Geriye doğru, bir iki gün öncesine ufacık bir gezinti yapalım. 24 Nisan günü Trabzonspor-Fenerbahçe maçı oynanıyor, Fenerbahçe 4-0 galip durumdayken 89'ncu dakikada Trabzonlu bir seyirci 4 M.lik tribün yüksekliğinden sahaya atlayarak maçın hakemlerinden Volkan Bayarslan'ı dövmeye başladı. Doğallıkla, saha karıştı bu arada tribünlerden başka atlamaların olduğu izlendi. Neyse; ben, fazlasını anlatmayayım. Nasıl olsa tüm ülkemiz insanları olanları bileceklerdir.
Biz; Kasım ayındaki yazımızda Trabzonspor-Gaziantepspor maçından sonra hakemlerin stattaki odalarında 3 saatten fazla bir süreyle rehin tutulduklarından söz edip benzer olayların Trabzonspor'a yarar getirmeyip tersine zararlara yol açabileceğini belirtmiştik. Genel değerlendirmemiz ise bu tür olayların hayra yorulamayacağı yönünde olmuştu.
Biz bunları yazdıktan hemence 3 ay falan geçmiş olmalı ki bu senenin Şubat ayındaki Galatasaray maçında saha içi bir olaya karışan Trabzonsporlu oyuncu Salih Dursun hakemin bir anlık şaşkınlığından yararlanıp eline geçirdiği kırmızı kartı hakeme gösterdi. Tarihe (!) geçti, İsmi Trabzon'da bir sokağa tören yapılarak verildi.
Geçen yıl Nisan ayında da hatırlayacaksınız Rize'den dönen Fenerbahçe otobüsüne Trabzon il sınırları içinde silahlı saldırıda bulunulmuştu. İlginçtir; henüz, bu olayla ilgili olumlu bir sonuca ulaşılamadı.
Şimdi; bu anlattıklarımın, geçmişte yaşananların küçük bir bölümünü oluşturduğunu unutmaksızın bazı noktalara değinmek istiyorum.
1- Gerçek ve örnek Trabzonsporlu (ve de onurlu) Onur Kıvrak eldivenlerini ve formasını saha kenarına bıraktı, davranışının Teknik Direktör Hami Mandıralı'ya karşı olmadığını açıklayarak tavrını koydu,
2- Kendi oyuncusu böyle yaparsa kulüp, gelecek günlerde bünyesinde çalışacak yerli ya da yabancı futbolcu bulabilecek midir?
3- Trabzonspor'un sahası belki 3, belki 5 maç, belki de daha fazla süreyle kapatılabilecektir. Bunun zararı yalnız kulübe mi kalacaktır, yani; demek isterim ki zarar yalnızca parasal yönden mi olacaktır?
Hiç sanmıyorum. Nedenine gelince, bakınız ülke futbolunda uzun zamandır ciddi bir seyirci yetersizliğinden, statlardaki boş tribünlerden yakınılmaktadır.
Bence; bu yakınmanın temelinde cezalar nedeniyle maçların giderek seyircisiz oynanmasının bir alışkanlık haline gelmesi de söz konusudur. Oysa; hepimiz biliyoruz seyircisiz maçları TV'de izlerken bile yeterli hazzı alamıyoruz. Demem o ki her seyircisiz maç gerçek futbolseverleri tribünlerden soğutmaktadır. Dolayısıyla zarar yalnızca parasal olmamaktadır.
***
Şimdi izninizle ben başka bir noktaya değinmek istiyorum. Biliyorsunuz; Ensar Vakfı ve KAİMDER'e ait öğrenci evlerinde ülkemizde büyük infiale yol açan olayların sanığı olarak belirlenen öğretmen Muharrem B.; tek celsede 508 yıl hapse mahkum edildi. Böylesine karmaşık bir olayın tek celsede, tek sanıkla ve 508 yıl ceza verilerek sonlandırılması ülkenin bilinçli kesimlerince şaşkınlık ve tereddütlerle karşılandı. Böylesine hızlı ve kesin sonuçlu bir karara belki ABD adalet sisteminde bile rastlanmamış olabilirdi. Biz yaptık mı demek ki yapabiliyormuşuz (!)
Hadi bakalım yüce Adalet (!) Trabzon'da da bir olay oldu. Adamın biri şöylesine böylesine tribünlerden atladı cümle alemin ortasında kamu görevlisi-Evet Kamu Görevlisi- hakemi pata küte dövüverdi. Yalnız hakemi değil polise de fiili karşılık verdi. Olaysa olay TV'lerde açıkça belli, şahitse tüm seyirci ve görevliler şahit. Hadi bakalım yüce Adalet, göster kendini. Öyle bir ceza ver ki yalnız o seyirci değil cümle alem gereken dersi alsın. Hadi bekliyoruz.
Esenlikle kalınız...
EK NOT: Bizim bu yazıyı hazırlamamızdan sonra Trabzon'da mahkemenin ilk kararı açıklandı. Olayın faili 17 yaşındaki saldırgan O.M., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bilmem ki ne diyebiliriz?
TÜRKÇE İÇİN ÖZEL EK:
Traş değil TIRAŞ (TDK Türkçe sözlük Sh.2351)
