Geçtiğimiz pazar günü saat 13.45 sularında İzmir Alsancak Gündoğdu Meydanı'nda, İzmir Şehit Aileleri Derneği'nin 'Teröre Lanet Mitingi'nde toplanan ortalama 60 bin İzmirli "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganı atarken aynı saatlerde Van ilimizde 7.2 şiddetinde deprem meydana geldi. Yine aynı gün Hakkari sınırlarında bölücü terör örgütüyle çarpışan güvenlik güçlerimizden iki er ile bir Astsubay olmak üzere 3 vatan evladı şehit oldu.

Gündoğdu meydanındaki mitingten sonra Kandilli Rasathanesi'nin web sitesine baktığımda Van depreminin şiddeti 6.6 olarak veriliyordu. Ancak televizyon haberlerini izlerken bölge halkının şiddetin 7.2 olduğu iddialarıyla çok kısa bir süre sonra resmi yetkililerce depremin şiddeti 7.2 olarak kabulü duyuruldu.  1999 Gölcük-Düzce depremindeki gibi tüm Türkiye kenetlenip tek yürek oldu. Van'a yurdun dört bir yanından yardım yağdı. Afet bölgesine ilk ulaşanlar Akut ve Kızılay ekipleri oldu. Başbakanımız ve bazı bakanlar hep birlikte deprem bölgesine gitti. Başbakanımız, Erçiş'te yıkılan binaları gezerken 4.9 büyüklüğünde artçı sarsıntı yaşandı. Yine deprem bölgesine 2 tabur askeri birlik gönderilerek yaralı kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları gerçekleştirildi. Doğu Anadolu'da yaşanan bu depremin acısı aynı anda en batıdaki İzmir'de de hissedildi ve yüzlerce sivil ve resmi kuruluş yardım kamyonları deprem bölgesine doğru yola çıktı. Mesela İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı acil kurtarma ekipleri haberi alır almaz hava yoluyla yola çıktı. Meydana gelen depremin hemen ardından Van ve 90 kilometre ötesindeki Erçiş ilçesine tüm Türkiye süratle ulaştı. Depremzede Van halkının acısına ortak oldu.

***

Efendim deprem acısının ve paniğinin ne olduğunu depremi yaşamış biri olarak en iyi anlayanlardan biriyimdir. Çünkü 28 Mart 1970 tarihinde Kütahya Gediz'de meydana gelen 7.6 şiddetindeki depremde ben de sarsıntının merkez üssüne 40 km uzaklıktaki Simav'da yaşıyordum. 2 ay boyunca soğuk bir yandan yağmur-çamurda derme çatma naylon çadırda yaşadım. Sürekli yaşanan artçılar insanı canından bezdiriyordu. Ne dağıtılan Kızılay çadırımız oldu ne de dağıttıkları bataniyelerden alabilmiş ne de sıcak çorba dağıtan mobil mutfaklar kurulmuştu, kaderimizle başbaşa sarsıntılı acı günleri komşu ve akraba dayanışmalarıyla atlattık. Komşu ilçe Gediz depremin merkez üssü olduğundan 1.086 kişi hayatını kaybetti.

Memleketim Simav'da ilki 17 Şubat 2009 tarihinde 5 büyüklüğünde sonrada geçtiğimiz 19 Mayıs 2011 tarihinde saat akşamın 23 sıralarında meydana gelen dış kaynaklı ölçümlere göre 6.3 şiddetinde, İstanbul'daki  Kandilli rasathanesi ölçümlerine göre 5.9 şiddetli depremlerde hemşehrilerim 3 aydır deprem psikolojisi ile yaşamak zorunda kaldılar. 3 ayda 15 bin kez artçı sarsıntı yaşayan Simav'ı deprem hala artçılarıyla ara sıra yokluyor. Son Simav depremi İstanbul, Ankara, İzmir gibi üç büyük şehirden hissedilmesine rağmen Simav'a yardım ekipleri dört-beş saat sonra ulaştılar. Çünkü Merkez üssünün tam olarak adresi Kütahya ili içerisinde doğru dürüst telafuz edilemedi. Televizyon ve gazeteler depremin Kütahya'da olduğunu duyurduklarında asıl merkez üssünün Kütahya'ya 150 kilometre uzaklıktaki Simav ilçesi ve çevresi olduğunu saatler sonra anlayabildiler. Allah'tan can kaybı ya da göçük altında kalan yoktu. Ya olsaydı herhalde arama kurtarma ekipleri gelinceye kadar büyük can kayıpları yaşanması kaçınılmaz olurdu.

***

Geçtiğimiz Pazar öğle saatlerinde 7.2 şiddetiyle yıkılan Van ve ilçesi Erçiş'e devletimizin ve arama-kurtarma ekiplerinin anında müdahele etmesi ülkemizin ve halkımızın ne denli birbirine bağlı olduğunun göstergesi olduğunu görmüş olduk. Bu arada depremzede Simav halkı Van depremini duyar duymaz Kaymakam Yüksel Ünal ve Belediye Başkanı Kasım Karahan'ın koordinatörlüğünde yapılan yardım çağrılarına kulak vererek % 55 hasarlı evlerinden yatak, yorgan, bataniye, kışlık giyim eşyalarını kamyonlara sararak Van Erciş'e yola çıkardı. Simav Belediye Başkanı Kasım Karahan, "depremi yaşamış bir ilçe olarak Van halkının yanındayız, yardımlarımız sürecek" dedi.

***

Öte yandan Van depreminin üzerinden 48 saat geçmesine rağmen üyesi olduğum sosyal paylaşım sitesindeki sayfama şöyle bir ileti geldi; " Van Erciş'e bağlı ULUPAMİR Köyü'nde yaşayan Kırgız Türkleri için acil olarak kışlık giysilere ihtiyaç vardır. Henüz bu köye Kızılay ve başka kurumlarca yardım ulaşmamıştır. Köy muhtarı para ve başka yardım istemiyor. Yalnız evlerinde oturamadıkları için çocuklarının da soğuktan etkilendikleri için çadır ve kışlık giysi talebindeler. Van-Erçiş ULUPAMİR Köyü Muhtarı Kasımbek Varol telefonu: 0432-382 24 28, cep telefonu: 0539-462 54 84" şeklindeki yardım duyurusunu ben de arkadaşlarıma duyurmak için sayfamda paylaştım. Bu duyurumu deprem bölgesinde görevli gazeteci- kameraman arkadaşım Mustafa Bağcıoğlu gördü ve şu cevabı yazdı: "Yetkililere ilettim. Gereği yapılacak" şeklindeki notuna ne kadar sevindim bilemezsin. Erciş'in Ulupamir Köyü'nde yaşayan Kırgız Türkleri 1980'li yıllarda Afganistan'ın Ruslarca işgaliyle yurtlarını terk edip Türkiye'ye sığınmış Türk vatandaşlarıdır. Depremin üzerinden 48 saat geçmesine rağmen yardım ve kurtarma ekiplerinin o vatandaşlarımıza ulaşamaması büyük talihsizliktir. Yetkililerimiz ve ilgililerimiz deprem yerine yardım ulaştırmada farklılıkları insanlarımıza yaşatmamalıdır. Ülkemize ve tüm depremzede Van halkına büyük geçmiş olsun. Cenabı Allah daha beterlerinden korusun.