7 ilden 8 fidanı toprağa verdik.
Yaşar, Ali, Cahit, İsa, Umut, Yasin, Mustafa, Samet.
Şehitlerimiz bunlar.
Kimbilir şimdiye kadar kaç Ali, kaç Yaşar, kaç İsa'yı, kaç / diğerlerini / toprağa verdik.
Dün yine 30 yıldır yaptığımızı yineledik.
Ağladık, ağıtlar yaktık, feryat ettik. Kısacası Dağlıca katliamı yüreğimizi yine dağladı.
Ama önceki gün de ağlamıştık, ondan önceki günde.
Siyasi iktidarlar ağlıyor,
Genelkurmay ağlıyor,
Asker ağlıyor,
Ağlayan ağlayana. Herkes ağlıyor.
Ama gerçek olan şehidin anası, babası, eşi, yavrusu, kardeşi, bacısı bir başka yanıyor.
Ülke ağlıyor, millet "birileri birşeyler yapsın" diyor.
Şehit cenazesine katılan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin öylesine protesto ediliyor ki, apar topar oradan uzaklaştırılıyor.
Demek ki, bıçak kemiği kesti.
Nasıl kesmesin?
Bunca şehidin arkasından elle tutulur, gözle görülür ne yapıldı ki?
Teröristlerin ağır silahları o tepelere nasıl çıkarabildikleri anlatılabildi mi?
Saldıranların terörist, savunanların bu ülkenin askeri olduğu izah edilebildi mi?
Her an tetikte olunması gereken bir noktada, 300 PKK'lı elini kolunu sallayarak burunlarının dibine kadar nasıl yaklaşabildi?
Dağdakilerin teker teker adlarının / kod adlarının bilindiği iddia ediliyor. Peki neden bunların imhası için gereken yapılmıyor.
Her terörist saldırıdan sonra Kuzey Irak'a şu kadar kilometre girdik deniliyor. Her katliamdan sonra adres gösterilen Kandil niçin yerle bir edilmiyor.
Soru çok, alınan cevap yok.
Teröristlerin her saldırısından sonra akşam televizyonlarda, gündüz gazetelerde bu vatan için canlarını veren yavrularımızın analarını, babalarını, eşlerini, bebelerini görüyoruz. Onlar da göçüp gidiyorlar yavruları ile birlikte. Canları tabutun içinde, kendileri dışında. Ama onlar acı haberi aldıktan sonra inanın birer yaşayan ölüden farksızlar.
Bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Şehitlerimizin doğumlarından bu yana tüm aile fotoğraflarını gördük mü? Gördük. Komutanları acı haberleri ana'cıklarına verirken feryatlarına şahit olduk mu? Olduk. Kendilerini yerden yere atan kardeşlerini, dalıp giden babaların çaresiz bakışlarını, bayılan eşlerini gördük mü? Gördük.
Bırakın geçmişi, bu son Dağlıca'daki 8 şehidimizde bunları televizyonlarda ve gazetelerde gördük mü? Gördük.
Diyorlar ki;
"Aynı gün 26 terörist öldürüldü."
Ben görmedim.