A'dan Z'ye diyerek başlığımızı atarken amacımız alfabeyi hatırlatmak değil elbette. Nereden çıktı bu sözler derseniz? Bu yazdıklarım; 1939'larda yani günümüzden 83 seneyi aşkın bir zaman önce İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı sırasında Cumhuriyet Türkiye'sinin 4'üncü başbakanı olarak görevlendirilen Dr. Refik Saydam'ın  "A'dan Z'ye her şeyimiz bozuktur" diyerek Meclis'te yaptığı bir konuşmadan aklımda kalan sözcüklerdir.

Dr. Refik Saydam 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal'le birlikte Bandırma Vapuru'nda bulunup Samsun'a çıkan heyetin içindedir. Bu tarihten başlayarak Kurtuluş Savaşı'na katılmış aynı dönemde hükümette de görevler almıştır. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı görevini 1937 yılındaki kısa bir süre hariç sürdürmüş, 1939 yılında ise Başbakanlığa atanmıştır. 1942 yılındaki ölümünde bu görevde idi. Yaşamı boyunca ülkedeki sağlık yatırımlarına ve araştırmalarına önem verdiğini belirtip örnek bir devlet adamı olduğunu söylememiz gerekir.
Ölümüne yakın günlerde daha önce söylediklerine ek olarak "A'dan Z'ye kadar değiştireceğiz" dediğini o günleri yaşayanlar ifade etmektedirler (*).  
İşte bu nedenle 1939'da söylediği söz önemlidir. Üstelik bu söz günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Hatta, evet hatta şimdilerde bazı yönleriyle daha da önem arz etmektedir.
***
Geçen haftanın en ilgi çekici konularından biri küçük yaştakiler ile evlendikleri için gündeme getirilen af konusu idi.
İşin en ilginç yanı; Meclis'te görüşülen torba yasaya bir madde olarak eklenmesi için AKP'li altı milletvekili tarafından yangından mal kaçırırcasına gece yarılarında verilmiş olan teklifti.
Bence; bu torba yasa uygulamasını kim çıkardı ise belki de ülkeye yapılmış en büyük kötülüklerden birini yapmış olmalı. Nedir bu torba yasa? Birbirleri ile bağlantılı olsun ya da olmasın bir kanun maddeleri çorbası gibidir bu torba yasalar. Örnek verilmek istenirse sözgelimi tapulama kanunu işlenirken bir grup milletvekili mevcut maddelere ithalattan alınan KDV'nin azaltılmasını isteyen teklifte bulunurlar genel kurula sunulur ve kabul edilir, aynı anda başka bir grup milletvekili saatlerin bir saat geri alınması teklifinde bulunup yasalaşmasını sağlayabilirler.
Kısacası; komisyondan Meclis'e gelen gerçek yasa olur torba yasa. Torba yasa diyorlar ama ne başı ne konusu ne de sonu bellidir, işte bu nedenle ben ona çorba yasa demekteyim. Bu uygulama öylesine kötüye kullanılır oldu ki yanlış hatırlamıyorsam sanırım yakın geçmişte "Bütçe Yasası"na bile saçma sapan bir madde eklenmişti. 
Medeni Hukuk dalının unutulmaz hocalarından Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun öğrencisi olmaktan her zaman gurur duymuşumdur. Rahmetlinin en çok önem verdiği konuların başında "Kanun yapma teknikleri-Kodifikasyon" gelmekteydi. Her dersinde bu konuda örnekler verir yasaların konularının derli toplu olmasının gerekliliğini konu ederdi. O günlerde şimdikiler gibi torba yasa saçmalıklarına rastlanmazdı. Değerli hocamız bu günleri görse sanırım saçını başını yolardı.
*** 
İşte bu torba yasa çakallığından yararlanarak yapılmak istenen af tasarısı ülke genelinde ciddi tepkilere neden oldu. Sorunların ülkemizin sosyal yapısındaki bozukluklardan kaynaklandığını akıllarına bile getiremeyen aklı evveller af yasalarıyla neyi ve hangi sorunu çözebileceklerdir? 
4000 kişilik bir kitlenin affından sonraya kalanlar günahkar olarak mı sayılacaklardır? Yalnız o mu? Nikahların(!) düğünlerin yapıldığı konuşuluyor. O nikahları yapanların suçları yok mudur? O düğünlere giden hem de hukuk adamları, hem de mülki amirler yasa dışılığı teşvik etmiyorlar mı?
İşte o nedenle aklıma Dr. Refik Saydam geldi. Baksanız a; 83 yıldır bırakın Z'ye gitmeyi belki henüz A'dan bile ayrılabilmiş değiliz. Ülkemizin o güzelim Yurttaşlar Yasası'nın (Medeni Kanun) tam olarak uygulandığını söyleyebilmemiz olası mıdır? Ülkemiz insanlarının kaçta kaçı o yasayla kendisine tanınan hakları tam olarak bilebiliyor, değerlendirebiliyor?
Şimdi belki söz konusu yasa meclisten geri çekilebilecek? Peki; ya gelecek? Ondan umutlu musunuz? Unutmayın meclisimizde iki eşli, belki de üç eşli milletvekillerimiz bulunuyor. Kumalar; doğaldır bazı haklardan yararlanamıyorlar. Örneğin ölüm halinde kendilerine aylık bağlanması yasa gereği olası değildir. Olsun; ben, yakın gelecekte Meclis'e verilen bir yasa teklifiyle kumalara da bazı haklar tanınabileceğine inanıyorum. Böyle bir teklif gündeme gelirse hiç de şaşırmam.  
Esenlikle...

TÜRKÇE İÇİN NOT
Dinayet değil DİYANET              
(*) Şevket Süreyya Aydemir; İKİNCİ ADAM Cilt 2 Sh. 222