Bugün Spor Toto Süper Final'in 6. Haftası'nda dev derbi ile şampiyon belli olacak. Benim renklerim sarı-lacivert! Gönlüm elbette tuttuğum takımın kazanmasından yana. Ama şiddet olmadan, maçta olay çıkmadan. Fanatizmden uzak, keyifli bir maç olmasını istiyorum.

İstanbul'da tıp fakültesinde okurken Fenerbahçe'nin kendi sahasındaki hiçbir maçını kaçırmadım. 6 kasımdaki 6-0'lık Galatasaray maçında, "İstanbul since 1453" yazılı pankartın açıldığı Panathinaikos maçında ve daha pek çoğunda stattaydım. Spor yapmak kadar izlemek, futbola aşık olmak çok güzel.  Bu duyguyu hisseden, yaşayan anlar beni. Tuttuğunuz renkler ne olursa olsun aslında duygu aynıdır. Coşku, tutku, bağlanmak, aidiyet duygusu, grup psikolojisi...

Ama bir de kırılan lavabolar, fırlatılan koltuklar, kavga- dövüş , maddi hasarlar ve en kötüsü can kayıpları var. Bu ne yazık ki dünyada tüm derbi maçlarında yaşanılan durum. Çünkü insan hep aynı! Nereye giderseniz gidin fanatizm aynı!
Heyecanın kontrolsüzce yaşandığı, eleştirilere tahammül gösterilmediği, toplumsal kurallara (sosyal norm) uymayan tutumların sergilendiği, bir konuya aşırı bağlılık haline 'Fanatizm' denir.
Fanatik insanlar, çevresindeki doğru değerleri görmez, sadece kendi istedikleri doğrultuda hareket eder. Ülkemizde özellikle spor ve siyasette fanatiklerle karşılaşırız.
Genelde bu kişilerde altta yatan antisosyal kişilik bozukluğu veya pasif-agresif (edilgen-saldırgan) kişilik bozukluğu olur. Kişilik bozuklukları paranoid, şizoid, şizotipal, antisosyal, histrionik, narsisitik, çekingen, bağımlı, antisosyal, saplantı - zorlantılı (obsesif-kompulsif), pasif agresif (edilgen–saldırgan), yenilgen, sadistik, depresif, borderline (sınır) başlıkları altında incelenir.  İşte fanatizm de aslında bir kişilik bozukluğu değil, kişilik bozukluğu olanlarda görülen bir durum.

Antisosyaller, halk arasında "psikopat" denen , başkalarına hak tanımayan uyumsuz davranışlar sergileyen bireylerdir. Genelde 15-30 yaş arasındakilerde görülür. Bu gençlerde madde bağımlılığı, uyuşturucu ve alkol tüketimi riski yüksektir. Yasalara ve toplum kurallarına başkaldırı, zevk için veya kendi çıkarı için huzur bozma, dürtüsel, kavgacı, sorumsuz, vicdansız, yalancı ve suç işleme eğilimlidirler. Yani adına bakıp da anti-sosyali, sosyal olmayan içine kapalı kişiler sanmayın!

Pasif-agresifler işlerini bilerek ağırdan alır, pasif direnç gösterirler yaptıkları her işe. Çünkü başkalarının kendileri yüzünden başarılı olacağını düşünürler. Takdir edilmemekten, yanlış anlaşılmaktan, şanssız olduklarından şikayet ederler. Otoriteyi küçük görür bu yüzden karşı çıkarlar, kavgacıdırlar. Bu kişilerin ebeveynlerinde de benzer sorunlar mevcuttur.
Alkol kullanımı bu kişilerin saldırganlık duygularını daha belirgin ve kontrolsüz hale getirir. Stadyum çevresinde maç öncesi alkol satışı olmayışının da mantığı budur.
Bir de maça deşarj olmak için gidenler var. Maçta bağırıp çağırıp küfür edince, günlük hayattaki stresin azaldığını savunanlar. Aslında tam tersi, taşkınlık göstermek, saldırgan tutumları azaltmak yerine; tekrarlanan agresif davranışlar kalıplaşıyor ve kişinin karakterinin bir parçası haline geliyor.

Elbette hepimizin bir tahammül sınırı var. Bizim için önemli ve değerli olana saygısızlık, haksızlık yapılınca sakin ve hoşgörülü davranmak pek kolay olmuyor. Yine de sporun zevkini yok etmek, eğlenceye şiddet katmak yerine saygılı olalım. Galeyana gelmeyelim. Taraftarken holigana dönüşmeyelim.
Sağlıkla kalın.