Bugün 7 Nisan Dünya Sağlık Günü! Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), birkaç gün önce uluslararası camiaya “insanlar ve evrenin sağlığını koruma” çağrısında bulundu. Çağrı gereği yayımladığı rapor ile dünya nüfusunun neredeyse tamamının (%99) insan sağlığını tehdit eder nitelikte hava soluduğu, son 11 yılda havadaki zararlı madde miktarının altı kattan fazla arttığı, kirli havanın felç ve solunum sistemi hastalıklarına yol açabileceği vurgulandı. Ayrıca “DSÖ Hava Kalite Yönergesi” uyarınca ülkelerden hava kalitelerini düzenli takip ederek hava kirliliği kaynaklarını tanımlamaları istendi. Bu bağlamda; dünyanın fosil yakıt (kömür, petrol, doğalgaz) tüketimine daha az bağımlı olması gerektiği belirtilerek günlük ihtiyaç için çevre dostu enerji kullanımını teşvik etme, toplu taşıma olanaklarını geliştirme, yenilenebilir enerji üreten konut edindirme politikalarını benimseme, zirai atık faaliyetlerini azaltma, yerel atık yönetimi endüstrisini güçlendirme yönünde önerilerde bulunuldu.

***

Bugün aynı zamanda Ulusal Kanser Haftasının da  (1-7 Nisan) son günü. Ülkemizde düzenlenen etkinliklerin amacı toplumda kanser kontrolüne yönelik farkındalık yaratmak. Dünya Kanser Günü (4 Şubat) nedeniyle düzenlenen uluslararası etkinliklerinde amacı aynı. Kanser kontrolünde birincil ve ikincil korunmanın hayat kurtarıcı olduğunu anlatabilmektir topluma. Birincil korunmadan kasıt kanseri önleme ya da kanserden korunmaya yönelik girişimlerdir. Sadece sigara içmeyerek bile kanserden 1/3 oranında korunabileceğini belirtir DSÖ Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı. İkincil korunmadan kasıt ise kanserin erken tespitine yönelik girişimlerdir. Örneğin meme kanserinin erken tespitinde mamografinin, kalın bağırsak kanserinin erken tespitinde kolonoskopinin, rahim ağzı kanserinin erken tespitinde smear testinin, prostat kanserinin erken tespitinde kanda PSA (prostata spesifik antijen) değerinin kesin tanı ve zamanında uygun tedaviye yönlenmede ne denli önemli olduğunu bilmek ve uygulamak gibi. Kanserden sağkalım şansını büyük ölçüde artıracak değerde girişimlerdir bunlar. Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki farkındalık var ama eylem yok. Yani sadece bilmek ile yetinmek doğru değil. Doğru olmadığı gibi yeterli de değil. Davranışa dönüşmemiş bilginin yararı olmayacağının kanıtıdır bu. Eylem şarttır yani.

***

Kanser kontrolünde bireysel sorumluluklar kadar toplumsal sorumluluklarında yerine getirilmesi gerekiyor. Nasıl ki yaşam kalitesini koruyup, geliştirmek için sağlıklı beslenmek, uyku düzenini korumak, fizik aktif yaşamak, zararlı alışkanlıklar (sigara, alkol) edinmemek gerekli ise evrenin sağlığını koruyup, geliştirmek içinde önce doğaya sahip çıkmak gerekiyor. Her iki sorumluluk bir arada yürütülebiliyor ise kanseri önlemek mümkün. Değilse havanda su dövmeye benzer kanseri önleme/kanserden korunma girişimleri.

Görünen köy kılavuz istemiyor. Durum ortada. Daha dün hidroelektrik santral kurma, altın madeni arama vesaire gerekçeler ile doğanın katledilmesi önlenmeye çalışılırken bugün sit alanlarını imara açma, zeytin ağaçlarını yok etme girişimleri durdurulmaya çalışılıyor. Biri bitmeden bir diğeri başlatılıyor. Yalnız doğa değil, doğayla birlikte doğada yaşayan her tür canlı da cezalandırılıyor. Bu ne vahşet! Dolayısıyla başta kanser olmak üzere daha birçok hastalığa da davetiye çıkartılıyor. Bu ne aymazlık! Oysa evrenin geleceğini bugünden garantiye alma çabasıdır doğayı koruma mücadeleleri. Aklı başında her insanın bindiği dalı keser ise düşeceğini de bildiği bir durumdur bu.