"AKP'li Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan'ın yeğeni belediyede özel kalem müdürüyken, AKP'li Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen'in yeğeni belediyeden üç ayrı görevden üç ayrı maaş alıyorken, AKP'li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş belediyeye ait tüm şirketlerde başkan ve hepsinden huzur hakkı alıyorken, en önemlisi hazinenin başında damat var iken CHP'ye mi saldırılır?" diye yakınan belediye başkanı, evet en çok da CHP'ye saldırılır. Tabi kusursuz bir yönetim arayan vicdanların, denetim hususunda baskı unsuru olması saldırı sayılırsa.

AKP'ye bir yazarken CHP'ye on yazıyor olmamız, halkın size olan inancından. Hata yapma lüksünüz yok. Bir devrin kapanacağına inanan insanlar sizden kusursuz yönetim bekliyor. Tüm imkânsızlıklara rağmen belediyelerin borçlarını kapatmalı, sosyal belediyecilik anlayışını sokaklara yansıtmalı, işçilerin hakkını korumalı ve tüm siyasi baskılara rağmen dik durmalısınız. Kolay değil ama sizleri kimse zorla aday yapmadı. Ya tarihte kötü bir anı olarak yer alacak, ya da tarih yazacaksınız. O yüzden sizleri yazanlara değil, halkın umuduna zarar verenlere yakınınız!

İki güzel haber

Güzel haber duymayalı çok olmuştu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay DİSK ile masaya oturdu. Büyükşehir, İZENERJİ'de çalışan 5 bin 80 işçinin maaşını 2 bin 600 liradan, 3 bin 600 liraya çıkardı. Karşıyaka Belediyesi ise 600 çalışanına ortalama yüzde 35 zam yaptı ve en düşük maaş 3 bin 250 lira oldu. Diğer belediye başkanlarına örnek olmasını dilediğimiz iki başkana ve onların yanında duran, destekleyen, denetleyen parti örgütlerine, doğal güzelliklerimiz talan edilirken, ekonomimiz darmadağın olmuşken, adalete, kolluk kuvvetlerine, eğitime ve geleceğe güven kalmamışken bize güzel haberler verdiğiniz ve yazdırdığınız için teşekkür ederiz.

Bak sen şu ÖSYM'ye!

Ölçme, seçme ve yerleştirme merkezi. Neyi ölçtüğü, kimi seçtiği ve kimleri nereye yerleştirdiği muamma olan bu kurumun işleyişinden, sınav sorularının dağıtılmasından filan bahsetmeyeceğim. Bugünlerde gündemi az da olsa meşgul eden soru önergesi ve alınan cevap kafama takılıverdi. ÖSYM "kâr" ediyormuş. Son 4 yılda vergi adı altında Maliye Bakanlığı'na 377 milyon lira aktarmış. Milli Eğitim Bakanımız ise bunun kâr olmadığını, gelir fazlası olduğunu beyan etmiş. Peki, öyle olsun. Gelir fazlası diyelim. Bakanımız devam etmiş, 4 yıldır da zam yapılmıyor, haberiniz olsun demiş. Bu ne büyük ihsan! Devletimizin bir kurumunun kâr etmesi güzel bir şey. En azından bir tanesinin kâr ettiğini biliyoruz fena mı? Lakin hesaplama yapınca biraz canım sıkıldı.

Malum, sınav sistemimiz durmadan değiştiğinden, eğer sizi ilgilendirmiyorsa takip etme şansınız yok gibi. Şimdiki çocuklar sadece gireceği sınavın parasını ödüyorlar. Bunlar da üçe ayrılıyor:

1- Temel Yeterlilik Sınavı
2- Alan Yeterlilik Sınavı
3- Yabancı Dil Testi

Yani alicenap hükümmetimiz demiş ki "Sınava girmeyecek çocuk neden fazladan para versin." Benim gibi hasetler de diyorlar ki "Yahu eskisi gibi tek sınav yap, çocuk neden tüm sınavlara para ödesin." Hatta daha ileri gidip "Sınavlar ücretsiz olsun" diyerek ukalalık sınırını aşan hasetler de var. Hiç, hasetlik işte!
 

Siz bu hasetlere takılmayın sayın bakanım. TYT sınavı 50 lira. 125 bin çocuk bu sınavın parasını ödeyip, girmeye bile tenezzül etmemiş. Direkt kâr veya sizin deyiminizle direkt gelir fazlası. AYT sınavı için 100 lira verip girmeyen 143 bin çocuk var daha ne olsun? Daha da enterasanı TYT sınavına girip 180 barajını 1 milyon 115 bin çocuğun aşamamış olması. AYT'de ise bu rakam 1 milyon 396 bin çocuk!
 

Bakın sayın bakan! Kâr değil, gelir fazlası demişsiniz. Ben de diyorum ki, bu çocuklara kaliteli eğitim verilmesini sağlamak sizin ve beraber çalıştığınız hükümetin görevi. Bu çocukların sınav kazanmasını geçtim. Sizler onlara barajı aşmalarına yetecek kadar bile eğitim vermiyorsunuz! Verdiğiniz kötü eğitim yüzünden, asla bir üniversite kazanamayacak olan bu çocukların gireceği sınavdan para almak, dediğiniz gibi gelir fazlası değil, en kibar tarifle "HARAMDIR." Bu günah da sizin ve birlikte çalıştığınız hükümetindir.