Hegemonya kurmak buna denir işte.
Ablukaya almak buna denir.
Her yeri, her alanı, her düşünceyi AKP'lileştirmek.
İtiraz edeni, 'hayır' diyeni, sorgulayanı sindirmek.
Ege Üniversitesi'nden (EÜ) söz ediyorum.
Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Nilgün Toker'in başına gelenlerden.
***
Geçen hafta, 27 Kasım 2012 Salı günü, bir grup muhalif, sol eğilimli, sosyalist öğrenci EÜ yerleşkesinde gözaltına alınır.
"Neden" diye sormayın; 2012 Türkiye'sinde göz altına alınmak için bir nedene ihtiyaç yok. Muhalif olmak, AKP'nin dümen suyuna girmemek, iktidarın çelişkilerini yüksek sesle söylemek yeterlidir yargıç karşısına çıkarılmak için.
Prof. Nilgün Toker de, sorumlu bir öğretim üyesi refleksiyle kendini binadan dışarı atar ve polislere öğrencilerini niçin göz altına aldıklarını sorar.
Sen misin soran!
Sen misin İmamın Ordusu'nu sorgulayan!
Sen misin muhalif öğrenciye sahip çıkan!
Hakaretler, aşağılamalar, tehditler...
"Hem devletten para alıyorsun, hem bölücülere sahip çıkıyorsun!", "Sen ne biçim profesörsün!", "Gerekirse seni de alırız, ama şimdi almak istemiyoruz, istediğimiz zaman geliriz!"
Prof. Nilgün Toker neye uğradığını şaşırır.
Felsefe Bölümü asistanlarından Eren Özel de, tam göz altına alınacakken, yakayı zor kurtarır.
***
EÜ öğretim üyelerinin bir bölümüyle görüştüm iki gün önce.
Yerleşkedeki polis ablukasından şikayetçiler.
Polislerin güvenlik için değil, muhalif öğrencilere gözdağı vermek için geldiklerini söylüyorlar.
Prof. Nilgün Toker, "Polis, muhalif öğrenci avında. İzliyor, gözlüyor, gerekirse fişliyor; her yeri AKP'lileştirmek istiyorlar" diyor.
Okuldaki bir çok akdemisyenin üye olduğu Eğitim Sen de durumdan şikayetçi. Eğitim Sen İzmir 3 Nolu Şube Başkanı Gıyasettin Yasa da, muhalif öğrenci ve akademisyenlere yönelik taciz, sataşma, tehditlerden usandıklarını söylüyor.
***
AKP iktidarının, 4+4+4'lerin, üniversitelerin medreseleştirilmesinin gayesini biliyoruz artık.
Dindar, kindar ve itaatkar nesiller yetiştirmek!
Padişah efendimize biat etmiş, itirazsız, sorgusuz kuşaklar büyütmek.
Bu uğurda her türlü şiddeti uygulamaktan kaçınmıyorlar.
Şiddet yalnızca fiziksel değil.
İdeolojik şiddet var, psikolojik şiddet var, ekonomik şiddet var.
2012 Türkiye'sinde ise hepsinden mevcut.
Çeşit çeşit, türlü türlü... Seç, beğen, al!
***
Laf buraya kadar gelmişken, bir de kitap önereyim.
Bugünlerde elimden düşmüyor.
Yalnız kitapçılara sormayın, baskısı yok, sahaflarda bulabilirsiniz: 13 yazarlı bir kitap bu. 1989'da Ayrıntı Yayınları'nca basılmış "Antropolojik Açıdan Şiddet" adlı yapıt. Örtülü-örtüsüz, gizli-açık her türlü şiddeti enine boyuna inceleyen bir kitap.
Bir okudum ki, şaşakaldım!