Yaklaşık 17 yıl önce, öncelikle dostum sonrasında editörüm Jülide Yurteri Haber Ekspres Gazetesinde köşe yazıları yazmamı teklif ettiğinde açıkçası tereddütlü yaklaşmıştım.

O güne kadar hiç yazım yeteneğinim olabileceğini düşünmemiştim. Zira ömrüm sayısalcı olmakla geçmişti. Sayısal puanla Tıp Fakültesi kazanmıştım. Ama nedense sözel becerinin elzem olduğu psikiyatri alanında uzmanlık seçmiştim. Jülide beni ikna etmek için ‘Senin hem çok farklı alanlarda bilgin var, hem de çok insanın ilgisini çekebilecek hikayelerin var. Anlatımın da çok düzenli ve anlaşılır. Ben senin yazılarının ilgi göreceğine inanıyorum’ deyince cesaretim artmıştı. Hele bir de ailemin büyükleri yılların gazeteci ve yazarları Uluç Gürkan ve Ahmet İnam’a olan hayranlıklarım ve onları rol model benimsemem, bir gazetede köşe yazarlığı teklifini çok daha cazip hale getirmişti benim için. Bir de 17 yıl öncesinin gazetelerinin günlük hayatımızdaki etkinliğini düşünün.

            Yerel gazete okumak demek şehrinizle ilgilenmek demektir bana göre. Bugün İzmir’i ve şehrimin takımı olan Altay’ı bu kadar çok seviyorsam, okuma yazmayı öğrenir öğrenmez elimden düşmeyen o yılların tek yerel gazetesi olan Yeni Asır Gazetesi'nin payı çok büyüktür. Diğer gazetelerde üç beş satır bile zor yer bulabiliyorken yerel gazetelerin son sayfaları tamamen İzmir Kulüplerine aittir. Etrafınıza bir bakın. Yerel gazetecilik yapmış kim varsa ağabey gibidir, kardeş gibidir. Çünkü yerel gazetede görev yapan insan senin evinden, apartmanından, mahallenden çıkıp aynı kaygı ve dertlerle işinin yolunu tutmakta ve bu şehri senin gibi yürekten sevmektedir.

            Haber Ekspres 1990 yılında raflarda yerini bulduğunda İzmir’in en çok okunan ikinci yerel gazetesi olmuştu. Artık benim de evde önceleri ikinci sonraları birinci olarak okuduğum gazete oldu. Bakkaldaki az sayıdaki gazeteden birini kapmak ayrıcalıktı. Daha eve varmadan yolda, şimdi gençlerin cep telefonlarına bakar gibi, Haber Ekspres’in son sayfasını okurdum. Tabi o yıllarda manşet hep Altay’dı…

            İkinci sayfada yazan Aydın Bilgin’i keşfetmem uzun sürmemişti. Artık bir gazeteyi sadece Altay için değil Aydın Bilgin’in o hafta ne anlatıp ne öğreteceğini görmek için de alıyordum. Bir Malta yazısında başkent La Valetta’nın Türklere karşı zafer kazanmış komutanın ismi olduğunu, bu savaşta Türklerin esir aldığı Hristiyanları deniz üzerinde çarmıha gerdiklerini, buna karşı Maltalıların esir Türklerin kellerini toplarla gemilere fırlatarak belki de gelmiş geçmiş en vahşet içeren bir savaş yaşadıklarını hep Aydın Bilgin ve Haber Ekspresten öğrenmiştim. Ve hatta bugün bile Maltalı birinin tıraş olurken yüzünü kesse ‘Tanrı Türkleri kahretsin’ diye bela okuduklarını. Bu öğrendiklerimi yıllarca konusu geldiğinde eşe dosta sattım. Tıp ki şimdi olduğu gibi.

            Aydın Bilgin’in Haber Ekspres'inde köşe yazarı olmak bir onurdu benim için. Yıllarca çok okunduğuma dair geri bildirimler hep mutlu etti beni. Yıllarca her hafta Pazar günü gazeteye yazımı gönderdim. Ne zaman ki ekonomik zorluklar sebebiyle Pazar günleri gazetede baskı yapılmama kararı alındı, yazılarımı göndermek çok zor hale geldi ve yuvamdan kopmuş oldum. Arada Egeye Bakış, Yurt Gazetesi, Pencere TV ve şimdilerde İzmir’e Dair haber siteleri köşelerinde yazılarıma yer verme ayrıcalığını tanıdılar bana. Birçok Pazar günü yazılarımla sizlere merhaba diyebildim.

            Ve şimdi yuva olarak gördüğüm Haber Ekspres’te yeni bir başlangıç yapıyorum. Aydın Bilgin’i örnek alarak, her okuduğunuz yazıda yeni bir şeyler öğrenebileceğiniz yazılarımla sizlerin beğeni ve takdirine talip oluyorum. Ve yine bakkaldan marketten içinde kendi yazımın da olduğu bir gazeteyi satın alabileceğim duygusunun heyecanını yaşıyorum. Umarım her şey birlikte gönlümüzce olur.