Sebahat Çakıcı- Özel İdare'nin elinde iş makinalarının bulunduğuna dikkat çeken İzmir Kent Konseyi Genel Sekreteri Tosun, "Bu iş makinaları Büyükşehir Belediyesi kurulmadan önce daha doğrusu Büyükşehir Belediyesi'nin hizmet alanına girmeden önce Ödemiş'e ve  Tire'ye hizmet götürmek için kullanılan araçlardı. Şimdi bunlar Bütünşehir Yasası'yla Büyükşehir'in hizmet alanına girdi. Yol açanından tutunda asfalt dökenine kadar iş makinalarının Büyükşehir'e devredilmesi, olsa olsa o yörelere gidecek olan hizmetin daha hızlı bir şekilde yapılmasını sağlar. Eğer bu iş makinalarını da olduğu gibi hazineye devrederseniz, bu iş makinalarının ordan satılması ve başka kurumların eline geçmesi demek olur. Büyükşehir'in sınırlarına giren bu yerlere hizmet götürmek için Büyükşehir'in yeni makina ve teçhizat alımına gitmesi gerekir.  Aslında bu devleti ve kamuyu da zarara uğratmaktır. Kamu'nun elinde var olan iş makinalarını kullanmak varken onları hurdaya çıkarmak, satmak ya da başka kuruma devretmek ve belediyeye de 'sen başının çaresine bak' demek, kamu kaynağının etkin kullanılmaması anlamına gelmektedir" diye konuştu. 

'Tam listeyi öğrenmek kamuoyunun hakkı'
 
Menkul ve Gayrimenkuller'in paylaşımıyla ilgili komisyonlar kurulduğunu aktaran Tosun, 'Bu komisyonların açıklık ilkesine göre çalışması gerekiyor fakat bu komisyona, İl Özel İdaresi'nin elindeki bütün menkul ve gayrimenkullerle ilgili tek bir liste gelmemiş. Oysa bu tam listeyi öğrenmek kamuoyunun da hakkıdır. Tam listeyi ne İzmir Kamuoyu biliyor ne de İzmir Büyükşehir Belediyesi biliyor. Tam liste şu anda valilik ve merkezi idare nezdinde gizli. Tek taraflı bir müzakere kesme süreci çok meşru değildir. Aslında  uygulama yasal mı adil mi diye baktığımızda da eğer bize yasal olarak itiraz yolu açıksa ve böyle bir itiraz yolumuz varsa demek ki yasal da değil. Mahkeme eğer vali ya da merkezi idare lehinde karar verirse bu da adil olmayacak ve vicdanları rahatsız edecektir. Bu İzmirlinin hakkıdır ve kamu malı da İzmirlinin malıdır. Belediyeler İzmir 'deki yerel, mahalli, müşterek ve ortak sorunları çözmek için bu sorunlara çözümleri yerelde üretmek için kurulmuş kuruluşlardır. Yereldeki sorunları çözmek için yereldeki gayrimenkullerle ilgili eğer bir söz hakkı varsa bunun Büyükşehir Belediyesi'ne ait olması lazımdır' dedi.

'Arka plandaki özelleştirmeyi görmemiz istenmiyor'

İl Özel İdareleri'nin kapatılmasının yasa ile gerçekleştiğini belirten Tosun, 'İl Özel İdareleri yasal olarak yerel yönetim kuruluşları arasında sayılır ve belediyeden farkı başında merkezden atanan valinin olmasıdır. İl Özel İdaresi'nin kapanması ile birlikte İl Özel İdaresi'nin hizmet alanına giren alanlardaki tüm işleri yapma görevi Büyükşehir Belediyeleri'ne devredildi. Eğer bu görevler devrediliyorsa sadece görevler değil her türlü hakkın ve  menkul ve gayrimenkullerin de İlçe Belediyelerine, İl yada İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne durumlarına ve malların türüne göre devrinin yapılması şarttır. Çünkü İl Özel İdaresi'nin elindeki menkul ve gayrimenkuller bu kente hizmet getirmesi için verilmiştir.  İzmir Büyükşehir Belediyesi' nin hak iddiası daha çok metrekare olarak büyük ölçekli araziler, arsalar ve bunların üzerindeki  binalara ilişkindir. Bunların Maliye Hazinesi'ne devredilmesi  aslında  bu gayrimenkullerin özelleştirilmesi anlamına gelir. Arka planda görmemizi istemedikleri noktalardan biri de budur. Çünkü Maliye Hazinesi'ne devredildikten sonra hazine üzerinden  bunların kimlere satılacağı, üzerinde bunları işleyenlere ve şu anda işletenlere mi devredileceği konusu belirsizdir. Bence İzmirli' nin bu konuda uyarılması ve bu konuda dikkatinin çekilmesi gerekiyor' diye konuştu.

'Trabzon'daki uygulama çifte standarttır'

Yasaya bakıldığı  zaman il özel idarelerinin merkezi idare kuruluşları arasında değil, yerel idare kuruluşları arasında sayıldığını kaydeden Tosun, 'Siz bir yerel yönetim kuruluşunu kapatıyorsanız onun altındaki, üstündeki ya da yanındaki yerel yönetim kuruluşuna her türlü hak ve sorumluluğu devretmeniz  gerekir. Yasal  mantık bunu gerektirir. Bu yüzden mahkemenin alacağı kararın İzmirliler lehinde olmasını umuyoruz. Umarım oturma eylemi yapmaya mecbur kalmayız ve onlarda bizim hakkımızı bize teslim ederler. Ayrıca Trabzon'da farklı bir uygulamanın yapılması çifte standartlı bir uygulamadır. Hukuk'ta çifte standart olmaz. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Büyükşehir Belediyeleri arasında en başarılı belediyelerden biridir. Umarım hukuki süreç adil ve yasalara uygun bir şekilde işler. Biz mahkemelerin siyasi değil adil yargılama yapacağını düşünüyoruz. Bu yüzden mahkemeden çıkacak sonuç mahkemenin siyasi bir yargılama mı yoksa adil bir yargılama mı yaptığı konusunda bize ipucu verecek. Umarım mahkemelerimiz  bu kez bizi yanıltır ve siyasi değil adil bir yargılama süreci gerçekleştirir' şeklinde konuştu.
Editör: Haber Merkezi