Aklın yolu birdir, doğru yolu bulurlar, zaten son kale kalan bu kentte borusu azalarak öten CHP'yi daha fazla yıpratmazlar, "pardon" deyip, hatalarından dönerler diye bir hafta bekledim. Ama nafile, indi bindi kabusu devam ediyor.

Önce Emniyet'in Trafik Şube Müdürlüğü'ne attılar suçu, "çalışmıyorsunuz, İzmir'de trafik arap-saçı, bizi vatandaşla karşı karşıya getiriyorsunuz" dediler.
Baktılar kimse yemedi, hedefe vatandaşı oturttular:
Şehir içinde çok otobüs var, bunları iptal edeceğiz, dediler. Ve dahiyane çözümü de söylediler:
İzban, metro ve vapur...

Yahu arkadaş, senin İzban'ınla da, Metro'nla da, vapurunla da benim evime de işime de gitmem mümkün değil. Doğu  ile batı / kuzey ile güney ne kadar zıt yönlerde ise bunlar da bana o kadar ters yönlerde. Evi mi değiştireceğiz, yoksa işi mi, diyecek olduk ki:
Ben anlamam, otobüsü kaldırıyorum. İzban'a, metroya, vapura bineceksin.
Hayır binmem. Benim evime de, işime de otobüs yarıyor. Tek araçla ulaşabiliyorum. Bizleri yollarda süründürme, dedik.
Beni ilgilendirmez. Hatta İzban'dan inip, vapura da bineceksin.
Yapma, etme diyecek olduk ki, 
Ben seni otobüsten indirip izban'a bindirmeyi,
İzban'dan indirip, metro'ya seğirtmeyi,
Metro'dan indirip, otobüse bindirmeyi,
Otobüsten indirip vapura koşturmayı çok iyi bilirim.

... Ve hatta çok kafamı kızdırırsan, seni 90 dakika indi – bindi manyağı bile yaparım. Bir kere basıyorsun, 90 dakika biniyorsun, sen daha ne istiyorsun" dediler:
Dediler ve bir hafta önce "İzmir'de trafik düğümü çözülecek" projesi ile İzmir trafiğini kentin tarihinde görülmemiş şekilde düğümlediler.
Öncelikle şunu bilmenizi isterim ki;
Aktarma otobüslerinde, İzban'da, metro'da, vapurda vatandaşlar kulaklarınızı bol bol, ama gerçekten bol bol çınlatıyorlar. Mutlaka duyuyorsunuzdur. Çınlamıyorsa da bir kulak doktoruna görünün, çünkü kulaklarınızda bir problem var demektir.

Ey kendini halkçı zannedip, halktan yana olduklarını iddia eden efendiler;
bu kentin insanı hiçbir dönemde bu kadar perişan edilmedi.
Be kardeşim, hayatında hiç mi herhangi bir toplu ulaşım aracı ile işine gitmedin, hiç mi evine dönmedin?
Makam araçlarınız bu kadar mı tatlı, bu kadar mı rahat. Ne olurdu bu "dahihane" buluşunuzu uygulamaya koymadan önce otobüse, İzban'a, Metroya, vapura binerek bir günlüğüne de olsa işine gidip, evinize dönseydiniz. İnanın bana bir yerlerinizden bir şeyleriniz eksilmezdi. Ama bu kentlinin neler çektiğini anlardınız. 
Üç tane ulaşım aracı bekleyen bir kişinin en az 45 dakika durakta "ağaç" olduğundan haberiniz yok mu? Yolculuk sürelerini de ilave ettiğinizde insanların 2 saatte işlerine ulaştıklarını, yine 2 saatte evlerine döndüklerini kestiremiyor musunuz?
Senin kent nüfusunun 5 katından bile fazla olan İstanbul da dahi / ki orada kentin yerleşimi 7 tepe üzerine kuruludur / insanlar bu şekilde cezalandırılmıyor. Beş duraklık mesafe için 3 toplu ulaşım aracını kullanmak dünyanın neresinde görülmüştür.
2 ay sonra okullar açıldığında ne yapacaksınız? Çözdüğünüzü sandığınız düğümün masa başında, klimalı odalarda, makam araçlarında "ben yaptım oldu" mantığı ile halledilemeyeceğini göreceksiniz.
Dün bir otobüsle ulaşılan yere, bugün 3 indi – bindi ile ulaşılabiliyorsa bunun adına da düğümü çözmek deniyorsa söylenecek söz bitmiştir.
Amma;
Yerel seçim öncesinde Başkan Aziz Kocaoğlu "AKP'liler otobüslerde CHP aleyhine propaganda yapıyor" diye feryat ediyordu. Bugün AKP'lilerin propogandasını bilmem ama, CHP'liler ne diyor biliyor musunuz?
"Ellerim kırılsaydı da..."