"Dokunmak"ın pek çok anlamı var, bunlardan birisi "nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık gibi türlü niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek." Dokunulmaz da el atılmaz, el sürülmez, karışılmaz, ilişilmez olma halini anlatır. Gündemimizde olan ise milletvekili dokunulmazlığı. Yasama Dokunulmazlığı başlığını taşıyan Anayasa'nın 83. maddesine göre "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.."

7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesi milletvekili dokunulmazlığına sıkı sıkıya sahip çıkan AKP, bugün dokunulmazlığı kaldırmayı başgündemine koydu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin hoşuna gitmeyen sözleri nedeniyle çok laf etti, hedef gösterdi, dokunulmazlıklarının derhal kaldırılmasını istedi, ısrar etti, en sonunda konuyu iktidar partisinin gündemi haline getirdi. Şimdi AKP beyaza aldığı 316 imzayla dokunulmazlıkların toptan kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliğini Meclise sundu.

AKP'nin önerisi yasalaşırsa Anayasa'ya eklenen geçici maddeyle 15 gün içinde fezlekeler mahkemelere gönderilecek ve bu dosyalarda milletvekillerinin yargılanmasına imkan tanınacak, buna karşı milletvekilleri iptal davası açamayacak. Anayasa'nın milletvekillerin tutuklanamayacağına ilişkin hükmü uygulanmayacak, dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilleri Meclis kararı olmadan sorgulanabilecek ve tutuklanabilecek.

Anayasa bir kez delinse bir şey olmaz yaklaşımı ile hazırlanan değişiklik teklifine MHP destek vereceğini açıkladı. Ana muhalefet Partisi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da; 'Anayasa'ya aykırı' olmasına rağmen 'Evet' diyeceklerini söyledi.

Şimdiden söyleyelim, dokunulmazlıkların kaldırılması halinde, dokunulmazlığın asıl amacı olan farklı görüş açıklama, farklı politik önerilerde bulunma eylemini yapan milletvekilleri tutuklanacak; yolsuzluk, sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma gibi yüz kızartıcı suçları işleyen milletvekillerine ise hiçbir şey olmayacak; hele hele bu sayede 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasına adı karışanların ceza alacağını düşünmek en masumane deyimi ile saflıktır.

Kılıçdaroğlu'nun evet diyeceklerini açıklamasının üzerinden iki gün geçmeden Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Can Dündar'ın yargılandığı MİT TIR'ları davasında görüntüleri paylaştığı iddia edilen CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında "suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olmadan yardım etmek" ve "siyasal veya askeri casusluk" suçlarından fezleke hazırlandı. Fezleke, Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere soruşturmayı yürüten Başsavcıvekili İrfan Fidan tarafından Özel Suçlar Soruşturma Bürosu'na gönderildi. Berberoğlu, dokunulmazlıklar konusunun gündemde olduğu bugünlerde hakkında fezleke hazırlanmasını beklediğini söyledi.[1] Can Dündar ve Erdem Gül'ün başına gelenleri görünce, dokunulmazlıklar kalkarsa ilk tutuklanacaklardan birinin Enis Berberoğlu olacağını şimdiden söyleyeyim.

AKP'nin teklifinin amacı HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekillerinin iktidarın uyguladığı politikalara aykırı sözleri, açıklamaları nedeniyle haklarında başlatılan soruşturmalar olduğu açıkça ortada. Amaç HDP milletvekillerini tutuklatmak, HDP'yi fiilen Meclisten atmak. HDP'nin Meclis'ten atılması demek, Kürt meselesinin çözümünde demokratik siyasetin iyice etkisizleşmesi, silahın hakimiyetinin sürekli hale gelmesi demektir. Ana muhalefet partisi genel başkanı bunu görmüyor mu? Neyse ki genel başkanlarının bu öngörüsüz açıklamasına rağmen CHP'den aykırı sesler yükselmeye başladı.

Kürt meselesi ile ilgili şimdiye kadar uygulanan 'kökünü kazıyacağız' şiddet politikalarıyla sorunun çözülmediğini artık görmüyor musunuz? Her gün sivil, asker, polis, örgüt üyesi onlarca insanımız ölüyor; ölme ve öldürmeyle nereye kadar gideceğiz; her ölüm yeni acılar yaşatıyor; öfkeyi, düşmanlığı artırıyor. Düşünün bir kere, bu kimin işine yarıyor? Bu ülkede tüm farklılıklarıyla barış içinde kardeşçe yaşamak isteyenlerin işine yaramadığı ortada.

Başka sorunların çözümünde olduğu gibi Kürt meselesinin çözümünde de öncelikle düşünceyi ifade özgürlüğünün sağlanması şart. Sorunun çözümünü siyasetçilerden bekliyorsak, bu özgürlüğe en başta siyaset yapanların ihtiyacı var. Dokunulmazlık konusuna bu pencereden bakılmasını, sadece kendi iktidarının devamını düşünen, başkanlık rejimini kafasına koyan AKP'nin oyununa gelinmemesini öneriyorum.

[1]