Geçtiğimiz gün, ülkemizde ilk kez ve başarıyla gerçekleştirilen çift kol nakli yapılan hasta vefat etti. Ölüm sebebi olarak idrar yolundaki mantar enfeksiyonu denildi. Bitki desen değil, hayvan desen değil! Peki neymiş şu mantar ?

Biri pazardan, marketten aldığımız, bazılarının topladığı ve zehirli mi acaba dediği, lezzetli mantar. Diğeri ise maya ve küf diye ikiye ayrılan, vücudumuzda hastalıklara ya da kozmetik sorunlara sebep olabilen mantar. Aslında pek çok zararlı etkilerinin yanında bazı besinlerin üretimine katkı sağlayıp (ekmek, şarap...), antibiyotik etkili madde üretmeleri ile insana yararı da olabilen bir canlı topluluğudur.

Çavdar mahmuzu isimli mantar çavdar ekmeğinden zehirlenmeye, aspergillus saklanan tahılda ürerse aflotoksin üretip karaciğer kanserine sebep olurlar. Mantarlar allerjik tepkileri ve astım ataklarını artırabilir. Yani aldığımız gıdalardan bize bulaşıp, salgıladıkları zehirli  kimyasallarla (toksinlerle) hastalık yaparlar.

Bunların haricinde bir de pek çoğumuzun zaman zaman karşılaştığı yüzeyel mantar enfeksiyonları var ki sadece saç ve deriyi tutar. Bunlar daha masumdur çünkü sadece kozmetik sorunlar oluşturur, vücutta ciddi hastalık yapmaz. Dermatofit denen grup ise tırnak, kıl, saç gibi keratin içeren dokuları tutan mantarlardır.  Kellik yapan (favus), ayak mantarı (tinea pedis), sakal mantarı (tinez barbae), tırnak mantarı (onikomikoz) gibi. Bana en enteresan gelen mantarlardan biri ise Gül Bahçıvanı Hastalığıdır (sporotrikoz). Toprakta, ağaç kabuğu, yosun ve gülde bulunan bu mantar, oluşan bir yaralanma sonrası bulaşır; o bölge su toplar ve ülserleşir. Buradan alınan örnek incelendiğinde kasımpatı şekli görülür. Ne hoş değil mi hasta gülden mantar kapar, doktor mikroskopta kasımpatı görür!

Gelelim esas sıkıntı yaratan sistemik mikozlara. Çok değişik yollarla bulaşabilirler. Kuş dışkısından ya da topraktan rüzgarla yayılıp nefesimizle içimize çektiğimiz mantarlar var ki akciğeri, deriyi, ürogenitalleri (idrar ve üreme organları), gastrointestinal (mide, barsaklar) sistemi, kemiği, sinir sistemini, kemik iliğini bile tutar. Aslında hafif seyreden hastalık, bağışıklık sistemi bozuk kişilerde hayatı tehdit eder. Yine özellikle bağışıklık sisteminde sorun olanlarda; AİDS hastası, kanser tedavisi için kemoterapi görenler, organ nakli sonrası bağışıklık sistemini baskılayıcı (immunsüpresif) ilaç kullananlar, ciddi şeker hastalığı olanlarda fırsatçı mantar enfeksiyonları sık rastlanır. Normalde doğada yaygın bulunan hatta ağzımızda, deri kıvrımlarımızda bulunan fırsatçı mantarlar bu kişilerde ne yazık ki ölüme bile varan sonuçlara neden olur.

Mantar hücresinin duvarında kitin denen bir madde olduğu için antibiyotiklerden etkilenmezler. Bu yüzden tedavi de tamamen mantarların yapısına özgü hazırlanan antifungal yani mantar ilaçları ile yapılır.

Her zaman dediğim gibi temizlik – hijyen koşullarına uymak, mutlaka işin uzmanı doktora danışmak, erken tanı ve erken tedavi çok önemli. Fırsatçılara fırsat vermeyin!

Sağlıkla kalın.