Önceki gün beni heyecanlandıran genç bir insan tanıdım.
Gazetelerde, haberlerde.
Hani şu ucube eğitim yasası 4+4+4'ü çıkaran milletvekilleri var ya! İşte o milletvekillerine bir soru yönelten gencecik bir bilim insanı.
Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde araştırma görevlisi.
On İki Levha Yayınları'ndan çıkan bir de kitabı var: Yasama Dokunulmazlığı.
İlhamını Maximillien de Robespierre'den aldığına inandığım, bunu sezdiğim, hissettiğim bir hukukçu, Osman Serkan Gülfidan.
TBMM'ye soru soruyor.
Aslında soru sormuyor: Hesap soruyor.
Soru sorarak hesap soranlara bayılırım ben.

***

Hani şu 4+4+4 yasası var ya: Ucube yasa!
Yasanın her maddesi ayrı bir ucube aslında.
9. maddede deniliyor ki: "Ortaokul ve liselerde Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı, seçmeli ders olarak okutulur."
İyi hukukçu Osman Serkan Gülfidan, doğal olarak, yasada sözü edilen peygamberin hangi peygamber olduğunu merak ediyor.
Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde TBMM Başkanlığı'na yazı yazıyor ve "Bu maddede sözü edilenin hangi peygamber olduğunu, TBMM'nin bir peygamberinin mi olduğunu ve yasa maddesinde adı belirtilmeyen peygamberin herkesin peygamberi olduğu kanısına nasıl varıldığını" soruyor.
Tam isabet.
On numara beş yıldız bir sual.
Osman Serkan Gülfidan yerden göğe haklı.
İslam'a göre peygamber kabul edilen kişilerin sayısı 125 bin.
Kur'an'da ise 25 peygamberin adı geçer.
İslam öğretisine göre bir Müslüman, peygamberlere iman etmek zorundadır ve Kur'an'da adı geçen 25 peygambere de inanır.
İslam'da imanın şartlarından biri de "peygamberlere iman" değil midir?

***

Peki, 4+4+4 yasasına göre, hayatının öğretilmesi gereken peygamber hangisidir?
Yasa metninde şu ifade var: "Hz. Peygamberimizin hayatı..."
Yasayı çıkaran kim?
TBMM.
Peki TBMM'nin bir peygamberi mi var?
Benim bildiğim, bir dine inanan insanların peygamberi olur.
TBMM, "Peygamberimiz..." diye bir ifade kullandığına göre, demek ki TBMM tüzel kişiliğinin de bir peygamberi var.
Genç, zeki, aydınlanmacı hukukçu Osman Serkan Gülfidan da, bunu merak etmiş ve yasal yollarla TBMM'ye yazılı bir soru yöneltmiş.
"TBMM'nin peygamberi mi vardır ve yasada adı belirtilmeyen peygamberin, herkesin peygamberi olduğu kanısına nasıl varılmıştır?"

***
İşin aslı...
Laik, demokratik bir hukuk devletinde, bir cumhuriyette böyle bir yasa çıkarılamaz.
4+4+4 yasası, "ölü doğmuş"  bir yasadır.
Bir yasa metninde "peygamberimiz" sözcüğü geçmez, geçemez, geçmemelidir.
Bir yasada "peygamberimiz" sözcüğünün geçmesi, T.C. yurttaşlarına bir peygamber dayatmak anlamına gelir.
Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlanan herkesin, tek bir dine, tek bir peygambere bağlı olduğu ön kabulüyle hareket etmek anlamına gelir.
4+4+4 yasası, Tevhid-i Tedrisat yasasına da aykırıdır.
Laiklik ilkesine de aykırıdır.  
Normal bir ülkede Anayasa Mahkemesi'nin 4+4+4'ü derhal iptal etmesi gerekirdi.
Sadece iptal etmek yetmez, bu yasayı çıkaran siyasal sorumlular hakkında cumhuriyet savcıları dava açmalıydı.
Gel gör ki...
Bırakınız gerçeğini, bu ülkede şeklen bile bir "cumhuriyet idaresi", "laik yönetim", "hukuk devleti" kalmamıştır.

***

Herkesin tırsıp kovuğuna çekildiği, rektörlerin başbakanın ağzına baktığı, üniversitelerin medrese taklidi yaptığı 2012 Türkiye'sinde, TBMM'ye bu soruları yönelten genç akademisyen Osman Serkan Gülfidan...
Serkan'ın kişiliğinde, Fransız İhtilali'nin "satın alınamaz" hukukçusu Maximilien Robespierre'in kararlılığını görüyorum.
Ayakta alkışlıyorum.
Önümü ilikliyorum.

[email protected]