"Yaz gelmek bilmedi bu sene" derken son bir haftadır Ege ve Marmara bölgesindeki Çöl havası maffetti herkesi. İnsan vücudu 36-36,5 derece,  ideal oda sıcaklığı da 21-24 derecedir. Gel gör ki hava 35-40 derece arasında değişiyor. Eh bu durumda da vücudumuz adaptasyon (uyum) sorunu yaşıyor.

Her yaş grubu için aşırı sıcaklar teklikeli. Bebeklerde emmeye isteksizlikten, pişikten (sıcağa bağlı döküntüler) tutun ciddi beyin hasarına hatta ölüme kadar varabilen sonuçlar doğurur. Çocuklarda fazla güneşte oynamaktan güneş çarpması yine su eksikliğine bağlı şikayetler görülür. Yetişkinlerde kan basıncı (tansiyon) yükselmesi, kalp krizi, sıcak çarpmasından dolayı baygınlık hissi- bulantı- kusma, inme (felç) meydana gelir. Hava sıcaklığının artmasıyla bazı nörolojik hastaların sıklığında da  artış  olur. Örneğin MS (multiple skleroz), epilepsi, migren atakları sıklaşır. Gebelerde de tansiyon düşmesi, kas krampları, baygınlık gibi kendini gösterir. Ama herkesteki ortak sorun vücudun SIVI kaybetmesi.

İnsan vücudunun yaklaşık  % 70'i sıvı. Bunun da bir kısmı damar içindeki sıvı (kan), büyük bir kısmı da damar dışındaki sıvı (organlardaki, hücreler arasındaki sıvılar). Tüm hekimlerin  hemfikir olduğu nokta ise suyun yaşam kaynağı olduğu. Su vücudumuzdaki sistemlerin işlemesi için mutlaka gerekli. Özellikle bu sıcak yaz günlerinde günde en az 2,5-3 litre su tüketmek lazım, tabii böbrek hastalarında , diyaliz hastalarında bu miktarı doktoru belirler.

Günlük hayattaki nefes verme, terleme, idrar ve dışkılama gibi yollarla sıvı kaybederiz. Hücre dışındaki sıvının normalden azalması yani vücudun düzgün çalışabilmesi için gerekli olan sıvı miktarının olmamasına dehidratasyon denir. İshal nedeniyle bağırsaklardan, böbrek problemleri nedenileye idrarla, yanıkla ciltten fazla sıvı kaybı ya da yetersiz sıvı alımı sonucu dehidratasyon gelişir. Bu da ciltte kuruma, kalp atımının hızlanması (taşikardi), kan basıncının düşmesi (düşük tansiyon), gözlerin çökmesi ve şok tablosuna neden olur. Tedavi gerektirir çünkü  hayatı tehtid eder!

Ramazan ayının yaza denk gelmesiyle 16 saat susuz geçen sıcak saatler, oruç tutanlar için oldukça zorlayıcı. Bedeniniz mevsim normallerinden yüksek seyreden bu çöl sıcağıyla cebelleşirken bir de susuzluk eklenmesi pek çok rahatsızlık için davetiye niteliğinde! Bu yüzden mutlaka iftardan süfüre kadar ki sürede gün boyu almanız gereken su miktarını temin edin. Karpuz, kavun, çorba gibi sulu gıdalar tüketin. Öğlen civciv sıcağında dolaşmayın. Su damacanası bu yaz en iyi dostunuz olsun!

Sağlıkla kalın.

Not: Hayırlı Ramazanlar.