Her kültürün kendine özgü ahlaki sorunları var. Bu sorunların çoğunluğu o kültürü şekillendiren ve aynı zamanda o kültürden etkilenen toplumdan kaynaklanıyor. 
Toplumun ahlaki kurallarının genel çerçevesini belirleyen en önemli öğelerden birisi kuşkusuz dini inanç. Ahlaki kurallar ile dini inanç arasında çok sıkı bir bağ var. Hal böyle iken, bizim ve bizden sonraki nesiller için önemli olan soru şu olmalı; Bu inanç akıldışı bir inanç mı yoksa akılcı bir inanç mı olmalı?

Maalesef toplum olarak birinci seçeneğe yani akıldışı bir inanç düzeyine daha yakınız. Dinimiz İslam'ı hâlâ ilk günkü şartlara göre yorumluyoruz. Çağın gereklerine uygun akılcı bir şekilde yorumlayanları ise hemen dinsiz olarak yaftalıyoruz. Özellikle son yıllarda bir birleştirme aracı olarak değil, ayrıştırma aracı olarak kullanılan din, birileri için arkasına saklanılan, zor durumda kalındığında kalkan olarak kullanılan bir araç haline geldi. Dinin yasakladığı birçok şey yine din perdesi altında yapılıyor. Bu kişiler için dinin gereklerini yerine getirmek çok da önemli değil, yerine getiriyormuş gibi yapmaları, kameralar önünde dindar görünmeleri yetiyor. Onlara koşulsuz inanan, yaptıklarını, söylediklerini ayetmiş gibi kabul eden büyük bir kesim var ve bu koşulsuz inanç dinin kullanılmasını dolaylı da olsa teşvik ediyor.

Bu durumun farkında olan ve insanların dini duygularını kullanarak şahsi çıkar elde etmek isteyen din tüccarları bu kadar da olmaz dedirten uygulamalara imza atıyor. Bu uygulamaların en son örneği ise birkaç gün önce Menderes'te yaşandı. AKP'li Belediye Başkanı Bülent Soylu, Mestanlı Cami'sinin içinden canlı televizyon yayını yaptı. Caminin ortasına konulan sehpa ve koltuklar ile camiyi adeta stüdyoya çeviren Başkan, başı açık sunucunun da sorularını yanıtladı. Bol bol icraatlarından bahseden Başkan, muhalefeti eleştirmekten de geri durmadı.

Akıldışı bir inanç mı yoksa akılcı bir inanç mı sorusunu burada bir kez daha sormak gerekiyor. Bu insanlar camiden canlı yayın yapma cesaretini kimden alıyorlar? Buradaki amaç ne? Camiler ne zamandan beridir siyaset yapılan yerler haline geldi? Daha sorulacak birçok soru olsa da. Tüm bu soruların tek bir cevabı var; Buradaki amaç insanların dini duygularını istismar ederek siyasi çıkar elde etmek, oy devşirmek. Bu akıl dışı uygulamaları hiç çekinmeden yapıyorlar çünkü soru sormayan, koşulsuz biat eden insanların sessiz kalacağını hatta büyük çoğunluğunun bu uygulamaları destekleyeceği biliyorlar.  

Başka dine mensup bir turist bile dinimizce kutsal sayılan camilere girerken saygısı gereği ayakkabılarını çıkarıp, saçlarını kapatırken, din kendi tekellerindeymiş gibi davrananlar camiyi stüdyoya çevirip siyasi propaganda yapabiliyor ve yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede hiç kimse 'Ne yapıyorsun burası ibadethane, git siyasetini başka yerde yap' demiyor.

Garip bir toplum olduk. Her şey gösteri, her şey yapmacık, insanlar samimiyetsiz. 'Her gördüğün sakallıyı deden sanma' diye bir deyimimiz var sıkça tekrarlanır, tam da öyleyiz bugün. Her bismillah diyeni dindar sanıyoruz...