Akşam gazetesinden Şenay Yıldız, ABD'nin iki önemli "Kürt uzmanı"ndan biri olan Henry Barkey ile (diğeri Graham Fuller) 30-31 Temmuz tarihlerinde yayınlanan bir röportaj yaptı.
Kürt sorununu kullanarak ulaşmayı düşündükleri hedeflerine, epeyce yaklaşmış olmanın rahatlığı ile konuşuyor Barkey.
Suriye'deki gelişmelerin ABD penceresinden bakıldığında nasıl görüldüğünü anlamak bakımından Barkey'in röportajında dikkat çekici noktalar var.

"IRAK'TAN DAHA KANLI OLACAK!"

Birinci olarak Barkey, Suriye'nin bundan sonra; Nusayriler, Sünniler, Dürziler, Hristiyanlar ve Kürtler olarak ayrışacağını ve bunun çok kanlı olacağını söylüyor. Ve bir kıyaslama yapıyor:
"Suriye'de maalesef bir müddet kan gövdeyi götürecek. Ne yazık ki Irak'takinden çok daha kanlı bir süreç bekliyorum."
Bu sözler, Suriye'nin kaosa sürüklenmesinin ve parçalanmasının ABD açısından başlıbaşına bir "amaç" olduğunu gösteriyor.
Peki kan banyosuna dönmüş ve kaosa sürüklenmiş olan Suriye'de ABD'nin kazancı ne olacaktır?

İSRAİL'İN GÜVENLİĞİ

Birinci ve hemen gerçekleşecek olan "kazanç", İsrail'in en önemli düşmanından kurtulacak olmasıdır.
Çünkü Suriye'deki Baas yönetimi, Filistin direnişini en başından beri kararlı olarak destekledi. Hamas lideri Halit Meşal'ın karargâhı daha yakın zamana kadar Şam'da idi.
Lübnan'daki Hizbullah da etkinliğini ve İsrail'e karşı yürüttüğü başarılı mücadeleyi Suriye'ye borçludur.
Esat yönetiminin yıkılması, İsrail'e derin bir nefes aldıracaktır.

ASIL "KAZANÇ"

ABD'nin ikinci ve en önemli kazancı ise, kaosa yuvarlanmış Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye sınırı boyunca bir "Kürt bölgesi"nin ortaya çıkmasıdır.
Hatta diyebiliriz ki ABD'nin tam biir buçuk yıldır Suriye'ye karşı örgütlediği sabotaj, cinayet, provokasyon ve iç yıkıcılığın esas amacı budur.
Suriye'nin kuzeyinde bir "Kürt Bölgesi" olacak ve bu oluşum daha sonra Barzanistan'la birleşecek.
Böylece bir sonraki adımda Türkiye'nin Güneydoğusu'nu da kapsayacak ve ABD'nin "derdine derman olacak" "ikinci İsrail" kurulmuş olacak...
ABD'nin tam otuz yıldır bilinen projesinden söz ediyoruz.

"KORKMAYIN, BİLDİĞİNİZ BARZANİ"

Suriye'nin kuzeyinde şimdi PYD'nin (PKK) etkinlik kazanması ve bu durumun Türkiye'de tedirginliğe yol açması üzerine ise Henry Barkey, sünnet çocuğunu avutan büyük edasıyla; "Merak etmeyin, korkacak bir şey yok" diyor. Ve neden korkulmaması gerektiğini ise şöyle açıklıyor:
"Suriye'nin kuzeyinde PYD değil Barzani etkin olacak. Çünkü Barzani'nin elinde para, organize güç, dünya, bölge ülkeleri ve Türkiye tarafından tanınmışlık var."
Devam ediyor Barkey: 'Türkiye 2007 sonrasında Barzani yönetimini resmen tanıdı, sonuçta korkulacak bir şey olmadığı ortaya çıktı. Suriye'de de aynısı olacak' diyor.

KENDİ BÖLGESİNE BİLE HAKİM DEĞİL

Aslında Barkey'in bu sözleri, ABD'nin Suriye politikasında esas hedefinin, Kuzeyde PKK'nın etkin olduğu bir oluşumu ortaya çıkarmak olduğu anlaşılıyor.
Çünkü Barzani'nin Suriye Kürtleri içinde hiçbir zaman etkin olamayacağını en iyi ABD bilir.
Barzani'nin KDP'si feodal bir örgütlenmedir. Onun için Irak'ta bile esas olarak Bahdinan bölgesindedir. Kaldı ki bu Bölge'nin bile küçümsenmeyecek bir kısmı PKK'nın kontrolündedir.
Kendi Bölgesine bile tam olarak hakim olamayan Barzani'nin Suriye Kürtleri içinde etkin olması düşünülemez.

ABD'NİN HESABI VE SURİYE'NİN VATAN SAVUNMASI

ABD açısında bugün temel sorun, tıpkı Barzanistan gibi Suriye'nin kuzeyini de Türkiye'ye kabul ettirmektir. Aslında bu konuda önemli bir mesafenin de alınmış olduğu görülüyor.
TÜSİAD burjuvazisinin görüşlerini yansıtan kalemler, şimdi hep bir ağızdan, Suriye'deki Kürt oluşumunu tanımanın Türkiye'nin ne kadar yararına olduğu üzerine yazılar döktürüyorlar.
AKP, zaten sözkonusu ABD planının içindedir. CHP ve MHP'nin ise varlıkları ve attıkları her adım AKP'nin (daha doğrusu ABD'nin) işini kolaylaştırıyor.
Barkey'in röportajında ifade ettiği ABD planına direnecek olan milli kuvvetler ise 2007 yılından bu yana devam eden elliye yakın "Ergenekon Operasyonu" dalgaları ile etkisiz hale getirilmiştir. En azından Barkey öyle düşünüyor.
Ama her emperyalist gibi Barkey'in de hesaba katmadığı gerçek, halkların bağımsız yaşama arzuları ve bu uğurda yapabilecekleridir.
Son bir haftada Suriye'nin dört bir yanında Şam'da, Halep'te ABD'nin piyonlarına indirilen darbeler, işte o "bağımsızlık" arzusunun gücünü gösteriyor.