Adanaspor lige havlu atmış bir takım. Ne küme düşme korkusu var ne de Play- Off hattına girme umudu... Son 3 maçında yapacağı şey, alt yapısında yetişen oyunculara forma şansı vermek. Yenmenin ya da yenilmenin hiçbir önemi yok.

Altınordu, böyle bir takım ile deplasmanda karşı karşıya geldi. Rakibinin iddiasız olmasının yanında, taraftarının da maça ilgi göstermemesi, galibiyet şansını arttırmıştı. Maça çok hızlı bir giriş yaptı ve daha 2. dakikada golü buldu. Bununla da kalmadı ve 6. dakikada penaltı kazandı.  Fakat Sefa çok kötü bir vuruş yaptı ve penaltıyı kaçırdı. Sanırım ayağı kaymıştı, istediği gibi vuramamıştı.

Şeytanlar paslarla ceza alanına yaklaştılar, tehlikeler yaşattılar. Ev sahibi takım ise hızlı hücumlarla gol pozisyonlarına girdiler, az da olsa.

Oyunun hâkimi Altınordu idi. Kolay bir galibiyet alınacağı havası vardı. Ta ki 25. dakikadaki gole kadar. Bu gol her şeyi değiştirdi. Önce golden bahsedeyim.

***

Bagayoko kendi ceza alanının hemen ilerisinden Ahmet Dereli’ye doğru çok uzun bir pas attı. Ahmet ile onu savunan Mehmet Enes kaleye doğru koşmaya başlamışlardı. Mehmet Enes topa daha yakındı. Yapması gereken şey top yere düşmeden uzaklaştırmaktı. Çünkü havadan gelip, yere çarpan topun nereye gideceği tam olarak bilinemez. Kolayca topa vurabilecekken, yapmayıp, rakibiyle koşusuna devam etti. Bu hatanın üzerine bir hata daha yaptı, yerden seken havadaki topa ayağını kaldırarak vurmak istedi. Bunu yapmak için koşuyu kesmek gerekir. Vuramaz ya da rakip ondan önce davranırsa, bir daha arkasından yetişemez, oyundan düşer ki burada da tam olarak bu oldu. Bu pozisyonda koşusuna devam etmeli ve topu göğsüyle ya da kafasıyla müdahale etmeliydi. Ahmet kaleciyle karşı karşıya kaldı ve takımına beraberliği getirdi.

Her şeyi değiştirdi demiştim bu gol. Değişen şey artık Adanaspor’un da top dolaştırdığı, galibiyet golü aradığı idi. Oyunda dengeyi sağlamakla kalmadılar, üstünlüğü de ele geçirdiler.

***

İkinci yarıya konuk takım biraz daha iyi başladı. Ev sahibi takım ise yine hızlı hücumlarla çıkabildi ancak. Beraberlik Altınordu için çok büyük bir darbe olacaktı. Belki de Play-Off umudu yitip gidecekti. Akıllardan ‘bundan sonra ne olur?’ sorusu geçerken, 90+1’de gol geldi. Klasik Altınordu paslaşmaları sonrası, ceza alanı içinde Okan Derici bomboş topla buluştu, rahat bir vuruş yaptı, takımını 2-1 öne geçirdi ve galibiyeti getiren isim oldu.

***

İlginç maçlardan biri idi. Orta sahalar yoktu maç boyunca. Topu alan kolayca ceza alanı önüne kadar gidebiliyordu. Bu sayede çok ama çok fazla pozisyona girildi. Sanki kafalarda defans yapmak yoktu. Bunun sebebinin ne olduğunu bilemesem de sadece tahmin edebiliyorum. Altınordu oyuna çok iyi başlayınca, kolayca gol atabileceğini düşündü, defans yapmayı önemsemeyip, gol atmaya odaklandı. Rakip de başlarda az adamla hücum ediyordu. Şeytanlar disiplinden koptu. Adana topa sahip olmaya başladığı sürelerde ise bir türlü toparlanılamadı.

***

Hasan Hatipoğlu, defansın bu kadar kötü olmasına zaman zaman isyan etti. Altınordu’nun defansında tek ayakta kalan, savaşan kişiydi. Yanında oynayan Mehmet Enes kötü bir günündeydi. Goldeki hatası dışında benzer bir hata daha yapmış, rakibini kaçırmış, kaleciyle karşı karşıya kalınmasına neden olmuştu. Altınordu’da diğer defans yapması gereken kişiler de, çok kolay geçilmişlerdi. Defansta kimseler yoktu adeta.

Sefa, her zamanki gibi güzel hareketleri ve harika paslarıyla Hasan’dan sonra dikkat çeken kişi idi.

Adanaspor’dan ise Ahmet Dereli parladı. Hem hücumda çok çalıştı hem de geri gelip defansa yardım etti. Bir pozisyonda da hakem korner verdi ama Ahmet kendisinden çıktığını söyleyip, kararın düzeltilmesini sağladı. Bunun yanında da faule maruz kalan oyunculara karşı çok centilmence davrandı.