Altın Elbiseli Adam olarak tanınan Barkın Bayoğlu geçtiğimiz Temmuz ayında 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde oluşan motosikletli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Olayın ayrıntıları o günlerdeki yazılı ve görsel medyada çokça yer tutmuştu. Okurlarımızın çoğu o günlerde yazılanları, çizilenleri ve görüntüleri hatırlayacaklardır.
Barkın Bayoğlu; "Altın Elbiseli Adam" sanını nasıl ve neden almıştı. Ben de bilmediğimden şu "İnternet" denilen yaşam çözümcüsüne başvurdum. İstediklerimden, aramak amaçlarımdan çoğuna ulaştım. Aslında Barkın Bayoğlu; serüven düşkünü bir kişilik. 1975 yılında İstanbul'da doğmuş. Üniversite öncesi eğitimini ülkemizde, yurt dışında İngiltere ve Belçika'da da yaptıktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin ilk mezunlarından olmuş. Serüven düşkünü demiştik galiba. O halde sürdürelim. Önce; Afganistan'da gönüllü askerlik, Kazakistan ve Kırgızistan'da iş hayatı, sonrasında İstanbul'da medya sektörü. Altın Elbiseli Adam sanını da Kazakistan'da gördüğü tarihi bir kişilikten aldığı söyleniyor.
***
Bakınız; asıl amacım, trafikte motosikletlerle ilgili yaşadıklarımızı anlatma iken nerelere geldik? Gerçekten; üst bölümde biraz da olsa değindiğimiz motosiklet kazalarının benzerlerini hemen her gün duyup yaşamaktayız.
Trafik kazaları bazen tek yönlü olmaktadır. Nedir onlar? Bir araç devrilir, bir yere çarpar ya da buna benzer bir olaya karışır. Bazen de çift ya da çok taraflı kazalar olmaktadır ki çoğunluğu bu şekilde yaşanmaktadır. Elbette motosikletler de bu trafik kazalarının taraflarından olabilmektedir.
Otomobiller ya da ağır vasıtalar tarafından yollarda sıkıştırılarak kazaya karıştığını söyleyen motosiklet sürücülerinin sıkıntılarına, yakınmalarına tanık oluyoruz. Düşünmek gerekir, bunların hepsinde haklı mıdırlar?
Belirtmemiz gerekir ki ülkemizde trafikle ilgili yakınmalar artık sıradanlaşmıştır. Gün geçmiyor ki kamyonlar birbiri ile çarpışmasın, gün geçmiyor ki ters yöne giren sürücü başka bir araca çarpmasın. Kısacası otobüsler devriliyor, binek araçları köprülerden uçuyor, benzerleri 50 metrelik uçurumlardan aşağı yuvarlanıyor. Velhasıl; akla gelmeyecek, akılları durduracak derecede farklı nitelikteki trafik kazaları gazetelerimizin manşetlerini ve TV'lerimizin ekranlarını kapsamaktadır.
Peki; bu kadar çok trafik kazası haberi ülkemiz için öğünülecek şey midir? Ne yazık; üzülerek yazayım, nasıl dünya cehalet liginde, nasıl ki dünya  kadınlara saygısızlık liginde ön sıralarda isek ve ön sıralarda olmak öğünülecek bir tanım olmuyorsa dünya trafik kazaları klasmanında da neredeyse birinci olmak o ölçüde utanç vesilesidir. Nasıl olmasın? Son okuduğum habere göre ülkemizdeki trafik kazası sayısı İngiltere'ninkinden 5 misli fazla. Ülkemizdeki araç sayısının İngiltere'ninkinden az olduğu üstelik ülkemizin yüzölçümünün İngiltere'den fazla olduğunu göz önüne getirirsek karşılaştırmanın sonuçlarının dehşeti ortaya çıkacaktır.
Her türlü itiraza karşın, yetkililerin her türlü beyanlarına karşın ülkemizde ciddi bir trafik denetlemesi yapılmadığı iddiasındayım. Yaşadıklarımdan örnekler vereceğim. Kurallara uygun davranan sürücüler örneğin Altınyol'da araç kullanırlarken yanlarından kendilerini akıl almaz bir hızlarla geçen hafriyat kamyonlarını, petrol tankerlerini şaşkınlıkla izlemekten başka bir şey yapamamaktadırlar. O arada makas atan binek araçlarını ve sol şeritte evet  yolun en solunda sürücülük yapan motosikletlileri saymıyorum bile. Sonuçta bunlar her gün yaşadıklarımız, sizlerin de bu anlattıklarımı yaşadığınızıve bildiğinizi sanıyorum.
Buyurun; ben sizleri Karşıyaka, Cemal Gürsel Caddesi Bostanlı iskelesi karşısına çağırayım. Oralarda hemen her akşam saat 21.00 sıralarında yarışan, hem de ne yarışma bence bütünüyle kural dışı olmalı. Nasıl olmasın ki orada yarışanlara yalnızca çıkardıkları seslerden ötürü ceza uygulaması bile yapılabilir. Bırakın süratlerini ve attıkları makasları. Kopya vereyim; motosikletler ve binekler kombine(!)
Şimdi, tekrar motosiklet konusuna geçeyim. Zira; yazı amacım oydu. Bakınız; bana kalırsa motosiklet sürücüleri için ayrı bir yasa ayrı bir trafik yasası çıkarılmalı. Çünkü; ancak o zaman kural dışı yaşayan motosikletlilerin yaptıkları, kural dışı sayılmaz(!)
a) Motosikletler, girilmez yollara girebilirler,
b) Motosikletler, ters yönde sürüş yapabilirler,
c) Motosikletler, yaya kaldırımlarını kullanabilirler, parklarda serbestçe dolaşabilirler,
d) Motosikletler, için saat kısıtlaması yoktur,
e) Motosikletler, yollarda makas atabilirler,
f) Motosikletler, yolların sol bölümlerini sürekli işgal edebilirler,
g) Motosiklet sürücüleri ve arkalarında oturanlar  kask takmasalar da olur,
h) Motosikletliler mahalle aralarındaki yollarda istedikleri süratle gidebilirler, motorlarını ses çıkaracak düzeye çıkarabilirler.
Elbette; bu sıraladıklarım arasında unuttuklarım olmuştur, dolayısıyla daha fazlası da yazılabilir. Demem o ki; Motosiklet sürücüleri yakınmalarının hepsinde haklı olamazlar. Onlar da; diğer sürücülerin ve yayaların haklarına saygı duymalıdırlar.

Esenlikle kalınız...
TÜRKÇE İÇİN NOT
Ekoseli değil EKOSE