Mamma li Turchi!, İtalyanlar arasında çok bilinen bir cümle. Hatta atasözü.  'Anneciğim Türkler geliyor' anlamında kullanıyor. Türkleri barbar, öcü ve kötü olarak gösteriyor. İçinde korkuyu barındırıyor. İtalya'da çocuklar yemeklerini yemediklerinde anneleri onları bu cümleyle kendine getiriyor. 'Yemeğini ye yoksa seni Türklere veririm' demek istiyor. Bir İtalyan takımı bir Türk takımı ile maç yapacağı zaman spor basını klasik olarak bunu manşet yapıyor. Neredeyse Osmanlı'dan beri durum böyle...

Maalesef  'Mamma li Turchi!' diyen yalnızca İtalyanlar değil. İngiltere'nin AB'den çıkıp çıkmamayı oyladığı (Brexit)referandumda da halk 'Türkler AB'ye üye olacaklar, Barbar Türkler ülkemize dolacak' denilerek korkutuldu.  Özellikle ayrılma taraftarlarının yürüttükleri kampanyaların dayanak noktası Türkiye'nin olası AB üyeliği idi. Türkleri adeta günah keçisi haline getirdiler, şeytanlaştırdılar. AB'de kalma taraftarları ise 'korkmayın Türkler daha bi 300 yıl daha AB'ye üye olamazlar' sözleri ile oy toplamaya çalıştılar. Sonuç malumunuz, Birleşik Krallık namı diğer İngiltere vatandaşlarının yüzde 52'si yapılan referandumda Avrupa Birliği'nden çıkma yönünde oy verdi.

İngiltere'nin AB'den çıkma kararının ekonomik, sosyal ve siyasi sonuçlarını önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Yaklaşık 50 yıldır üye olmak için kapısında beklediğimiz, ihracatımızın yüzde 50'sini gerçekleştirdiğimiz birliğin geleceğini etkileyecek bu 'çıkış' kararı şüphesiz ki bizi de çok yakından ilgilendiriyor. Olaya sadece ekonomik yönden de bakmamak gerekiyor. AB kapısında beklemenin bile ülkemize olumlu katkıları oldu? AB'ye uyum süreci başlıkları altında farklı birçok konuda düzenlemeler yapıldı. Bunları kabul edip bir kenara koymamız gerekiyor.

Başa dönecek olursak İngiltere'nin AB'den çıkış kararı alması ve bu süreçte Türklere adeta virüs muamelesi yapılması bizim açımızdan çok acı bir durum. Koskoca bir ülke -ana etken olmasa da- Türkler AB'ye üye olacak diyerek AB'den çıkma kararı alıyorsa oturup bunun nedenleri üzerine uzun uzun düşünmemiz gerekiyor. Nasıl bir algı oluşturduk ki bu insanlar bizim aralarına karışmamızı istemiyorlar? Oradan bakınca nasıl görünüyoruz? Bizleri virüs gibi görmelerinin sebebi ne diye sormayacak mıyız kendimize? 

'Haçlı birliği dağılıyor' diye başlık atan gazeteler var mesela, olaylara sadece inanç ekseninden bakıp ona göre değerlendiriyorlar. Daha dün Rus uçağı düşürdük diye nerdeyse bayram yapan esnaf bugün turist gelmiyor diye kepenk indiriyor, sokağa yazar kasa fırlatıyor. Tıpkı uçak düşüme olayından sonra olduğu gibi İngiltere'nin AB'den çıkma kararını sevinçle karşılayan, 'Hristiyan birliği, oh oldu dağılsın' diyenler var. AB dağılınca neler yaşanabileceği, Türkiye'nin bundan nasıl etkileneceği üzerine düşünmüyorlar bile. Gerçekten çok garip bir ülke olduk.

Sahiller bomboş, oteller kapanıyor, insanların can güvenliği yok, hemen her ay bir şehirde bomba patlıyor, yargı üzerindeki siyasi vesayet artıyor, yolsuzluk sıralamasında Avrupa 1.'si olmuşuz, komşularla sıfır sorundan sıfır komşu noktasına gelmişiz ama hala AB dağılıyor diye seviniyorlar. Sonra tutup Meclis Başkanımız 'Bütün dünya bizim önderliğimizi bekliyor. Dışarıda öyle bir itibarımız var ki fevkalade ve Türkiye'yi santimetre santimetre, adım adım takip ediyorlar' diyor.

Tabii ya hiç beklemez olurlar mı 'Sanata ve sanatçıya değer verilen, bilimsel çalışmalarla sürekli adından söz ettiren, demokrasi beşiği, güvenli, adil bir ülkenin önderliğini kim istemez ki!? Yalnız küçük bir sorunumuz var. Bizim bildiğimiz dünyada bir ülke,Türkler gelecek diye 40 yıldır üyesi olduğu birliği terk ediyor, bir diğeri ise çocuklarını hâlâ 'Mamma li Turchi!' diyerek korkutuyor. Hal böyle olunca, sayın Başkan'ın sözünü ettiği dünyayı merak ediyor insan. Acaba hangi dünyadan söz eder kendileri; bilen, gören var mı? O dünya ne yana düşer?