Hain bir saldırı haberine uyandık geçen sabah. İzmir'de alışık olmadığımız bir ölüm şekli terör! İzmir'de de elbet insanlar ölür, kanser olur ölür, trafik kazasından ölür, güneş çarpar ölür ama terörden ölmez derdik hep. Kulaklarımıza inanamadık inanmak istemedik Foça'dan gelen şehit ve yaralı haberlerine. Lakin çok kısa sürede İzmirliler kendini toparladı ve büyük bir vatanseverlik örneği göstererek Ege Üniversitesine yaralı askerlerimize kan vermeye koştu. Kan grubunun önemi yoktu amaç yiğitlerimize vefa borcumuzu yerine getirmekti.

Peki kan grupları nedir? Klasik bilgi "O" genel verici "AB" genel alıcı mı? Kimler kan verir? Bir kişiden ne kadar kan alınır? Ne aralıklarla kan verilmeli? Bu soruların cevaplarını bilen de bilmeyen de koştu hastaneye İzmir'de.

İlk kez 19. yüzyıl sonlarında hayvanlar üzerinde kan nakli deneyleri yapıldı. 1901'de Karl Landsteiner A,B, ve C diye 3 kan grubu buldu. Öğrencileri ise geniş kapsamlı araştırma yapınca 1 yıl sonra 1902'de şuanki haliyle olan A,B,O ve AB gruplarını tanımladı. 1939'da da bir maymunda var olduğu için onun adıyla anılan Rhesus (Rh faktörü) faktörü ilave edildi. Böylece ortaya 8 tane kan grubu çıkmış oldu.

Basitçe anlatırsam; kanınızdaki kırmızı kan hücrenizin üzerinde (eritrosit=alyuvar) A proteini varsa kanınız A grubu, B proteini varsa B grubu, her iki proteinden de mevcutsa AB grubu,  hiçbiri yoksa O grubu kana sahipsiniz. Bu proteinlere biz aglütinojen deriz ve farklı bir kan grubundan protein gelirse onu parçalayacak olan koruyucuya da aglütinin adı veririz.

İşte kan grubu tayini yapılırken de bu proteinlere bakılır. Örneğin benim kan grubum A Rh +. Yani benim alyuvarlarımda A aglütinojeni ve plazmamda (kanın sıvı kısmı) tam tersi B aglütinini taşıyorum. Rhesus faktörü de kanımda var. Bu proteinlere sahip olmam ise bana annem ve babamdan miras. Eşimin kan grubu B Rh+. Büyük oğlum Burak'ın A Rh- küçük oğlum Emir'in AB Rh +. Gördüğünüz gibi  genetik yoluyla çocuklarımıza aktarıyoruz. Baskın (dominant) ya da resesif (çekingen) oluşu Mendelsen kanunuyla açıklanır ve gebe kadının bebeğiyle kan uyuşmazlıklarında önem arz eder.

Diyelim ki yanlışlıkla bana eşimin kanı verilirse ne olur? Eşimdeki B proteinleri benim antikorlarımla birleşir ve kan hücrelerimi parçalar. Sonuçta yüksek ateş, titreme, cilt kuruluğu, solunum yetmezliği, böbrek bozukluklar, şok ve ölüm gercekleşir. O yüzden herkese kendi kan grubunu vermek gerek!

Eskiden kan alındığı gibi tamamı verilirdi. Buna tam kan denir. Kan bağışlıyan kişiden 1 ünite yani 500 cc tam kan alınır. Alınan kan önce parçalara ayrıştırılır. Eritrosit süspansiyonu, trombosit süspansiyonu (kan pulcukları), plasma diye ayrılır ve kişiye ne lazımsa o verilir.

Eğer çok zor şartlar altındaysanız (savaş,afet dönemi gibi) aynı kan grubundan bulamıyorsanız , O Rh (-) eritrosit süspansiyonu olarak kan alabilirsiniz. Bu yüzden O grubuna genel verici denir, çünkü hiç protein içermez ve bu ciddi rahatsızlıklara neden olmaz. Tam tersi AB grubu da başka kan grubundan birinin kanını alabilir. O yüzden genel alıcıdır.

18-65 yaş arası, 50 kilogramın üzerindeki, sağlıklı, Hemoglobin değeri kadında 12,5 erkekte 13,5 üstünde olan, tansiyonu normal sınırlarda olan, AIDS - Hepatit C – Hepatit B – Sfiliz (frengi) testi temiz çıkan herkes kan verebilir. Kanser hastasıysanız, bulaşıcı bir hastalığınız varsa, bağışıklık sisteminiz baskılanmışsa kan veremezsiniz. 

Erkekler en sık 2 ayda 1 kere, kadınlar en sık 3 ayda bir yani yılda yaklaşık 4 kere kan verebilir. Önemli olan bilinçli ve duyarlı olmak. Kan bağışı yaparken formları dürüstçe doldurmak ve kriterlere uyuyorsanız düzenli olarak en azından yılda 1 kere kan bağışlamak!

Şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine sabır ve yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Sağlıkla kalın.