Ölüm geri dönüşümsüz ve ilerleyen bir süreçtir. Nasıl mı? Bedenin canlılığını yitirmesiyle birlikte ölüm sonrası değişiklikler meydana gelir. Cesetlerin su kaybı, kan ve vücut sıvılarında meydana gelen değişiklikler, erken postmortem (ölüm sonrası) değişikliklerdir. Geç postmortem değişiklikler ise saatler içinde Algor mortis (ölü soğuması), Rigor mortis (ölü katılığı), Livor mortis (ölü lekeleri, postmortem hipostaz), günler- haftalar sonra pütrefaksiyon (kokuşma, çürüme), aylar- yıllar sonra da saponifikasyon (sabunlaşma), mumifikasyon (mumyalaşma), maserasyon (salamuralaşma) olarak kendini gösterir. Ölüm nedeni ne olursa olsun yaş, cinsiyet ve diğer faktörlere bağımlı olmaksızın her insanın canlılığını yitiren vücudunda işte bu ortak değişiklikler meydana gelir.

Öğrencilik yıllarımda adli tıp stajında katıldığım otopsilerde; genç-yaşlı, kadın-erkek, saatler ya da aylar önce ölmüş olan cesetlere yapılan işlemleri gördüm. Otopsi nasıl yapılır çok kısa anlatayım. Hekim öncelikle cesedi dıştan inceler, cinsiyeti, fiziksel özellikleri, geçirilmiş operasyon ve kaza izleri not alınır. Ölümün doğasında olan postmortem değişiklikleri gözlemler. Böylece ölüm zamanı da belirlenir. Boyunda boğulma izi, kesilme, ateşli silahla vurulma, darp, tecavüz belirtileri var mı kontrol edilir. Ardından kafatası açılır ve beyin, beyincik gibi kafatasında yer alan organlar çıkartılarak detaylı incelenir, örnek doku parçası alınır kimyasal işlemler için. Sonra göğüs kafesi açılır, kalp akciğer benzer şekilde incelenir, doku örnekleri alınır. Derken karın açılır ve iç organlar tek tek çıkartılır. Tartılır, örnek alınır araştırılır her bir iç organ. Böylelikle zehirlenme, iç kanama, kurşunlanma, ya da hastalıklara bağlı ölüm sebepleri anlaşılır. Doktorlar, insan bedeni canlı da cansız da olsa saygılı davranır. Tüm organlar incelemelerden sonra vücuttaki yerine konulur ve açılan her vücut bölgesi itinayla dikilerek kapatılır.

Yasalarımızda bazı durumlarda aile istemese bile otopsi yapılma mecburiyeti var. Örneğin yangından çıkartılan bir ceset; "Acaba öldürülüp de mi yangın çıkartıldı, yoksa yangında çıkan gazdan mı zehirlenerek öldü?"  şüphesiyle otopsi yapılması gerekli bir durumdur. Yani otopsi, şaibeli yollarla, nedeni bilinmeyen şekilde ölen şahısların cansız bedenlerine ölüm nedenini bulmak amaçlı yapılan işlemdir.

1926 yılında San Remo'da son Osmanlı padişahı Sultan Vahideddin vefat ettiğinde İtalya hükümeti söylentileri önlemek için hemen otopsi yapmış ve ölüm sebebinin kalp krizi olduğunu rapor etmiş. Son günlerde ise efsane başbakan ve cumhurbaşkanlığı görevi sırasında vefat eden Turgut Özal'ın naaşına otopsi yapılması konusu tartışılıyor. Aradan 19 yıl geçmesine rağmen yine de tıbben otopsi yapılabilir. Mezar açma (Exhumation) sonucu çıkarılan cesetlerin adli ölü muayenelerini ve otopsilerini yapmak, cesedin belirtilen kişiye ait olup olmadığını saptamak, cesedin bulunduğu ortamdan toksikolojik (zehirlenmeler) inceleme için örnekler almak hekimin görevidir.

Dönem dönem her ölüye otopsi yapılması düşünülse de pratikte uygulamak oldukça güç. Bu yüzden sadece kanun çerçevesinde yer alan durumlarda otopsi yapılıyor. Aslında kim ve sebep ne olursa olsun tüm cesetlere otopsi yapılabilse; doktor hataları ve ihmalleri azalır, akıllarda yıllar sonra ölümüne dair şüphe çıkması önlenir, hiçbir cinayet atlanmamış olur.

Sağlıkla kalın.