Ekranlarda kırmızı bir şerit sürekli yanıp sönüyor. Son dakika! Siirt'in Pervari İlçesi'nde çatışma, 1 asker şehit oldu. Hakkari'de çatışma, 8 asker şehit oldu. Şırnak'ta PKK karakola saldırdı, 7 asker şehit oldu... Kırmızı bir şerit yanıp sönüyor.

Adınızı bilmiyorduk kardeşlerim, ama sizden bahsediyorlardı. Alıp cansız bedeninizi düştüğünüz topraktan, törenle memleketinize yolladılar. Boyası dökülmüş evinizin önünde bir ambulans durdu. Bir asker başı önünde girdi, annenizin hasretle yolunuzu beklediği avludan, 'Oğlunuz...' dedi, 'Oğlunuz...'
Bu kez anneniz düştü, gözyaşları içinde olduğu yere. Babanız, sevdiğiniz, eşiniz, kardeşiniz düştü... Adınızla seslendi anneleriniz sonra, 'Muradım gitme' dedi, 'Halidim', 'Ahmedim beni bırakıp gitme...' Bayrağa sarılmış bir tabut içinde getirdiler sizi canım kardeşim, hasretini çektiğiniz memlekete, evinize.
Yanıp sönen kırmızı şeritler hiç eksik olmuyor ekranlardan. Son dakikalarla geçiyor günlerimiz. Her gün acı haberlerinizi alıyoruz kardeşlerim, kiminiz nişanlı, kiminiz evli. Kederle okuyoruz yarım kalan hikâyelerinizi...

Sonra, bir avuç serin toprak atıyoruz üstünüze, bir dua okuyoruz ardınızdan. Öldüğünüzle gurur duymamız gerektiğini söylüyor biri, bir diğeri adınızın sonsuza kadar yaşayacağını.
Gel gör ki haftasına varmadan, en yakınlarınızdan başka herkes unutuyor sizi kardeşlerim, hatıranıza saygı bile duymuyorlar. Haftasına bile varmıyor hatta.
İki gün önce Sözcü'de Saygı Öztürk yazdı. Şehit Piyade Uzman Çavuş Halil Şıltak'ı daha mezara koyarken unuttular, saygısızlık ettiler.
Eşi, onu kaybetmenin acısına dayanamayıp fenalaşınca hastanede kontrol altına alınmış bu yüzden cenaze törenine dahi katılamamıştı. Ayakta durmakta güçlük çeken annesi gözyaşları içinde tabutuna kapanarak; 'Senin yerine ben öleydim yavrum. 7 aydır kızını görmedin, daha sana baba diyemedi, bayramda gelecektin ama gelemedin, ben nasıl dayanabilirim bu acıya, seni bu halde mi görecektim' diye Kürtçe ağıt yaktı. 9 aylık kızı Işıl ise annesi hastanede olduğu için yakınlarının kucağında izledi yaşananları. 
Ayıp ettiler sana canım kardeşim çok ayıp. Sen 9 aylık kızını, eşini ardında bırakıp bu vatan için sıcak soğuk demeden nöbet tutarken, bürokratlar sıcakta beklemesin diye mezarına toprağı kepçe ile döktüler. Sen mezara konulurken bir ağacın gölgesinde beklediler can kardeşim. 

Bir insan kepçe ile gömülür mü diyeceksiniz? Gömdüler. Annesinin, gözleri önünde kepçeyle doldurdular şehidin mezarını, sırf bürokratlar güneşte yanmasın diye, bir ananın yanmış yüreğini daha da yaktılar.
Şimdi kaç kepçe toprak yeter şu çürüyen neslimizi gömmeye?
Yazıklar olsun size emi, yazıklar olsun bize!..