Ekümenopolis'i seyrettiniz mi?
Hani şu "Ucu Olmayan Şehir" alt başlığıyla gösterime giren ve İstanbul'un üzerine kara bir bulut gibi çöken neoliberal dönüşümü anlatan belgesel film.
Bir kara anlatı.
Bir trajedi.
İstanbul'un nasıl sadece tüketime, büyümeye ve rant alanları yaratmaya odaklı bir cehennem haline getirildiğini anlatan film.
Bir yıkım filmi.
İstanbul'da gösterildiği için biz Egeliler seyredemedik. Ama hakkında o kadar çok yazı, değerlendirme, eleştiri, söyleşi okuduk ki, seyretmiş kadar olduk.
Ekümenopolis, Yunan şehir plancısı Constantinos Doxiadis tarafından ortaya atılan ve gelecekte bütün şehirlerin birleşip tek bir mega şehir oluşacağını ifade eden bir kavram.
Tüm şehirler birleşip tek bir şehir olacak.
Kimliksiz.
Kişiliksiz.
Tarihsiz.
Harabesiz.
Köksüz şehirler!
***
Hiç üzülmeyin Ekümenopolis'i seyredemedik diye. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, kafaya koymuş: İzmir'de, İzmirlilere bir Ekümenopolis filmi çektirecek.
Üç gün önce Haber Ekspres'in manşetindeydi: "İzmir'i, ikinci İstanbul yapacağız" buyurmuş. Bilinçaltında şu var: Yüzde 51 oy aldık, her istediğimizi yaparız!
Yapamazsınız.
Yok böyle bir hakkınız.
İzmir'i İstanbul'a benzetemezsiniz.
Muğla'yı İzmir'e benzetemezsiniz.
Balıkesir'i Bursa'ya benzetemezsiniz.
Şehirlerimizi kimliksizliğe, kişiliksizliğe, tarihsizliğe, köksüzlüğe, etiksizliğe ve estetiksizliğe mahkum edemezsiniz!
Çünkü böyle bir hakkınız yok.
Hedefleri belli: İzmir'i, İzmir'deki işbirlikçileriyle birlikte çok uluslu tekellerin çıkarlarına açmak. Para babalarının kar hırsına kurban etmek. İstanbul'da tükenen rant alanlarını İzmir'de aramak!
Bu korkunç planın parolası ise: İzmir'i marka şehir yapmak!
Bu ne demek bilir misiniz?
İzmir'i bir ticaret nesnesi haline getirmek. İzmir'i pazarlamak. İzmir'i paraya tahvil etmek.
İzmirliler'i ise "İzmir'de yaşamaktan mutluluk duyan" yurttaşlar olmaktan çıkarıp "İzmir" adlı markanın "tüketicisi" ve "müşterisi" yapmak!
İstedikleri...
Ulaşım değil rant projesi.
Konut değil emlak projesi.
Eğitim değil paralı okul projesi.
Sağlık değil paralı hastane projesi.
İhtiyaçları gidermek değil AVM'lerle aptallaştırma projesi.

Beyinlerinin alt kıvrımlarında yatan hedef bu.
Bu plan, neoliberal plandır.
Kapitalizmin "vahşi" planı.
***
Bakan Bey, "İzmir'in 14 yılı boşa gitti" derken, bir gerçeği daha itiraf ediyor.
Burhan Özfatura dönemini "boşa giden yıllar" kategorisinden özenle ayırıyor.
Biliyor ki, Özfatura dönemi, kendi zihniyetlerinin öncü dönemidir.
İzmir'i ve İzmirlileri otoyol marifetiyle "denizsiz", "martısız," "vapursuz", "doğasız" bırakma dönemidir.
1999'da başlayan Piriştina dönemiyse İzmir'in neoliberal, vahşi, ranta dayalı yıkımını durdurma ve geriletme dönemidir.
Tüm bunların fazlasıyla farkında Sayın Bakan. 
O yüzdendir "14 yıl" vurgusu.
***
İzmir'i "ucu olmayan şehir" yapacaklar: AVM'lerle, rezidanslarla ve otoyollarla donatılmış, kimliğini ve kişiliğini yitirmiş ikinci bir İstanbul'dur hedefleri.
İstanbul'un kaosunu İzmir'e taşımaktır amaçları.
Bu hain plana "dur" demek İzmirlilerin hem görevi, hem sorumluluğudur.
İzmir direnmelidir.
Çünkü İzmir, sermaye tekellerine ve para babalarına bırakılmayacak kadar güzeldir.
Yandaşa, liboşa ve yobaza bırakılmayacak kadar köklüdür.
***
Binali Yıldırım'a "İzmir" konulu bir Ekümenopolis filmi çektirmeyin İzmirliler.
İzin vermeyin buna.
Körfezin, martıların, faytonların, imbatın hatırına...
Agora'nın, varyantın, merdivenli yokuşların, dalga seslerinin, pelikanların hatırına...
Bir de Erdoğan Çokduru'nun şu şiiri hatırına:
"Güzelyalı'dan bir okaliptus / Vurulmuş Karşıyaka'dan bir palmiyeye / Gelgelelim arada koskoca deniz / Ah palmiye, ah okaliptus..."

 
[email protected]