Seçimler bitti kendimizi koalisyon tartışmalarının ortasında bulduk. Seçim öncesi meydanlarda AKP'ye karşı tek ses olan, eleştiriler konusunda tam bir birliktelik oluşturan muhalefet partileri CHP, MHP ve HDP'nin aynı birlikteliği seçim sonrasında gösteremediği görünüyor.

Ortak bir noktada buluşamayan muhalefet partileri kısır bir döngünün parçası olmuş durumda. Uzlaşmadan uzaklar. Hepsinin elinde bir kalem, ha bire kırmızı çizgiler çizmekle meşguller, oysa sandıktan çıkan sonuç gayet açık. Seçmen, AKP'nin hükümet dışı kaldığı CHP, MHP ve HDP'nin oluşturduğu geniş bir koalisyon kurulmasını istiyor. Bu gerçeği ise özellikle MHP görmezden geliyor. Daha ilk günden HDP'nin içinde olduğu ya da dışarıdan destek verdiği hiçbir oluşum içerisinde yer almayacağını açıklayan MHP'nin bu tutumu AKP'siz tek koalisyon seçeneğini de ortadan kaldırmış durumda. MHP'nin kırmızı çizgileri arasında çözüm sürecinin sonlandırılması, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anayasal sınırlarına çekilmesi, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu dosyasının yeniden açılması gibi maddeler de bulunuyor.

Seçmenin sandıkta verdiği mesajı doğru algılayan CHP'de ise AKP'nin meclis dışında bırakılarak hesap sorulması gerektiği düşünülüyor. Konu ile ilgili açıklama yapan ve 'Alayına karşıyız' söylemi üzerinden üstü kapalı da olsa MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye mesaj veren CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, 'Millet yüzde 60 oy alan partilere bir mesaj, bir sorumluluk, görev verdi. Biz CHP olarak bu mesajı aldık. Ancak muhalefetteki diğer siyasi partilerin de bunu alıp değerlendirmesi gerekir. 'Alayına karşıyız' tavrıyla Türkiye bir yere varamaz' değerlendirmesinde bulundu.
Öncelikli olarak muhalefet partilerinin oluşturduğu bir koalisyon seçeneğini hayata geçirmek isteyen ve planlarını bu doğrultuda yapan CHP, MHP'ye dönüşümlü başbakanlık önerisinde de bulunabilir. Koalisyon konusunda AKP dışında kimseye kapıyı kapatmayan ve yapıcı bir üslup takınan HDP'nin ise olası CHP-MHP-HDP koalisyonuna destek verip vermeyeceği şimdilik belirsiz.

Önyargı ve korkulardan kurtulularak kurulacak üç muhalefet partisinin oluşturduğu koalisyon hükümeti ülke için en doğru seçenek olacak. Çünkü MHP Lideri Bahçeli, ülkücü gençleri sokaktan nasıl uzak tutmayı başardıysa Selahattin Demirtaş da PKK'nın silah bırakması, doğudaki sokak eylemlerinin son bulması konusunda etkili olabilir. Bu sayede MHP milliyetçilik içine sıkışmış bir parti olmaktan kurtularak daha geniş kesimlere seslenen bir parti kimliğine bürünebilir. HDP ise Türkiye partisi olma yolunda büyük bir adım daha atmış olur. Bu seçenek zor ama zor olduğu kadar da güzel bir ihtimal.

AKP ise iktidarı bırakmak istemeyecek. Çünkü iktidarı bıraktıkları anda başlarına geleceklerin farkındalar. Bu nedenle AKP üç muhalefet partisinden birisi ile koalisyon kurmayı deneyecek. Bu üç parti içindeki en güçlü aday ise MHP. MHP'nin kırmızı çizgileri AKP için uygun çizgiler olarak görünüyor. Kürt seçmenlerini HDP'ye kaptıran AKP, seçim sürecinde milliyetçi oylar için çözüm sürecinden epey bir uzaklaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anayasal sınırlarına çekilmesi ise seçim sonrası başkanlık rafa kalktı açıklaması yapan Davutoğlu'nun da işine gelecektir.

Cumhurbaşkanı olarak seçilmesine rağmen AKP yani hükümet üzerindeki hâkimiyetini korumaya çalışan Erdoğan ise erken seçim seçeneğini hayata geçirmeye çalışacak. 45 gün içinde iki deneme sonrası herhangi bir koalisyon kurulamaz ise Erdoğan, 'bakın işte hükümeti bile kuramadılar' diyerek üçüncü denemeye gerek duymadan erken seçim kararı alabilir. Erken seçime gidilmesi durumunda ise AKP'nin başında Davutoğlu'nun olma ihtimali çok düşük. Eski takım için mi yoksa yeni bir takım mı kuracak şimdilik bilmiyoruz ama Abdullah Gül saha kenarında ısınmaya başladı.