Bir ülke, bir millet bu kadar aymaz olabilir mi?
Bir iktidar, yönettiği ülkenin altını bu kadar pervasızca oyabilir mi?
AKP iktidarının Suriye politikasından bahsediyoruz.
Ve AKP iktidarı dışındaki muhalefet partilerinin, basın yayın organlarının, meslek ve kitle örgütlerinin (İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık dışında) kısacası bütün bir milletin neredeyse tamamından söz ediyoruz.
Amerika hemen yanıbaşımızda, Suriye'de "kör gözüm parmağına" misali, bir iç çatışma ve parçalama operasyonu yürütmektedir.
Sahnelenen Hollywood yapımı bir "senaryo"dur. Yalan haberler, besleme çetelerin saldırılarının "halk ayaklanması" olarak sunulması; katledilen, başı kesilen, tecavüze uğrayan Suriyelilerin "saldırgan" olarak dört bir koldan propaganda edilmesi...
Türkiye'ye göçün, bütün olanaklar kullanılarak özendirilmesi... İnsanların adeta zorla göç ettirilmesi. Neredeyse saat başı, sınırı geçenlerin "büyük haber" olarak dünya basınına servis edilmesi...
20 günün sonunda sınır, sonuna kadar açık olmasına ve her türlü göç zorlamasına rağmen Türkiye'ye gelenler 10 bini ancak bulmuştur...
Ve nihayet "Hollywood senaryosu"nun gereği olarak böyle günler için parlatılmış olan bir Hollywood Aktristi'nin, 400 yerli ve yabancı gazeteci eşliğinde binbir zorlamayla oluşturulan kampa getirilmesi...
Sahnelenen oyun budur.
Batı emperyalizmi bütün kozlarını sahneye sürmüştür. Batı Asya'nın enerji kaynaklarına el koymak için gözü kara bir saldırı yürütmektedir.
Libya'dan sonra Suriye'de sahnelenen pervasızlık, Batı emperyalizminin kaçınılmaz çöküşünü önlemek için her şeyi göze aldığını göstermektedir.

MİLLETİMİZE ÇAĞRI

Peki Türkiye'ye ne olmaktadır?
Batı'nın Suriye'ye müdahale için kullandığı "koç başı" Türkiye'dir, AKP iktidarıdır.
AKP'nin bu role niçin soyunduğu bellidir.
"BOP eşbaşkanı" olduğunu açıkça söyleyen bir kişi başka türlü hareket edemez.
Daha 1996 yılında, Amerikan belgelerinde Türkiye'nin Başbakanı olduğu yazılı olan kişiyi o makama getiren merkez, elbette çıkarları doğrultusunda hareket etmesini sağlayacaktır.
Bütün bunları anlamak mümkündür.
Peki, milletimize ne olmaktadır?
Siyasi partilerimize, sendikalarımıza, demokratik kitle örgütlerimize ve meslek odalarımıza ne olmaktadır?
Altına dinamit yerleştirilen bu ülkede, başka bir millet mi yaşamaktadır?
Yarın etnik çatışmalara, din ve mezhep çatışmalarına yuvarlanacak olan Türkiye'de hangi parti politika yapabilecektir?
Hangi sendika, meslek odası ve kitle örgütü adım atacak bir zemin bulabilecektir?
Suriye'de, yarın Türkiye'de daha büyük ölçekte olacakların provasının yapılmakta olduğunu görmüyorlar mı?
Emperyalistlerin Suriye'de yürüttüğü operasyonu yalan haberlere destekleyen televizyonlar ve gazeteler!
Bundan tam 90 yıl önce İstanbul'da bir "Mütareke basını" vardı. Sizin şimdi yaptığınız yayını yapıyorlardı.
Aradan neredeyse bir yüz yıl geçti. Aynı zilleti bugün yeniden tekrarlamak neyin nesidir?

20 YILLIK DERS

ABD emperyalizmi 20 yıl önce Irak'a saldırdı. Ardından Kuzey Irak Kürtleri'ni kışkırttı. Irak Ordusu, dıştan destekli "İsyancıları" bir günde bastırdı.
150 bin mülteci birkaç gün içinde Türkiye'ye sığındı.
Amerika için aranan bahane bulundu. Veya daha doğrusu yaratıldı. Birleşmiş Milletler'den istenen karar çıkarıldı.
36. Paralelin kuzeyi, Irak uçaklarına yasak bölge ilan edildi.
Amerika, bölgeye "Çekiç Güç" yerleştirdi.
Türkiye'nin yurtseverleri olarak uyardık o zaman. "Irak'ın bölünmesi Türkiye'nin bölünmesidir. Irak'ın kuzeyinde kurulacak olan kukla devlet, yarın Türkiye'ye doğru genişletilecektir."
Gaflet uykusunda olanlar bizi dinlemediler. "Görevliler" ise görevlerini yaptılar. Çekiç Güç'ün görev süresi her altı ayda bir TBMM'de uzatıldı.
Bugün gelinen yer herkesin gözü önündedir. Türkiye fiilen bölünmüştür. Güneydoğu'da artık fiilen başka bir "Otorite" vardır.
Emperyalizm, AKP ve PKK aracılığı ile bu fiili otoriteyi anayasal düzlemde resmileştirmek aşamasındadır.

AYAĞA KALKIN

Şimdi Suriye'de yapılmak istenenler; sonuçları itibariyle Irak'taki gelişmelerden katbekat daha fazla Türkiye'yi etkileyecektir.
Suriye, İran başta olmak üzere Rusya ve Çin gibi bölge devletleri açısından bir "kırmızı çizgi" durumundadır.
Şimdi ABD adına Suriye'ye müdahale etmekten söz edenler Türkiye'yi aslında hem bölgesel bir ateşin içine, hem de büyük iç çatışmaların içine yuvarlamaktadırlar.
Onun için şimdi sesleniyoruz, herkese, bütün milletimize!
Ayağa kalkın, gaflet uykusundan uyanın, vatanınıza ve geleceğinize sahip çıkın!
Hollywood yapımı emperyalist senaryoları, sahiplerinin yüzüne çarpın!