Hiç yalnız kalır mı? İnsanlık tarihine baktığımızda yaşadığımız "Corona Virüs" salgınına benzer dönemlerin olduğunu söyleyip yazmama gerek var mı? Günümüzün ana sorunu "Corona Virüsü" ortaya çıkmazdan çok önceleri de insanlık tarihinde toplumu tehdit eden çeşitli hastalıklar, olaylar yaşanmıştır. Geçmişin en önemli salgınlarının genellikle "Veba" hastalığını bağlı olduğunu bilmekteyiz. Bunun yanında geçmişte en çok korkuların hastalıkların başında gelen "Cüzzam", dinsel metinlere bile girerek tarihteki yerini almaktadır. Hz. İsa'nın "Mesih" olan diğer adının cüzzamlı hastaların yaralarını mesh ederek (Yaraların üzerinde el gezdirmek, okşamak) iyileştirdiğinden kaynaklandığını ufak bir bilgi kırıntısı olarak nakledeyim sizlere. Toplum olarak şu virüs belası gündeme geldiğinden bu yana bir ölçüde karantinadayız. Hele belirli yaş gruplarının ev dışı yaşantılarının bütünüyle kısıtlanması bende bazı değişik duygular uyandırdı. Kim bilir, bu evde kapalı kalma olayı yakın gelecekte bazı sosyal patlamalara ve edebi örneklerin ortaya çıkmasına neden olabilir mi?

Bakınız; geçmişte de bu yalnız kalma olayları üzerine neler yazılmış şöyle bir ufakça gözden geçirelim. Bence bu düşüncemin ilk örneği; Giovanni Boccaccio'nun "Decameron" adlı büyük romanı olmalıdır. 1350'li yıllarda yazıldığı tahmin edilen roman, İtalya'da modern edebiyatın ve İtalyan dilinin ilk örneklerinden birisi olma özelliğini taşıması açısından önemlidir. 1971 yılında İtalyan Yönetmen Pasolini tarafından filme de aktarılan roman; Veba salgını nedeniyle Floransa'daki evlerinden ayrılıp yakındaki bir şatoya taşınan kadınlı erkekli on kişinin birbirlerine anlattıkları hikayelerden oluşmaktadır. Kitabın bazı bölümlerinin erotik satırlar taşıdığını söyleyerek ilginç başka bir romandan söz edeyim sizlere, isterseniz. Dünyamızın öbür ucundan Kolambiya'lı Gabriel Garcia Marquez'in "Kolera Günlerinde Aşk/El Amor En Los Tiempos Del Colera" adlı romanı da sağlık krizlerinin yaşandığı bir dönemi yarı şakacı, yarı dramatik  bir yöntemle bizlere yansıtmaktadır. Bu romanın da, 2008 tarihli bir filmi bulunmaktadır. Bizim edebiyat dünyamızda böylesine sağlık krizlerinin yaşandığı dönemleri anlatan debi eserler bulunduğunu pek anımsamıyorum. Bu; belki de benim kusurumdur. Ama; örnekleme gerekirse bir benzerini söz konusu edebiliriz. 1910 yılında "Halley Kuyrukluyıldızı" İstanbul'da semaları uzun süre meşgul eder. Değerli yazarımız "Hüseyin Rahmi Gürpınar"; o günlerdeki yaşantıyı "Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç" adı altında romanlaştırmıştır. Gerçi orada evlerde hapsolma yaşanmamıştır ama toplumsal bir heyecan yaşanmıştır. Bence bu tür edebi eserlerin arasına "Halide Edip Adıvar"ın "Türkün Ateşle İmtihanı" adlı romanını da eklemek doğru olacaktır. Evet; bu kitap belki de bir sağlık krizi döneminden kesit değildir. Olsun, Kurtuluş Savaşı'mızın başlamasına belki günler vardır ama o günlerin sıkıntılarının çok güzel yansıtıldığını görmekteyiz bu kitapta. Okumanızı öneririm, hem de kapsamlı bir harita eşliğinde!

Belki de yakın gelecekte değerli yazarlarımız, dileriz bu "Covit-19"lu  günlerimizi çok güzel canlandırıp edebi eser olarak gelecek kuşaklara hediye edebileceklerdir.
Esenlikle kalınız…