Hepimizin merak ettiği konulardan biridir, düşünce okuma. 1990'larda Vittorio Gallase ve Giacomo Rizzolatti adlı iki İtalyan bilim adamı, düşünce okuma konusunda maymunlar üzerinde deney yaparken yeni bir nöron (sinir hücresi) tipi keşfettiler. Bunu yaparken maymunların beynindeki elektriksel aktiviteyi ölçmek için elektrotlar takıp, bazı durumlarda maymunların davranışları nasıl olur diye incelediler. Önce maymunlara muz verip, afiyetle yerken beynin hangi alanlarında elektriklenme olduğunu gördüler. Sonra bilim adamları, maymunların karşısında iştahla muz yedi. İşin ilginç kısmı da burada; maymunlar muz yemediği halde, sanki muz yiyormuş gibi beyinlerinde yine aynı elektriklenme oldu. Yapılan araştırmalar sonucunda maymunları, insanları ve kuşları, karşısındakini taklit etmeye zorlayan beyin hücrelerine "Ayna Nöron" adı verildi. 

Ayna nöronlar; dışarıdan gelen sinyalleri (işitme ve görme gibi duyular aracılığıyla) alıp, taklit etme ve karşıdakinden öğrenmede kullanır. Ayna hücreler ve bu taklit etme durumu beynin tamamen normal bir işlevi. Karşınızdaki kişi esnediğinde, uykunuz yoksa bile esnemekten kendinizi alamazsınız. Kimi zaman televizyonda izlediğimiz karakterin mimiklerini, çevremizdeki kişilerin tavırlarını ister istemez taklit ederiz. Bazen de dilimize bir şarkı dolanır; nerden geldiğini hatırlayamadığımız. İşte davranışları o an sergilemese de, beynimize kaydeder bu hücreler.

Buradan yola çıkarak bazı psikiyatrik hastalıkların (şizofreni, otizm...) temelinde ayna nöron olabileceği düşünülmüş. Çünkü bu kişiler karşısındakine ayna olamaz, yani empati kuramaz. Örneğin; bir cenazede ölen kişiye üzülmeseniz bile kıkır kıkır gülmezsiniz. O ortamdaki insanların üzüntüsünü anlar, empati kurarsınız. Lakin şizofreni gibi hastalıklarda empati yeteneği olmadığı için herkes üzgünken onlar güle oynaya yemek yerler. Buna "kırık ayna teorisi" denir.

Kırık ayna teorisi, otizmli çocuklar için de geçerli. Konuşmak için, işitmek kadar taklit etmek de gerekli. Oysa otizmli çocuklarda taklit etme, başkasının ağlama veya gülmesiyle ilgilenme, empati kurma, göz göze gelme olmaz. Çevresiyle hiç ilgilenmez, kendi dünyasında yaşar. Duyu organlarından gelen sinyaller ayna nöronlarında cevap meydana getirse de bunlar beyinde el becerisi, mimik ve konuşma olarak kendini göstermez. O yüzden otizmli çocuklarda taklit etme becerisi geliştirmeye çalışılır. Şimdilerde ayna nöronlarını, psikolojinin DNA'ları olarak görenler bile mevcut.

Günümüzde beyin okuma, vücut dili, empati üzerine pek çok araştırma ve makale var. Ama daha bilinmeyen, buz dağının su altında kalan kısmı gibi çok konu, aydınlatılmamış merak uyandıran mükemmel tasarlanmış insan beyni ve bedeni var.

Sağlıkla kalın

Herkese mutlu bayramlar dilerim.