Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Başbakan, bir Muhalefet Partisi Başkanı'nın soyunu
sorguladı.
Kişilerin soyu, etnik kökeni, demokratik sistemlerde bırakalım Başbakanların, sıradan
insanların bile akılının köşesinden geçmez.
Etnik olarak şu veya bu kökenden gelmek ne bir meziyet, ne de bir aşağılanma nedenidir.
Ama Tayip Erdoğan "önemli olan soydur" dediği zaman, kendi gerçek düşüncesini ortaya
koymuş oluyor.
Tayyip Erdoğan'ın ideolojisinde; "Kavmi necip"ler vardır, "milleti sadıka"lar vardır.
"Sadık" olan milletler varsa, elbette "sadık olunan" bir millet de vardır.
Bir de "katli vacip" olan milletler vardır. Bilindiği üzere "millet" kavramı Osmanlılarda
şimdi bildiğimiz anlamda değil, bir din veya mezhebin mensuplarını ifade etmek içinde kullanılırdı.
Evet, Tayip Erdoğan'ın hayran olduğu Osmanlı sisteminde milletler işte böyle
sınıflandırılmıştı.
Şimdi "önemli olan soydur" dediği zaman Tayip Erdoğan, işte o hayranı olduğu Osmanlı
düzenini yeniden canlandırma isteğini dile getirmiş olmaktadır.
Onun için 12 Eylül'de yurttaşlarımız sandık başına gittikleri zaman, Cumhuriyetin eşit
yurttaşları mı olacaklar, yoksa etnik kökenlerine göre sınıflandırılacakları bir sistemi mi isteyecekler;
Buna karar vereceklerdir.

"Aleviler, yüksek yargıyı ele geçirdi"

 Tayyip Erdoğan 5 Eylül günü İstanbul'da konuştu.: "Bir Mezhep, Yüksek Yargıyı ele
geçirdi" dedi.
Yüksek Yargıdaki yargıçların mezhebi, dini inancı nedir; bugüne kadar kimse bunu merak etmedi, araştırmadı.
Cumhuriyet; insanın kişisel inancının sorgulanmadığı, merak edilmediği rejimin adıdır.
Şeriat devletinde ise insanlar, inançlarına göre sınıflandırılır. Buna göre iktidar olurlar
veya dışlanırlar.
Bir Başbakan, bir kamu görevlisine sadece tek bir ölçü açısından bakabilir. O kamu
görevlisi, kanunlar çerçevesinde görevini yapıyor mu yapmıyor mu?
Bir Başbakan; bırakın kamu görevlilerini, en sıradan yurttaşın bile dinsel inancını, etnik
kimliğinin ne olduğunu aklının kenarından bile geçiremez.
Eğer aklından geçiriyorsa, o kişi bu çağın insanı değildir.
Gövdesi bu çağda bulunuyor ama aklı hala Ortaçağ'dadır. Ortaçağ'ın değer yargılarına
göre konuşmaktadır.
Ortaçağ'ı 20. yüzyıl Türkiye'sinde uygulamaya kalktığınız zaman milleti birbirine
düşürürsünüz.
Etnik çatışmalar, mezhep çatışmaları, İşte oraya giden kapıyı aralarsınız.
Yeni "Çorum"lar, yeni "Kahramanmaraş" katliamlarına davetiye çıkarırsınız.
12 Eylül'de onun için yapılacak olan oylama, işte bundan dolayı; etnik çatışmaya, mezhep
çatışmasına "Evet" "Hayır" oylamasıdır.

Ebusuud Efendi
Tayyip Erdoğan'ın düşüncesine göre, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından
bazılarının "katli vaciptir!" Bu iddiamızın da kanıtı, bizzat Tayyip Erdoğan'ın sözleridir.
Erdoğan, Çorum'da yaptığı konuşmada, "Çorumlular, şeyhülislam Ebusuud
efendiyle, İskilipli Atıf Hoca ile gurur duyuyorlar" dedi.
Bu bir itiraftır. Tayyip Erdoğan aslında gurur duyduğu insanların adını vererek kendi
gerçek düşüncesini ortaya koyuyor.
Ebusuud efendi, 1500'lü yıllarda Celali isyanları döneminde; "Kızılbaşların yediden yetmişe katli vaciptir. Kadınları size helaldir" diye fetva veren kişidir.
Kuyucu Murat Paşalar, yüzde doksanı Alevi olan Anadolu Türkmen köylüsünü, yüzbinlerle kesip kuyulara doldururken, işte bu Şeyhülislam Ebusuud Efendi gibilerinin verdiği fetvalarla hareket etmişlerdi.
Herkes gurur duyduğu insanlardan öğrenir ve onlar gibi hareket etmek ister. Osmanlının çok Şeyhülislamı oldu. Bunların içinden bugün adı yaygın olarak bilinen birkaç kişi vardır.
Ebussuud Efendi bunların başında geliyor. Nedeni, o meşhur fetvalarıdır. Recep Tayip Erdoğan Ebussuud Efendi ile gurur duyduğuna göre o fetvaları benimsiyor demektir.

Atatürk ve Kurtuluş Savaşı'na tavır
Bir de Tayip Erdoğan'ın gurur duyduğu diğer kişiye bakalım:
İskilipli Atıf Hoca, Kurtuluş Savaşı yıllarında Teali İslam Cemiyeti'nin Başkanlığını
yapmış, işgalcilerin yanında saf tutmuş, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını kafirlikle suçlamış bir kişidir.
İskilipli Atıf Hoca'nın Başkanı olduğu Derneğin bildirileri, Yunan uçakları tarafından Kuvvayı Milliyecilerin mevzilerine ve yerleşim yerlerine atılmıştır. Bu bildirilerde Milli Kurtuluş Savaşçıları ve Atatürk hedef alınmıştır.
Tayip Erdoğan'ın gurur duyduğu Hoca, Vatana karşı işlediği suçlardan dolayı İstiklal Mahkemelerinde yargılanmış ve idama mahkum edilmiştir.
Tayip Erdoğan'ın Çorum'da yaptığı konuşma, bir görüş ve duruş beyanıdır.
İşte Tayyip Erdoğan 12 Eylül'e doğru giderken yurttaşlardan bu görüşlerine ve duruşuna destek istemektedir.
Yani yurttaşlarımızdan bazılarının katli, dini inançlarından dolayı "vacip" olacak, Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet mahkûm edilecek.
Onun için 12 Eylül'de yapılacak olan oylama, gerçekte Türkiye'nin, Cumhuriyetin aydınlığına mı, yoksa Ortaçağ'ın karanlığına mı doğru yol alacağına karar verdiğimiz bir oylama olacaktır.