Bahane bulmak; bir duygu, düşünce ya da davranışın gerçek halinin tam olarak görülemeyip kişiye uygun gelen, etrafça da kabul görebilir başka açıklamalarla dile getirilmesidir. Bu şekilde kişi haklı olmadığı durumlarda, kendini haklı gibi hissetmeyi ve davranışının sonuçlarından huzurlu olmayı amaçlayan bir düşünce içindedir. Böylece hata ve eksiklerini kapatmaya çalışır. Aslında bu bir kaçıştır ve bir gün adasına sığınmaktır.

Bir gün adası! İnsanların başarıya ulaşmasını engelleyen en önemli güçlerden birisi, şu anki bulundukları konuma bakış açılarıdır.

Yemeğimi yiyeyim, başlarım.
Tırnaklarımı keseyim, başlarım.
Arkadaşımla sohbet ettikten sonra başlarım.
Bir telefon edeyim, başlarım.
Biraz televizyon seyredeyim, başlarım.

Bu bahanelerle biraz zor başlarsınız. Birinin elinizden tutup götürmesini mi bekliyorsunuz?

Bahaneler uydurarak sadece ama sadece kendinize zarar veririsiniz ve zaman kaybedersiniz. Bahaneler üreterek, kendinizden kaçarak ve sorumluluklarınızı yerine getirmek yerine başkalarına veya başka nedenlere dayanarak kaçış yollarına sığınmak sizleri hiçbir hedefe götürmez. Aksine hedefinizden uzaklaştırır. Sınava giden yolda bir mucize beklemek anlamsızdır. Anlamlı olan tek şey bu bahanelerden kurtulmak ve çalışmaya başlamaktır.

Ailemiz çok fakir, ben üniversiteyi asla kazanamam.
Ben bu köyde doğdum gidebileceğim hiçbir yer yok.
Çok okuyunca gözlerim ağrıyor.
Fizik dersi çok zor.
Ezberlemeyi beceremiyorum.
Aklımda hiçbir şey kalmıyor.

Aslında bir hastalıktır bahaneler uydurmak / bir gün adasına kaçmak. Sizi ve kaderinizi etkiler, kontrol altına alır. Bahaneler uydurmaktan derhal kurtulmalısınız. Ne mi yapmalısınız? Hemen söyleyeyim:

Akıllı ve ulaşılabilir bir hedef belirleyin.
Karar verin ve kararlı olun.
Kendinize ve başaracağınıza inanın.
Vazgeçmeyin.
İç disiplin sahibi olun ve HAYIR demeyi öğrenin.

Bir başarı hikayesi

Kral maiyetini önemli bir görev için sınamak istemiş. Birçok güçlü ve akıllı adam etrafına toplanmış. Kral onları bugüne kadar görüp görecekleri en kocaman kapının önüne getirerek şöyle söylemiş: Siz akıllı insanlar, benim bir sorunum var ve hanginizin bunu çözebileceğini görmek istiyorum.

Burada krallığımdaki en büyük ve en ağır kapıyı görüyorsunuz. Hanginiz bunu açabilirsiniz?"

Saray mensuplarından bazıları açamayız der gibi başlarını sallamış. Diğerleri, çevresindekilere göre daha akıllı sayılanlar, kapıyı daha yakından incelemiş; fakat onlar da açamayacaklarını kabul etmişler. Bu akıllı insanlar böyle söyleyince saraylılar, sorunun çözülemeyecek kadar zor olduğunda fikir birliğine varmışlar.

Sadece bir vezir kapının yanına giderek onu şöyle bir gözden geçirmiş ve elleriyle yoklamış, açmak için çeşitli yolları denemiş, en sonunda kuvvetle yüklendiğinde ağır kapı açılmış. Meğer kapı zaten tam kapalı değilmiş ve açmak için deneme isteği ve yüreklilikle davranma cesaretinden başka bir şey gerekmiyormuş.

Kral vezire şöyle demiş: Sadece gördüğün ve işittiğine bağlı kalmadan, kendi gücünü devreye soktuğun ve denemeyi göze aldığın için saraydaki görevi sen alacaksın.

Karar verin, korkmayın, diğerleri yapamayın, ben nasıl yapacağım diye bahane uydurmayın, deneyin, çalışın ve başarın.