"Ana akım" denilen, çok satan, yaygın olarak bilinen gazeteleri izliyor musunuz?
İzliyorsanız, keyfiniz yerindedir muhtemelen.
Moraliniz düzgündür.
İçiniz ferahlıyor, geleceğe dair iyimserlikle doluyordur yüreğiniz.
Çünkü o gazetelere göre...
Ekonominiz tıkırında, ülkenin geleceği garanti altındadır.
Müreffehsinizdir, mutlusunuzdur.
Çünkü "Büyük Usta" ustalık döneminin bütün maharetlerini icra ediyordur. Elindeki sihirli değnekle, ülkeyi cennete çevirivermiştir.
Her şey yolundadır.
Yollarıyla, altyapılarıyla, tesisleriyle, eğitimiyle, sağlığıyla bir dünya ülkesidir Türkiye.
İşsizlik bitmiştir. Kahvehaneler boşalmış, tüm işsizler işbaşı yapmıştır.
Mağazaların önünde uzayıp giden kuyruklar herkesin yüzünü güldürmüştür.
İşsiz nüfus kalmadığı için başka ülkelerden işçiler çağrılmıştır.
Memlekete katma değer üstüne katma değer kazandırılmıştır.
Bu zenginlik sayesinde herkesin yüzü gülüyordur, keyifler kekadır.
Allah bin kere razı olsundur Büyük Usta'dan!
Evet... her gün "yandaş" ve de "candaş" bu gazeteleri okuyorsanız ve hiç de sokağa çıkmıyorsanız eğer...
Bu illüzyona inanırdınız.
Bu bir illüzyondur.
Yanılsamadır.
Abra kadabradır.

***

Peki bu gazeteleri yönetenler inanıyorlar mı acaba yazıp çizdiklerine!
Görmüyorlar mı sokakları?
"Devren satılık", "devren kiralık" ilanlarıyla dolu vitrinleri?
Sigorta primini ödeyemeyen, işçisinin haftalıklarını veremeyen, kirasını yatıramayan işletmeleri?
Yeşil kartlı sayısının her gün arttığı ülkede, bu manşetleri atmaya utanmıyorlar mı?
Mahkemelerdeki icra, iflas davalarındaki artıştan haberler yok mu?
Kirasını ödeyemeyen kiracılar için açılan tahliye davalarının, son iki yıldaki rakamlarını hiç araştırdılar mı?
Cinnet getirenler, intihara sürüklenenler, cinayetler, aile faciaları, ölümler, öldürümler...
Yoksulluk, yolsuzluk...
Medreseleşen üniversiteler, tekkeleşen liseler...
Nasıl atıyorlar o manşetleri?

***

"Büyük Usta" büyüsü müdür bu acaba?
Nedir gazeteci arkadaşları bu kadar büyüleyen?
Milletvekili mi olmak istiyorlar, ihale mi almak istiyorlar, güce mi tapıyorlar, yoksa başka bir hesap mıdır söz konusu olan?
Merak ediyorum.
Bilemiyorum.

***

Duymuyorlar mı?
Fabrikadaki, tarladaki, çarşı pazardaki, banka kuyruklarındaki, mahkeme koridorlarındaki çığlıkları duymuyorlar mı?
Tablo böyleyken, AKP'li vekiller ağızlarını her açışlarında mangalda kül bırakmıyorlar. Neler neler yaptıklarını, ne hizmetler getirdiklerini ballandıra ballandıra anlatmaktan en küçük bir utanç duymuyorlar.
Hadi onlar iktidar partisi milletvekili diyelim.
Ya gazeteler?
Gazeteciler?
Onlar "gerçeğin" peşinde değillerse eğer...
Neyin peşindeler peki?
Neyin peşinde?