Aydın'da jeotermal enerjide kullanılan su ve buharın kontrolsüz bir biçimde doğaya salınması çok hassas bir ürün olan incir başta olmak üzere tüm tarım sektörünü, yani hem doğayı, hem de ekonomiyi vuruyor. Sadece bu kadar mı? Kontrolsüz salınan buhar, akciğer rahatsızlıkları başta olmak üzere önemli sağlık sorunlarına davetiye çıkarıyor. Hatta buhar yoğun bölgelerde zehirlenmeler yaşanıyor.
Kaz Dağları'nda yapılmak istenen altın madeni bir başka büyük çevre felaketine davetiye çıkarıyor. Madenin Çanakkale'nin tek su kaynağı olan Atikhisar Barajı su toplama havzasında yapılacak olması yurttaşların duyarlılık düzeyini daha da arttırıyor. Çevreciler Kaz Dağları'nı kurtarmak adına nöbet tutuyorlar. Bölgede maden arama faaliyetleri için 195 bin ağacın kesilmesi hepimizi derinden yaraladı.
Salda Gölü beyaz kumu ve turkuaz rengi suyu ile büyük bir doğal güzellik. Dünya'da Mars yüzey özelliklerini taşıyan iki yerden biri. Üstüne üstlük dünyanın üçüncü en derin gölü. Gölün yapısındaki mineraller de birçok cilt hastalığına iyi geliyor. Salda, Burdur'un şirin ilçesi Yeşilova'ya da hayat katıyor. Ancak bu doğallık, turizme açma adı altında talan mı edilecek sorusu akla geliyor. Millet Bahçesi adı altında yapılaşmanın yaşanacağına dair endişe sadece Burdurluları değil, Salda'nın güzelliklerini bir kez de olsa gören her yurttaşı tepkiye itiyor.
Son olarak Şirince de bir olası doğa felaketi ile gündemde. Şirince ile Belevi arasındaki 297 hektarlık alana mermer ocağı kurulmak isteniyor. Selçuk Belediyesi'nin öncülüğünde sivil toplum örgütleri ve yurttaşların gayretiyle oluşan tepki neticesinde "şimdilik" mermer ocağından vazgeçilmiş gibi. Ancak tehlike geçmiş değil...