Bu şehrin havası güzel, denizi güzel , kızları güzel. İzmir'de neden kanser olsun ki insan?

Kontrolsüz çoğalan, anarşist hücreler anormal kitle oluşturur, işte buna  KANSER denir. Kanserin pek çok çeşidi var. Dünyada gelişmiş ülkelerde kanser daha sık görülürken Afrika'da neredeyse kanserden ölen yok. Malum Afrika'da kanser olacak lüksleri yok, açlıktan beslenme yetersizliğinden zaten 30-40 yaşlarında ölüyorlar. Oysa gelişmiş ülkelerde ölüm yaşı ilerlediği için haliyle kanser olma riski de artıyor. Tabii başka etkenler de var. Kentsel yaşam, tütün kullanımı, sanayileşme, sağlıksız beslenme, obesite, kısıtlı fiziksel aktivite, az sayıda ve geç yaşta çocuk sahibi olmak gibi.

Kanser çeşitlerine baktığımızda dünyada ve ülkemizde durum yaklaşık aynı. Kadınlarda en sık meme kanseri görülürken, erkeklerde tütün kullanımına bağlı olarak akciğer kanseri 1. sırada geliyor. İzmir'i mercek altına aldığımızda erkeklerdeki kanserler görülme sıklık sırasına göre: 1. Akciğer, 2. prostat, 3. mesane, 4. kolorektal, 5. mide, 6. larinks kanseri. Yine tütün kullanımı Akciğer kanserini açık ara farkla ilk sıraya taşır. Çok enteresan ki İzmir'de kolonrectum (kalın barsak kanseri) kanserlerinde artış var. Çünkü  bol zeytinyağlı Akdeniz diyetiyle beslenirken, son yıllarda ne yazık ki fazla batılaşıp fastfood tüketen bir şehir olduk. Obesitenin artışı ve diyetimizdeki bu değişiklikler kolorektal kanseri arttırdı. Prostat kanserinin artmış olması ise düşündürücü. Gerçekten arttı mı yoksa artık çok kolay ve ucuz olan kanda PSA (prostata özel antijen) ölçümünün yaygınlaşmasıyla tanı mı daha çok konur oldu?

Gelelim İzmirli kadınlara. İlk sırada tüm dünyada olduğu gibi meme kanseri var. 2. sırada tiroid kanserleri, 3. kolorektal, 4. uterus (rahim), 5. akciğer, 6. mide kanserleri geliyor. 2003'ten beri İzmirli kadınlarda tiroid kanseri çok artmış, bunun da sebebi tanı konulması.

Türkiye'de 11 tane ilde kanser veri toplama merkezi var. Bu illerden biri de İzmir. Yani şehrimizde düzgün ve düzenli kayıt tutuluyor. Bu yüzden İzmirde çok kanser varmış gibi görünüyor, belki diğer şehirlerde de yüksek ama hepsi kayıt edilmediği için göreceli olarak İzmirde kanser artmış izlenimi veriyor. Sadece kayıt tutulması da değil. Şehrimizde sağlık hizmetlerinin artması, bu hizmetlere ulaşabilirliğin kolaylaşması, İzmirlilerin farkındalığının yüksek olması yalancı kanser artışı yaratıyor olabilir.

Diğer yandan İzmir'de kentte yaşam %91, bu da beraberinde hava kirliliği, stres, geç anne olma, Akdeniz diyetinden vazgeçip fastfooda yönelmeyi getiriyor. İzmirde kanser riski arttı mı sorusunu düşündürüyor.

Uzun süren ses kısıklığı ve öksürük, yutma güçlüğü, hazımsızlık, dışkılama ve idrar alışkanlığında değişiklik, beklenmeyen kanama ve akıntı, vücutta ele gelen kitle- şişlik, siğil ve benlerde belirgin değişiklikler, uzun süren yaralar KANSER belirtileri olabilir! Unutmayın.

Sigara içmemek, alkol kullanmamak, fiziksel olarak hareketli olmak, obes olmamak, dengeli – sağlıklı beslenmek, fazla güneşlenmemek, sağlıklı cinsel davranışta bulunmakla KANSERe karşı bilinçli olalım. Biz İzmirliyiz, Akdeniz diyetinden vazgeçmeyelim!

Son olarak;
Bu hafta (1-7 Nisan) kanser haftası, ben de Dokuz Eylül Üniversitesi Onkoloji (kanser) Enstitüsü Prevantif (önleyici) Onkoloji Anabilim Dalının hazırladığı kanser kursuna katıldım. Kurs birinci basamak hekimlerine yani aile hekimlerine yönelikti. 2 gün boyunca birbirinden kıymetli hocalar kanserin tanı, tedavi ve önlenmesine yönelik yeni bilgileri aktardı bize. Bu kursu düzenleyen enstitü başkan yardımcısı Prof. Dr. Hülya Ellidokuz'a ve ekibine , tüm hocalarıma teşekkür ederiz. Ayrıca enstitünün başkanı olan radyasyon onkoloğu çok kıymetli hocam Prof. Dr. Münir Kınay'ın son kongresiydi çünkü emekliye ayrılıyor. Münir hocama da hayatının yeni sayfasında mutluluklar diliyorum.

Sağlıkla kalın.