ünlü İsveçli genç çevreci Greta Thunberg'in sürekli olarak bizden yapmamızı istediği gibi davranmalıyız.
Bir plastik torbanın içine ne koyduğumuzu da iyice düşünmeliyiz... Süpermarketten satın aldığımız 500 gram kıymanın küresel ısınmaya olumsuz etkisi, içinde taşındığı plastik torbanın olumsuz etkisinden 25 kez daha fazla!
Sten ve Greta çevrenin korunması için çaba gösterdiler... Ben ne yaptım? Siz ne yaptınız?