Deprem sonrası iletişim kuramıyoruz çünkü GSM altyapısı yoğunluk altında çöküyor. Peki internet neden çalışıyor? Uzmanlar tüm detaylarıyla anlatıyor.
Deprem sonrası iletişim neden kesiliyor?
23 Nisan 2025’te İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin hemen ardından pek çok kişi yakınlarına ulaşmakta zorlandı. Telefonlar çalışmadı, aramalar yapılamadı. Peki bu durumun arkasındaki teknik neden ne?
GSM altyapısı yoğunluğu kaldıramıyor
Deprem gibi olağanüstü durumlarda milyonlarca kişi aynı anda telefonlarına sarılıyor. Bu ani yüklenme, GSM operatörlerinin altyapısının kapasitesini aşıyor. Normal koşullarda binlerce kişiyle sınırlı olan bağlantı kapasitesi, milyonlarca arama girişimiyle birlikte tıkanıyor.
Her baz istasyonunun aynı anda hizmet verebileceği kişi sayısı sınırlı. Bu sayı aşıldığında, sistem otomatik olarak aramaları reddetmeye başlıyor. Bu da telefonun "çekmiyor" gibi algılanmasına neden oluyor.
Fiziksel hasarlar da etkili
Deprem sadece yoğunluk yaratmıyor; aynı zamanda altyapıya fiziksel zararlar da veriyor. Baz istasyonları yıkılabiliyor, fiber optik hatlar kopabiliyor, elektrik kesintileri yaşanabiliyor. Her ne kadar bazı istasyonlarda jeneratörler devreye girse de bu çözüm geçici kalıyor.
Türkiye’de 1999 Marmara ve 2023 Kahramanmaraş depremlerinde yaşanan benzer sorunlar, iletişim altyapısının afetlere karşı ne kadar kırılgan olduğunu gösteriyor.
İnternet uygulamaları neden daha uzun süre çalışıyor?
Sesli aramalar GSM şebekesi üzerinden yapılırken, internet tabanlı uygulamalar mobil veri ya da Wi-Fi aracılığıyla çalışıyor. Bu da WhatsApp, Telegram gibi uygulamaların sesli aramalar yapılamasa da mesaj gönderme ve konum paylaşma gibi işlevlerini sürdürebilmesini sağlıyor.
Bu uygulamalar daha az veri kullandıkları için yüksek yoğunluk anlarında dahi kısmen çalışmaya devam edebiliyor.
Uzmanlar ne öneriyor?
Uzmanlara göre afet anlarında iletişim çökmemesi için yedek kapasite sistemlerinin kurulması gerekiyor. Ancak bu sistemler hem teknik hem de ekonomik açıdan yüksek yatırımlar gerektiriyor.
Afet anlarında devreye girecek özel altyapıların kurulması mümkün olsa da, bu maliyetin karşılanması ve sürdürülebilirliği hâlâ tartışma konusu.
Türkiye gibi yüksek deprem riski taşıyan ülkelerde bu tür altyapı yatırımlarının önemi her geçen gün artıyor. Ancak bu yatırımların gecikmesi, her yeni depremde benzer iletişim kesintilerinin yaşanmasına yol açıyor.